Yer Değiştirebilen Genetik Elementler Prof. Dr. Mustafa Arda
Ankara Üniversitesi
Veteriner Fakültesi 01. Giriş 01. Giriş Yer
değiştirebilen genetik elementlere (Transposable
genetik elementler) prokaryotik ve ökaryotik organizmalarda fazlaca
rastlanmaktadır. Bakteri, mantar, maya, mısır, drosofila, vs. bunlardan sadece
birkaçıdır. Bu elementler, bir kromozomdan diğerine, aynı kromozom üzerinde bir
bölgeden başka bir yere, kromozom ile plasmid veya iki plasmid arasında yer
değiştirebilen, kendinin transferini sağlayabilen küçük, lineer ve çift iplikçikli
DNA sekanslarıdır. Plasmidlerde rastlanan transposable elementler, aynen kromozomda
olduğu gibi, bir plasmid üzerinde pozisyonunu değiştirebilir veya iki plasmidi
birbirine birleştirebilir. Transposon ile hedef bölge sekansları arasında (girdiği
yeni bölge) homolog yanların bulunmasına gereksinim yoktur. Transposable
elementler (mobil
elementler) ilk defa, 1940 yılında Barbara
McClintock tarafından mısır bitkisi genetiği üzerinde yaptığı çalışmalar
sırasında saptanmıştır. Sonradan, bakteri, maya, diğer bazı ökaryotiklerde de
varlığı bildirilmiştir. Bakterilerin
yeni karakterler kazanmasında ve yeni mutasyonların oluşmasında etkinlikleri fazla
olan transposable elementler başlıca 3 grup altında toplanmaktadırlar. 1) İnsersiyon sekansları
(İS-elementleri) 02. İnsersiyon Sekansları (İS-Elementleri) Transposonlardan
daha basit bir yapı karakteri gösteren İnsersiyon
sekansları (İS-elementleri) yaklaşık 750-1500 bp
uzunluktadırlar. Elementlerin türlerine göre değişmek üzere, iki ucunda 10-40 bp
kadar olan ve tersine tekrarlanan sekanslar (inverted
repeat,IR) bulunmaktadır. Bunları dış taraftan çevreleyen, yeni girdiği
alıcıya ait hedef bölgede ve aynı
oriyentasyonda, 5-12 bp uzunlukta direkt
tekrarlanan (direct repeat, DR) nukleotid sekansları yer almaktadır.
İS-elementlerinin iki ucunda lokalize olan tersine tekrarların arasında, bu
elementlerin DNA üzerinde yer değiştirmesinde rolü olan ve elementlerin
sınırlarını iyi belirleyen transpozisyon
enzimini kodlayan gen (transposase)
bulunur.
Aşağıdaki
tabloda E. coli 'ye ait bazı
İS-elementleri ve özellikleri gösterilmektedir. İS-elementlerinin
lokasyonlarını, kromozom veya plasmid üzerinde belirlemek oldukça zordur. Ancak, genin
içine girdiğinde geni inaktive edebilir, fonksiyonunu bozabilir ve transkripsiyon
terminasyon sinyali taşıdığında, genlerin transkripsiyonuna mani olabilirler. E.
coli
kromozomunda ve plasmidlerinde değişik yerlere lokalize olmuş birçok İS-elementlerine
rastlanmıştır. Bunlar, bakteride, olumlu veya olumsuz sonuçlar oluşturan
değişikliklere yol açmaktadırlar. Özellikle, İS-elementleri arasında
rekombinasyonların meydana gelmesi ve bir plasmiddeki İS-elementinin kromozom veya
diğer bir plasmide transfer olması böyle değişiklikleri daha da arttırmaktadır. İS-elementi,
DNA üzerinde eski yerinden çıkarak yeni bir hedef bölgeye girdiğinde, alıcının bu
bölgesinde bulunan kısa sekanslar (hedef
sekanslar) dublike olurlar. Bu bazlar direkt
tekrar (DR) karakteri taşırlar. Çünkü, aynı oriyentasyona sahiptirler.
Başlangıçta transpozisyon olmadan önce, hedef bölgede sadece tek bir çift
iplikçikli sekans bulunurken, insersiyon olduktan sonra, bu sekanslarda dublikasyon
meydana gelerek, İS-elementinin iki ucunda, IR sekanslarına dıştan birleşmiş olarak,
bir lokalizasyon gösterirler.
Konakçıda
hedef bölgeye ait baz sıralarının sayısı ve nukleotidlerin türü, İS-elementinin
(veya transposonun) karakteri ve türü ile ilişkilidir. Alttaki
şekilde, konakçı DNA'sında bulunan hedef bölgeye ait İS-elementinin (veya
transposonun) girmesi ve hedef bölge sekanslarının dublike olması ve elementin iki
ucunda direkt tekrar olarak yer alması gösterilmektedir.
İS-elementleri,
transposonların iki ucunda da bulunabilirler. İS-elementlerine plasmidlerde de fazlaca
rastlanılmaktadır.
İS-elementlerinin,
transposonlar için, DNA üzerinde hareket edebilen hedef sekanslar oluşturmada da
etkinlikleri vardır (mobil hedef bölgeler).
Ayrıca, İS-elementleri, kompozit transposonlarının sonlarını da belirlerler. 03. Transposonlar (Tn) Transposonlar,
İS-elementlerine oranla, daha büyük ve komplike bir özellik gösterirler.
Yapılarında, transposase geninden ayrı
olarak özel marker genleri
(antibiyotiklere, kemoterapötiklere, metallere dirençlilik, vs) taşırlar.
Transposonların yapısı, temel karakterleri bakımından, İS-elementlerine benzerlik
gösterir. Transposonlar iki ucunda tersine tekrar
(IR), bunları dıştan çevreleyen direkt tekrar
(DR) ve ortada da transposase geni ayrıca başka diğer özel marker genleri de bulunmaktadır. Eğer
transposonların iki ucunda İS-elementi (İS modülü) bulunuyorsa bunlara genel olarak kompozit transposonlar adı verilir. Eğer, iki
uçta, IR ve DR sekansları varsa bunlara basit
transposonlar (Tn3 benzeri transposonlar)
denilmektedir. Aşağıdaki
çizelgede E. coli 'ye ait
transposonlar ile bunların bazı özellikleri gösterilmektedir. İS-elementleri
ve transposonlar birer replikon değildirler. Yani, bakteri içinde bağımsız olarak
replike olamazlar. Çünkü, replikasyon orijini sekanslarına sahip değildirler. Bakteri
ve plasmid DNA'sı dışında da bir etkinlikleri yoktur. Aynı durum ökaryotiklerdekiler
için de geçerlidir. Transposonlar
ve İS-elementleri genom üzerinde veya plasmidlerde devamlı yer değiştirdiklerinden mutasyonlara da neden olmaktadırlar. Genlerin
içine veya aralarına, bu elementlere ait kısa veya uzun sekansların (1000-2000 bp)
girmesi transkripsiyon ve translasyonun bozulmasına yol açtığı gibi, baz
sıralarının değişmesine ve buna bağlı olarak ta oluşan yeni tripletler (kodonlar)
mutasyonların meydana gelmesine sebep olurlar. Bu yeni kodonlar, mRNA'nın da
değişmesine ve yeni karakterde tripletlerden oluşmuş mRNA'ya ve değişik proteinlerin
oluşmasına yol açarlar. Bu proteinler etkisiz olabileceği gibi farklı yapıda da
olabilirler. Bazı durumlarda da, yeniden stop
veya terminatör sekanslar mRNA'ya girerek tam
olmayan peptidlerin meydana gelmesine neden olurlar. Transkripsiyonun durmasına yol
açarlar. Bazen
de, transposable elementler, konakçı genomuna yeni promotorlar katarak genlerin aktivasyonuna ve bazı transposonlar da,
genlerin içine girdiklerinde genlerin bütünlüğünü bozarak genin inaktivasyona neden olurlar. Böyle
durumlar, eğer bakteri için çok önemli olan ürünün veya proteinin sentezini inhibe
etmişse, ölümlerde meydana gelebilir. Transposonlar,
üzerinde bulunduğu genomda yeni rekombinasyonlar için hareketli hedef bölgeler oluştururlar. Böylece, aynı veya
ayrı yerlerde, biri bakteride ve diğeri de plasmidde, veya iki ayrı uygun hedef
bölgeler arasında, karşılıklı rekombinasyonlar için uygun bölgeler sağlandığı
gibi yer değiştirme olanağı da meydana getirilir. Plasmidlerde bulunan transposonlar,
plasmidin kromozomla da birleşmesine neden olabilmektedirler. Transposonlar,
aynı zamanda plasmidle konakçı kromozomu arasında da hareket ettiklerinden, tek veya çoğul rezistenslik genlerini de
birbirlerine aktarabilirler. Böylece, rezistenslik genlerinin yayılmasına neden
olurlar. Transposonlar,
çoğu antibiyotiklere ve kimyasal maddelere karşı dirençlilik genleri
taşıdıklarından, bir plasmid veya kromozomda bulunan Transposonlar mikroorganizmalara
tek veya multiple dirençlilik kazandırırlar. Transposonların
yer değiştirmesi sırasında kopyalarının meydana gelmesi ve bunların kromozom
üzerinde değişik bölgelere girmesi sonu oluşan mutasyonların yarattığı olumsuzluk
kadar, transposonların DNA üzerinden ayrılması da aynı tarzda benzer sonuçlar
meydana getirir. Transposonların
genom üzerinde hareketleri nedeniyle, bazı genler inaktive olurken (kapatılırken), kapalı
olanlar da açılabilirler (aktive olabilirler). Bakteriyel
transposonlar, genom üzerinde veya genom ile plasmid arasında kendi transpozisyonunu
sağlayabilecek gerekli bilgilere sahipse de, yine de üzerinde bulunduğu konakçının
yardımcı faktörlerine, aktivitesine ve enzimlerine (DNA pol, DNA gyrase, vs) ihtiyaç gösterirler. Kompozit
Transposonların sonlarında bulunan İS-elementleri (İS modülü), bazılarında direkt tekrar (DR)
tarzındadır (Tn 9 da olduğu gibi). Bir kısmında da tersine tekrar (IR) halindedir (Tn
5, Tn 10, Tn 903, Tn 1681). İS-elementlerinde
ve transposonlarda bulunan transposase enzimi hem hedef bölgeyi tanımada, elementlerin
sonlarını belirlemede ve hem de yer değiştirmede etkin role sahiptir. Transpozisyon
başlıca 3 mekanizma ile gerçekleşmektedir. Bunlar da, 03.01. Replikatif
Transpozisyon Replikatif
transpozisyon, DNA üzerinde bulunan transposonda bir çoğalmanın (dublikasyon) meydana
gelmesi ve orijinal kopyanın parental DNA'da kalarak, yeni sentezlenen kopyanın başka
bir hedef bölgeye transfer edilmesi tarzında gerçekleşen bir yer değiştirme
olgusudur. Bu tür transpozisyonda transposase
enzimi yanı sıra resolvase enzimi
de yardımcı olur. Bu son enzim, yeni kopyanın hedef bölgeye girmesinde
(rekombinasyonda) etkinlik gösterir.
Transpozisyon
için, konak hücre kromozomu ile hedef bölge arasında homolog sekanslara gerek yoktur. 03.02. Nonreplikatif (Direkt) Transpozisyon Transposon,
bulunduğu yerden çıkarak,yeni hedef bölgeye direkt olarak geçebilir ve bu bölge
içine girebilir. Bunun için, önceki bulunduğu DNA'da transposonun iki ucunda kesimler
meydana gelerek, Tn buradan ayrılır, bunun karşısına gelen yeni hedef bölge
sekansları arasında benzer tarzda oluşan kesimler sonu aralanan DNA içine girer. Bu
tür transpozisyona Tn 5 ve Tn 10 da rastlanmaktadır. Direkt transpozisyonda transposase
enzimi etkilidir. Verici DNA'dan çıkan Transposonun geride kalan açıklığı hemen
kapatılır. Eğer hücre bunu kapatmazsa, ölümler meydana gelebilir.
Bu
tür transpozisyon lambda fajında olduğu
gibi gerçekleştirilir. Karşılıklı gelen sekanslar arasında çapraz rekombinasyonla
integrasyon meydana gelir. Bazı
transposonlar sadece bir tür ve bir kısmı da birden fazla mekanizmayı kullandıkları
saptanmıştır. Örn, İS1 ve İS 903 hem replikatif ve hem de nonreplikatif mekanizmayı
kullanabilmektedir. Transposonların
ve İS-elementlerinin yer değiştirme mekanizmaları oldukça komplike bir olgudur. Yeni
bölgeye girmede meydana gelen rekombinasyon hem direkt ve hem de tersine tekrarlar
arasında oluşabilir. Bazı
durumlarda da kromozom veya plasmidler üzerinde bulunan direkt tekrarlar veya tersine
tekrarlar arasında karşılıklı rekombinasyonlar da meydana gelebilmektedir. Böylece
karşılıklı genetik materyaller de transfer edilmiş olur.
Transposon
taşıyan bir replikon (Tn+) ile taşımayan (Tn-) diğer bir
replikon yan yana geldiklerinde ve birleşme olduktan sonra iki tane transposon taşıyan kointegre büyük bir molekül ve bundan da
birer kopya Tn taşıyan iki replikon meydana gelir.
E.
coli
'ye ait
olan bu faj, aynı bir transposon gibi bakterinin kromozomu üzerinde yer değiştirebilir
ve çeşitli yerlere girebilir. Böyle durumlar mutasyonlara yol açmaktadır. Bu faja
aynı zamanda "dev transposon"
adı da verilmektedir. Mu fajı, E. coli
'de mutasyon meydana getirmek için kullanılmaktadır. Mu fajı, konakçı
bakteriyi infekte ettikten sonra, genoma nonreplikatif tarzda integre olduğu
açıklanmaktadır. Litik dönemde fajın, replikatif transpozisyonla da bir çok kopyası
çıkmaktadır. 05. İntegronlar Son
yıllarda, klinik materyallerden izole edilen, Enterobacteriacea
familyasına ve pseudomonaslara ait mikroorganizmalarda, bir çok rezistenslik genleri
taşıyan ve İntegron
olarak tanımlanan yeni hareketli elementlerin (mobile element)
varlığı bildirilmiştir. Bunlara, ya bağımsız olarak plasmidlerde veya Transposon
(Tn21) ailesinin bir bölümü olarak rastlanılmaktadır. İntegronlarda, temperate
fajlarınkine benzeyen integrase geni (int)
ve bağlanmada rol oynayan diğer bir genden oluşan site specific recombination
sistemi bulunmaktadır. Hemen her integronda, sulfonamid rezistenslik geni (sul I)
ve ayrıca bir çoklarında da diğer rezistenslik genlerinin (streptomycin/spectinomycin,
aminoglycoside, b -lactamase, trimethoprim,
chloramphenicol) varlığı bildirilmiştir. İntegronların
da bakterilere rezistenslik kazandırmada önemli rolleri olduğu belirtilmektedir.
Yapılan, PCR ’a dayalı çalışmalarda,
integronların DNA haritaları da çıkarılmıştır. 06. Önemli Notlar 1-
Bazı yazarlar insersiyon sekanslarını sadece iki uçtaki IR ile sonlandırmakta
bazıları da buna her iki tarafında olmak üzere direkt tekrarları (DR) ilave
etmektedirler. 2- Bu nedenle ilk şekildeki İS elementinin sonunda DR konmamıştır. Çünkü, DR'ler (direkt tekrarlar) alıcı DNA'sına aittir. [1] Kaynak:
Temel Mikrobiyoloji |
||||||||||||||||