Escherichia coli O157:H7 Serotipi

 

 

Prof. Dr. A. Kadir HALKMAN

 

Dr. Malihe R.  NOVEİR

 

Dr. Hilal  B. DOĞAN

 

 

 

 

Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi

Gıda Mühendisliği Bölümü Ankara

 

 

Ankara

2001

 

 

 

Dizgi ve baskı : Sim Matbaacılık Ltd. Şti., Ankara

Tel : 0312 230 2209    Faks : 0312 230 4139

 

 

 

İ     ç     i     n     d     e     k     i     l     e     r

Sayfa

1.

Giriş  .........................................................................................................

1

2.

Kaynağı ve Yayılması   ............................................................................

3

3.

Enfeksiyona Aracı Olan Gıdalar   ............................................................

6

4.

Biyokimyasal ve Antijenik Özellikleri   ..................................................

8

5.

Gelişmesi ve Canlı Kalması   ...................................................................

10

6.

Kontrolü  ...................................................................................................

13

7.

Yaptığı Hastalıklar  ..................................................................................

18

8.

Virülens Faktörleri  ..................................................................................

22

9.

Belirlenmesi  .............................................................................................

25

9.1.

Klasik Yöntemler  ....................................................................................

25

9.2.

Gelişmiş ve Hızlı Testler  .........................................................................

30

 

Yararlanılan Kaynaklar  ...........................................................................

36

 

 

 

 

ÖNSÖZ

 

Escherichia coli O157:H7 serotipi bugün gıdalar ile insanlara bulaşan patojenler arasında en önemli olanlardan birisi olarak kabul edilmektedir. Bu önemi sadece diğerlerine göre her bakımdan daha fazla patojeniteye sahip olmasından değil, aynı zamanda ısıl işleme oldukça dirençsiz olmasına rağmen başta yetersiz pişirilmiş hamburgerler olmak üzere et ürünleri ile salgınlara veya bireysel hastalanmalara neden olabilmesinden kaynaklanmaktadır. Bu önemi nedeni ile ABD 'de kırmızı etlerin de ışınlanmasına izin verilmiştir.

 

Et ve ürünleri dışında pek çok yolla da bu bakteri bulaşabilmektedir. En son olarak 2000 yılı haziran ayında Kanada 'da klorlama ünitesindeki basit bir arıza nedeni ile nehir suyuna karışmış olan E. coli O157:H7 serotipi salgına ve ölümlere neden olmuştur. Oysa bu bakteri içme ve kullanma sularında klorlama ile kolaylıkla ortadan kaldırılabilmektedir.

 

E. coli O157:H7 üzerinde tüm dünyada ve buna paralel olarak Türkiye 'de de bu bakteri ile çalışmalar başta üniversiteler olmak üzere çeşitli kurum ve kuruluşlarda sürdürülmektedir. Araştırmaların büyük bir çoğunluğu bu bakterinin gıdalarda belirlenmesine ve inhibisyonuna yöneliktir.

 

Bu çalışma, TÜBİTAK - VHAG tarafından desteklenen ve  birbirlerinin devamı niteliğindeki VHAG-1192 ve VHAG 1466 nolu iki proje kapsamında toplanan literatür bilgilerinden derlenmiştir. Genel bilgilerin verildiği giriş bölümünden sonra kaynağı ve yayılması ile enfeksiyona aracı olan gıdalar belirtilmiş, sonra biyokimyasal ve antijenik özellikleri ile gelişmesi ve canlı kalması üzerinde durulmuş, bakterinin kontrolü, yaptığı hastalıklar ve virülens faktörleri anlatıldıktan sonra klasik, gelişmiş ve hızlı yöntemlerle belirlenmesi bölümü ve en son olarak konu üzerinde geniş bir kaynak listesi verilmiştir.  

 

Bu yayını bastırarak ilgililere ücretsiz olarak dağıtılmasını sağlayan ORKİM Ltd. Şti. 'ne teşekkür ederiz.

 

Yararlı olması dileği ile,

 

22 Mayıs 2001, Ankara

 

 

1. Giriş

 

Escherichia coli hayvanların ve insanların barsak sistemlerinin normal florasıdır. Normal olarak vücutta bulunan zararlı bakteri türlerini baskılaması ve vitamin sentezine katkıda bulunması nedeni ile vücut için yararlı olarak da nitelendirilebilmektedir. Az sayıda E. coli serotipi insan ve hayvanlarda zararlı etki yapar (8).

 

İnsanlarda diyareye neden olan E. coli suşları 2. Dünya Savaşı 'ndan sonra ortaya çıkarılmıştır. Bu tarihe kadar düşük virülense sahip olduğu ve idrar yolları enfeksiyonlarına neden olabildiği kabul edilen E. coli 'nin diyare etmeni olarak tanımlanması ile bu bakteriye bakış değişmiştir. Bugün insanlarda diyareye neden olan E. coli serotipleri patojenik (95, 151), enteropatojenik (161), enterovirulent (8, 89, 160), diyarejenik (80, 115) serotipler olarak adlandırılmaktadır. Bu serotipler virülens özellikleri, patojenite mekanizması, klinik sendromlar ve O:H serotiplerine göre başlıca ; enteropatojenik (EPEC), enterotoksijenik (ETEC), enteroinvaziv (EIEC), enterohemorajik (EHEC), difuz-adhering (DAEC), entero-agregativ (EAggEC) olmak üzere 6 ana grup altında toplanmaktadırlar (58). Bununla birlikte, diyareye neden olan serotiplerin bu şekilde kesin bir ayrımı yoktur. Bu gruplara ilaveten fakültatif enteropatojenik (FEEC), verotoksin oluşturanlar (VTEC), önceleri shiga benzeri toksin oluşturanlar (=shiga like toxin ; SLTEC) olarak adlandırılmış olmakla beraber son zamanlarda doğrudan shiga toksin (Stx ; çoğul formda Stxs) oluşturanlar (STEC) şeklinde tanımlanmış olması (129), diyare oluşturanlar (DEC) (115) gibi grupların başka gruplar ile de tarif edilebilmesi (160), diyareye neden olan E. coli 'lerin enfeksiyon veya intoksikasyon etmeni olarak gruplandırılması (61) bu konudaki terminolojiyi zorlamaktadır.

 

Bunlardan ETEC suşları ısıya dirençli (Heat Stabile Toxin = ST) ve ısıya duyarlı (Heat Labile Toxin = LT) bir ya da daha fazla toksin oluştururlar. Bu suşlar bağırsağa tutunma ve kolonizasyon için özel bir yapışma fimbriası içerirler. Genellikle düşük bir ateşe neden olabilirler ya da ateş görülmez. Sulu bir diyareye neden olurlar ve tipik gastroenteritis etmenidirler. Turist ishali (seyahat diyaresi) olarak tanımlanan hastalıklara ve özellikle sıcak mevsimlerde bebek ishallerine neden olurlar. Bu bakterilerin hastalığa neden olabilmesi için çok sayıda bakterinin vücuda girmesi gerekir. Bir diğer deyiş ile bunlarda enfektif doz yüksektir. Bazı EPEC suşları bir ya da daha çok verositotoksin üretirler. Sulu ve kanlı bir dışkı ile görülen ishallere neden olurlar. Hastalık sırasında ateş yüksektir. EIEC suşları ise genellikle laktoz negatif ya da laktoz geç pozitif ile hareketsiz olma gibi atipik özellikler taşırlar ve Shigella türleri ile antijenik olarak yakınlık gösterirler. Diğer enterovirulent tiplerden farklı olarak invaziv özellik taşırlar ve fekal lökositlere rastlanır. Mukoid ve kanlı bir dışkı görülür. Ateş yüksektir. Bu gruba giren bakterilerde enfektif doz düşüktür. EHEC olarak tanımlanan grubu başlıca E. coli O157:H7 serotipi oluşturur. EHEC izolatları çeşitli toksinler oluşturmakla beraber bunlardan sadece bir kaçı tanımlanabilmiştir. İlk kez 1955 yılında tanımlanmış olan hemolitik üremik sendrom (HUS) en fazla ölüme neden olan hastalıktır. Sulu ve çok kanlı bir dışkı görülürken ateş yoktur. Enfektif doz ise kayda değer ölçüde düşüktür. EA-AggEC suşları hayvanlarda epidemiyolojik çalışmalar sonucunda ortaya çıkarılmıştır. Tropik ülkelerde çocuklarda süreklilik gösteren diyareye neden olurlar. Daha önceden EPEC grubunda yer alan ve Hep-2 hücre modeline göre diffuz adhesyon ile karakterize edilen diğer grup DAEC olarak adlandırılmıştır. Bunlar da çocuklarda süreklilik gösteren diyareye neden olurlar (58, 88, 89, 115, 117, 123, 129, 160).

 

Diyareye neden E. coli serotipleri içinde en önemlileri E. coli O157:H7 ve O126:H11 serotipleridir. Her iki bakteri de EHEC grubu içinde yer almakta ve benzer hastalıkları yapmakla beraber O126:H11 serotipine gıdalarda rastlanmamıştır. Ayrıca  E. coli O157:H7 serotipinin farklı suşları VT-1 ve/veya VT-2 toksinlerini üretirken E. coli O126:H11 serotipinin bütün suşları sadece VT-1 üretmektedir. O157:H7 serotipi bugün için kabul edilen en tehlikeli gıda kaynaklı patojenler içinde yer alır (80, 88, 125, 145). Bununla beraber O111 gibi O157 olmayan STEC serotiplerine gıdalarda sıklıkla rastlandığı ve bunların da klinik hastalıklara neden olduğu, bu nedenle bu serotiplerin ihmal edilmemesi gerektiği belirtilmektedir (3)

 

E. coli O157:H7 serotipi genel olarak Kuzey Amerika kıtası ülkelerinde daha sıklıkla görülmekle beraber, bugün 6 kıtada en az 16 ülkede giderek artan sayıda vakaya rastlandığı,  genel  olarak mayıs - ekim aylarında vaka sayısında artış olduğu, hastalığın 5 ve daha altındaki çocuklar ile 65 ve daha yukarı yaşlılarda daha fazla görüldüğü bildirilmektedir. Enfektif dozunun 0,3 - 15 hücre/g gibi çok düşük düzeyde olması salgınların yayılmasında kişiden kişiye bulaşmaların temel etken olduğunu göstermektedir (58, 129).   

 

 

 

2. Kaynağı ve Yayılması

 

E. coli O157:H7 serotipinin kaynağı üzerinde farklı görüşler bulunmaktadır. Çeşitli araştırma sonuçları bu bakterinin başta süt inekleri olmak üzere sıcak kanlı hayvanlar olarak tanımlanan memeli ve kanatlı hayvanların dışkıları ile ete, süte, toprağa, suya ve dolayısı ile tüm çevreye yayıldığını göstermiştir (80).

 

Patojen bakterilerin evrimi üzerinde çalışmalar yoğun şekilde sürmektedir. Escherichia, Salmonella ve Shigella türleri üzerinde yapılan genetik analizler E. coli O157:H7 serotipinin bireysel bir patojen olmadığı, bunun enterik bir bakteriden evrimleştiği şeklindeki teori oldukça benimsenmiştir. 16S rRNA ve ve 5S rRNA dizilişleri ile yapılan filogenetik araştırmalar Escherichia spp. ve Salmonella spp. ‘nin memeli hayvanların ilk türeyişi olan 120-160 milyon yıl önce ortak bir atadan ayrıldıkları, Shigella spp. ‘nin erken primatların oluştuğu 80 milyon yıl kadar önce E. coli ‘den türediği, kommensal E. coli ‘lerin memelilerin bağırsağını tercih ederken, patojen E. coli ‘lerin barsak epitelini aşıp dolaşım sistemine ve buradan uygun bulduğu yerlere lokalize oldukları kabul edilmektedir. Patojenik E. coli, Salmonella ve Shigella suşlarının virülens analizleri bunların en az bir virülens determinantlarının plazmid ya da transpozon olarak ekstrakromozomal elementler üzerinde bulunduğunu göstermiştir. Örneğin turist ishalinden izole edilmiş ETEC suşlarında en az 2 adet plazmid bulunmuştur. Bu konudaki bir başka örnek Sh. sonnei 'nin O antijenini kodlayan bir plazmide sahip olmasıdır. Önceleri bu genin kromozom üzerinde bulunduğu, zamanla bunun inaktive olduğu ve plazmid üzerinde yer aldığı, bunun nedeninin de plazmidde kodlanan genlerin yeni bir ortama adaptasyonda avantaj sağladı düşünülmektedir. Bu teori, patojen olmayan E. coli gibi kommensal bir bakterinin Sh. sonnei gibi bir patojene dönüşmesi için çok sayıda faktöre gerek olmaksızın sadece tek bir plazmidin aktarılmasının yeterli olacağı hakkındaki görüşü kuvvetlendirmektedir. Enterik patojenlerde yapılan kromozomal incelemeler ayrı DNA segmentlerinin fonksiyonel virülens özellikleri kodladığı bulunmuş ve bunlara “Pathojenity Island ; Pais” adı verilmiştir. Daha ilginç olarak bu genler çoğunlukla başka mikroorganizmalardan kazanılmış olarak ortaya çıkmaktadır. Pais, bakteriye kompleks bir virülens özellik kazandırmakta ve genetik transfer ve rekombinasyonları önlemektedir. Pais genellikle hemolisin ve fimbria gibi hücre yüzeyi proteinlerinden sorumlu genler içerir. E. coli O157:H7 ‘de 35 kb olan “Locus of Enterocyte Effacement ; LEE” olan bir Pais bulunmuştur. Pais ‘in ortaya konulması ile E. coli O157:H7 ‘nin evrim teorileri yeni bir yön kazanmış, bu evrime en azından belirli patojen E. coli klonlarının farklı aşamalarda dahil olduğu şeklinde teoriler geliştirilmiştir. Kommensal bakteri kromozomuna LEE ‘nin yerleşmesi EPEC benzeri bir klon oluşması için temel bir aşamadır. E. coli O157:H7 EPEC benzeri bir atadan önce LEE ‘yi elde etmesi, sonra transdüksiyon ile SLT 2 ‘yi alması, sonra hemolisini kodlayan EHEC plazmidini kazanması, daha sonra SLT 1 ‘i kazanması ve en son olarak sorbitol fermantasyonu ve b-GUR aktivitesini yitirmesi ile evrimini tamamladığı kabul edilmektedir (129).

 

E. coli O157:H7 serotipinin genetik çalışmalar sırasında elde edildiği ve bir kaza sonucu doğaya salındığı şeklinde görüşler de bulunmaktadır. Griffin ve Tauxe 'ye göre bu serotip muhtemelen enteropatojenik bir atadan genetik çalışmalar sonucu oldukça yakın bir dönemde ortaya çıkmıştır (76).

 

E. coli O157:H7 serotipi köpek, kuş, koyun, geyik ve insanda görülmekle beraber, sığır temel kaynak olarak ele alınmaktadır. Bunun nedeni, insanlarda bu serotipin neden olduğu kanıtlanmış pek çok vakada yeterince pişirilmemiş sığır etlerinin ve daha az sıklıkta olmak üzere çiğ sütlerin hastalıktan sorumlu olduğunun kanıtlanmasıdır. Bununla beraber, hayvan dışkısı ile bulaşmış toprak ve suyun dolaylı olarak hastalığın taşınmasında ve yayılmasında önemli bir rol oynadığı da  bilinmektedir (58, 80).

 

Genç ve sağlıklı sığırlar E. coli O157:H7 enfeksiyonlarına oldukça dirençlidir. Deneysel olarak yemlerine 107 düzeyinde E. coli O157:H7 katılan hayvanlarda her hangi bir klinik bulguya rastlanılmaması, 6-8 haftalık danalar için bu bakterinin patojen etki göstermemesi, buna karşın rumen ve barsaktan geçerken dışkılarındaki bakteri sayısında ciddi bir azalma olmakla beraber halen yoğun ölçüde bu patojene rastlanılması sığırların bu bakterinin kaynağı ve çevreye bu bakterinin yayılmasında önemli olduğunu kanıtlamıştır. Benzer şekilde ahırlarda hayvanların su içtiği kanallardaki segmentlerde bu serotip 4 ay süre ile canlılığını koruyup gelişebilmektedir (129).

 

Bu bakteri süt ineklerinin dışkılarında diğer sığırlara göre daha fazla bulunmaktadır (110, 168). Süt sığırlarının dışkısına 103 ve 105 kob/g düzeyinde E. coli O157:H7 'nin aşılanıp, dışkının 5; 22 ve 37 oC 'larda depolandığı bir çalışmada E. coli O157:H7 'nin 5 oC 'da 70 gün canlılığını koruduğu (164), sığır dışkısında 50 günden daha fazla süre içinde halen belirlenebilecek düzeyde kaldığı, buna karşın 106/ml düzeyinde inokülasyonlar sonucunda sayının sığır idrarında 10 günde, nehir suyunda 7 günde belirlenemeyecek sayıya düştüğü (111), sığır dışkısında 5, 15 ve 25 oC 'lardaki depolanmasında sırasıyla 14, 18 ve 12 hafta canlılığını sürdürdüğü (72) gösterilmiş ve bu bulgulara göre sığır dışkısının bu patojenin yayılmasında önemli bir taşıyıcı olarak dışkının sığırlara, gıdalara ve çevreye E. coli O157:H7 'nin yayılmasında potansiyel bir taşıyıcı olduğu, dolayısıyla ahırlarda dışkının iyi bir şekilde kontrol edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Süt hayvanlarının beslenmesinde kullanılan pamuk tohumu ve mısır silajı gibi yemlerin az sayıda da olsa E. coli O157:H7 serotipi içerdiğinin belirlenmesi süt ineklerinin dışkılarında bu bakteriye daha fazla rastlandığı hakkındaki görüşü pekiştirmekle beraber, modern çiftliklerde beslenen süt ineklerinin dışkılarında bu serotipe çok daha az rastlanmaktadır (58). Buna bağlı olarak, önceleri bu bakterinin ana kaynağının süt inekleri olduğu ve insanlara asıl geçişin süt ürünleri ile olduğu düşünülmüş ise de süt ve peynirlere ilişkin olarak yapılan tarama çalışmalarından bu varsayımı doğru kılacak bulgular elde edilmemiştir (10, 168).

 

Deneysel olarak 25 adet E. coli O157:H7 verilen civcivlerin inokülasyondan 8 ay sonrasına kadar dışkıları ile bu bakteriyi attıklarının belirlenmesi üzerine önce E. coli O157:H7 'nin ana kaynağının kanatlılar olduğu düşünülmüş (57), ancak 50 çiftlikte 500 hayvanın dışkısında bu bakteriye rastlanmaması üzerine kanatlıların bu açıdan potansiyel kaynak olmadığını göstermiştir (58).

 

Ruminantlarda özel beslenme ile sağlanan gastrointestinal epitel hücre gelişmesinin E. coli O157:H7 serotipi üzerinde olumsuz etki yaptığı (107), buna karşın silaj yapımı sırasında yetersiz fermantasyonun tüm fekal koliformlarda olduğu gibi E. coli O157:H7 sayısında da artışa neden olduğu ve dolayısı ile dışkı ile bulaşmış otların silajında yetersiz fermantasyonun bu bakterinin ruminantlar arasında taşınmasında etkili olabileceği kanıtlanmıştır (67).

 

Salgınlarda en önemli taşıyıcının insandan insana olduğu, özellikle ana okulu ve düşkünler evi gibi kişisel hijyenin yeterli olmadığı yerlerde salgının hızla yayıldığı bilinmektedir (58, 80).

 

 

 

3. Enfeksiyona Aracı Olan Gıdalar

 

Başta sığır dışkısı olmak üzere doğrudan ve/veya dolaylı olarak hayvanların dışkısının bulaştığı her türlü gıda maddesi E. coli O157:H7 enfeksiyonu bakımından potansiyel tehlike taşımaktadır. Nitekim pek çok gıda maddesinde ve ayrıca içme ve kullanma suları ile yüzülen göllerde E. coli O157:H7 varlığı gösterilmiş iken başka gıdalarda da bu tehlikenin boyutları deneysel olarak kanıtlanmıştır. 

 

Dünya çapındaki infeksiyonların çok büyük bir bölümü başta yetersiz pişirilmiş et ve pastörize edilmemiş süt olmak üzere sığır kaynaklı gıdalar ile olmuştur. Diğer hayvanlar ve özellikle ruminantlar da E. coli O157:H7 kaynağı ya da vektörüdür (35).

 

Başta sığır olmak üzere domuz, koyun, piliç etleri ve yine başta hamburger ve köfte olmak üzere kıyma ile hazırlanan et ürünlerinden sıklıkla izole edilmektedir. Farklı hayvanların dışkılarının eti farklı düzeylerde kontamine edebileceği gösterilmiştir. İngiltere 'de yapılan bir seri çalışmada sığır dışkılarında %15,7 ; koyun dışkılarında %2,2 düzeyinde pozitif sonuç bulunmuş iken, sığır eti ürünlerinde %1,5 buna karşın kuzu eti ürünlerinde %5,9 pozitif sonuç alınmış olması oldukça ilginç bulunmuştur. Et ürünleri dışında da bulunan ve salgınlara yol açan bu patojen en yaygın olarak çeşitli peynirler, çiğ süt ve genel olarak patojenler açısından güvenilir bir gıda olarak tanımlanmasına karşın yoğurt gibi süt ürünleri ; çeşitli su kaynakları, salatalar ve  salata sosları, evde yapılan sandviç, turp filizi, pastörize edilmemiş elma şarabı ve taze sıkılmış elma suyu çeşitli enfeksiyonlara neden olmuştur. Suyun potansiyel kontaminasyonuna karşı su kaynaklı infeksiyonun diğerlerine göre daha az olduğu ve bunun nedeni olarak E. coli O157:H7 serotipinin suyun işlenmesi sırasında kolaylıkla öldürülebilmesi belirtilirken, Afrika ülkelerinde yüzey suyunun içilmesine bağlı olarak binlerce hastalanmanın görüldüğü salgınlar da göz ardı edilememektedir (8, 32, 33, 35, 36,37, 38, 47, 52, 55, 57, 58, 78, 114, 168).

 

Bu bakterinin iceberg salatalarında canlı kalması ve yapraklara penetrasyonu ve klorun etkisi üzerinde de araştırma yapılmış, hücrelerin kesik dokuların 73,5 mm altına penetre olduğu, 200 ppm klorun 5 dakika içinde 0,7-1,0 log birimi indirgeme sağlamakla beraber doku içine nüfuz etmiş E. coli O157:H7 hücrelerinin klor etkisinden daha fazla korunduğu bulunmuştur (153). Böylece çiğ yenilen salata türü sebzelerin ne denli tehlikeli olabileceği ortaya konulmuştur.

 

Taze sıkılmış elma suyu ABD 'de ve Batı Avrupa ülkelerinde oldukça yaygın bir tüketim alanına sahiptir. Ağaçtan yere dökülmüş ve dışkı ile bulaşmış elmaların yeterince yıkanmadan ayaküstü büfelerde sıkılarak tüketime sunulması sonunda kayıtlara geçen pek çok enfeksiyon görülmüştür. Yine ABD 'de pastörize edilmemiş elma suyundan yapılan elma şarabı (cider) pek çok enfeksiyona neden olmuştur. Elma şarabına işlenecek elmaya diğer meyve şaraplarında olduğu gibi ısıl işlem uygulanmaması ve elma şarabında alkolün %4-5 düzeyinde olması enfeksiyon riskini artırmaktadır (58, 129).

 

Her ne kadar E. coli O157:H7 salgınlarında çoğu kez yeterince pişirilmemiş sığır kıyması ve buna bağlı olarak hamburger gösteriliyor ise de oldukça seyrek olan vakalarda risk faktörü hakkında yeterli bilgi yoktur. İlginç olarak ayaküstü (fast food) restoranlarda çalışanların daha büyük bir risk taşımadıkları ve et ürünlerinin tüketimine bağlı olarak riskin artmadığı gösterilmiştir (57). Buna tümüyle karşı bir görüş ise bu serotipin hayvan varlığı ve/veya et tüketimi yüksek olan gelişmiş ülkelerde daha yaygın görüldüğü, genel hijyenik kurallara daha az uyulan gelişmemiş ülkelerde görülmeme nedeninin ise aynı şekilde hayvan varlığı ve et tüketimindeki yetersizlik olduğu şeklindedir (129).

 

 

 

4. Biyokimyasal ve Antijenik Özellikleri

 

E. coli O157:H7 serotipi diğer E. coli 'lerden ; 44,5 oC ve üzerinde gelişememesi, sorbitolü fermente edememesi, b - glucuronidase enzimine sahip olmaması, buna karşı eae genine sahip olması, 60 mDa plazmid taşıması ve yaygın olarak görülmeyen 5000-8000 Dalton moleküler ağırlıkta OMP ekspresyonu ve enterohemolisin üretimi ile ayrılır (58, 129, 160). E. coli 'lerin %95 'i sorbitolü 24 saat içinde fermente ederken E. coli O157:H7 sorbitolü 48 saat içinde fermente edememektedir. Bununla beraber Birleşmiş Milletler Dünya Sağlık Örgütü (WHO) 'ne göre (6), SLTEC O157 suşları arasında sorbitol pozitif olanlara da rastlanılmaktadır. E. coli O157:H- suşları sorbitol pozitiftir (58). Yine E. coli 'lerin %97 'si ß-glucuronidase enzimi içerirken E. coli O157:H7 serotipi ß-glucuronidase negatiftir. Yeni bir tip hemolisin olarak kabul edilen enterohemolisin, verotoksin pozitif E. coli O157:H7 ve E. coli O157:H- serotipleri tarafından üretilirken, bu özellik diğer E. coli 'lerde yoktur. Enterohemolisin sadece eritrositleri yıkanmış kanlı agar petrilerinde belirlenebilir. Bu şekilde 33 adet verotoksik E. coli O157:H7 ya da E. coli O157:H- izolatının 32 adedinin enterohemolisin ürettiği gösterilmiştir. Bunların dışında E. coli O157:H7 serotipi diğer E. coli 'lere göre safra tuzlarına daha az dayanıklıdır. Antijenik yapısı diğer E. coli 'ler ile kesin bir ayırım sağlar (57, 118, 120, 125, 126).

 

E. coli 'nin florojenik MUG belirteci uidA geni tarafından kodlanan b-glucuronidase enziminin aktivitesine bağlıdır. EHEC E. coli O157:H7 'de de bu genin varlığı gösterilmiş olmakla beraber, yapılan sekans analizleri bu serotipte uidA geninde bir kaç baz mutasyonu olduğunu göstermiştir. Bu nedenle E. coli O157:H7 serotipinde diğer E. coli 'lerde tipik olan MUG reaksiyonu negatiftir (88).

 

E. coli O157:H7 'nin O157 antijenik determinantı bakterinin selüler lipopolisakkaritinin polisakkarit kısmında bulunur. Yapısal analizler sonucunda bu determinant D-glukoz, L-fukoz (6-deoksi-L-galaktoz), 2-asetamido-2-deoksi-D-galaktoz, 4-acetamido-4,6-dideoksi-D mannoz (1:1:1:1) 'dan oluşan ve tekrarlanan tetrasakkarid ünitelerinin doğrusal polimeri olarak tanımlanmıştır (129, 134).     

 

MUG negatif E. coli O157 izolatlarının verositotoksin pozitif olduğu söylenebilir. Bir çalışmada 188 E. coli O157 serotipinin MUG ve verositotoksin testleri yapılmış, bunlardan 155 E. coli O157:H7, 10 E. coli O157:H- ve 1 E. coli O157:H (rough) olmak üzere 166 adedi MUG negatif ve verositotoksin pozitif iken, diğer 22 izolat (2 O157:H- , 1 O157:H , 19 diğer H tipleri ; H6, H16, H19, H25, H42, H45) MUG pozitif ve verositotoksin negatif olarak bulunmuştur (156).

 

E. coli suşları arasında serolojik bir bağlantı olduğu ilk kez 1921 'de Dodgeon ve arkadaşları tarafından belirtilmiş, sonra 1937 'de Lowel E. coli 'nin kapsül ve somatik olmak üzere 2 çeşit antijeni olduğunu ileri sürmüş, 1943 'de ise Kaufmann flagella antijenini de göstermiştir. Buna göre E. coli 'de O1-O171 arasında gösterilen 165 somatik O antijeni, K1-K90 arasında gösterilen 90 kapsül K antijeni ve H1-H56 arasında gösterilen 56 flagella H antijeni saptanmıştır. Çeşitli araştırmalar ile 171 O antijeni belirlenmiş ise de bunlardan 31, 47, 67, 72, 94 ve 122 numaralılar listeden çıkarılmış ve 165 O antijeni kalmıştır. En son çalışmalara göre bugün 174 O, 56 H ve 80 K antijeni olduğu saptanmıştır (58). E. coli 'nin somatik O antijenleri ile Salmonella, Shigella, Citrobacter ve Providencia cinsi bakteriler arasında önemli ölçüde çapraz reaksiyonlar bulunmaktadır. Termostabil özellik gösteren O antijenlerinden en çok rastlanan 25 kadar antijendir. Hücre zarında, kılıfında ya da kapsülde bulunan kapsül K antijenleri L, B ve A grubundadır. Bunlardan L ve B grubu yüzeysel somatik antijenler, A grubu ise kapsül antijenleridir. K antijenleri de termostabil özellik gösterir. Kapsül antijenleri içinde ayrıca Vi, a, ß, F antijenleri de vardır. Monofazik  olan H antijenleri ise sadece hareketli türlerde bulunur ve ısıya duyarlıdır. Flagellar H antijenleri birbirleri ve diğer bakterilerin H antijenleri ile çapraz reaksiyon vermezler (58, 116). E. coli O157 ile Escherichia cinsi içindeki diğer 4 sorbitol negatif türün antijenik ilişkisinin araştırıldığı bir çalışmada 24 E. hermannii, 12 E. fergusonii,  12 E. vulneris ve 1 E. blattae izolatı poliklonal antiserum ile tüpte aglütinasyon ve lateks lam aglütinasyon testine alınmışlardır. Bunlardan  sadece 4 E. hermannii izolatı serolojik olarak çapraz reaksiyon vermiştir (141). Bunlara ilaveten Citr. freundii suşlarının da E. coli O157 antiserumu ile agglutinasyon verdiği bildirilmektedir (89).

 

5. Gelişmesi ve Canlı Kalması

 

E. coli O157:H7 serotipi de diğer E. coli 'ler gibi optimum olarak 37 oC 'da ve pH 7,2 'da gelişir (55). E. coli O157:H7 serotipinin gelişmesi üzerine yapılan çalışmaların çoğu bu serotipin izolasyon çalışmalarına yöneliktir.

 

Çeşitli araştırmalar gıda kaynaklı hemorajik kolit vakalarında anahtar rol oynayan E. coli O157:H7 'nin aside dirençli olduğunu ve bu toleransının midenin kuvvetli asit ortamından rahatlıkla geçmesini sağladığını göstermiştir. Bu bakterinin aside direnci insanlarda enfeksiyon dozunun çok düşük olmasını etkileyen bir faktör olarak kabul edilmektedir. Salmonella ‘nın tersine olarak 1-2 pH olan insan midesinde yaklaşık 3 saat süren sindirim sırasında canlı kalabilmesi ve buradan bağırsağa geçmesi bu ilişkiyi açıklamaktadır (129). Benzer şekilde mayonez, fermente etler, cottage peyniri gibi asitli gıdalarda diğer patojenler inhibe olurken, bunun E. coli O157:H7 'nin rahatlıkla gelişebilmesi için bir avantaj olduğu gösterilmiştir. Bu özelliği ile elma suyu ve geleneksel olarak güvenli kabul edilen fermente et ürünlerinde canlılığını koruyabilmektedir (11, 25, 30, 39, 45, 69, 73, 112, 113, 148, 167). pH 'sı 3,6-4,0 olan elma şarabında 8 oC 'da 31 gün canlı kalabilen E. coli O157:H7 'nin %40 'dan fazla mayonez içeren ve pH 'sı 5,40-6,07 olan et salatasında canlılığını uzun süre koruyabildiği, pH 4,2 'de bir kaç hafta canlı kalabildiği, hatta et salatasının karakteristik pH 'sında gelişebildiği, sırasıyla asetik, laktik ve sitrik asitlerin etkili olduğu belirlenmiştir (2, 12, 58, 137, 174).

 

Sığırların sindirim-boşaltım sistemlerindeki düşük pH ve organik asitler varlığının daha sonra karkasa bulaşma potansiyeli olan E. coli O157:H7 serotipi ve diğer patojenlerin aside dirençliğini artırabileceği düşünülmektedir. Yapılan çeşitli çalışmalar bu bakterinin aside toleransının artırabileceğini (16, 102), asit cinsinin aside olan tolerans artırımında etkili olduğu ve suş farklılıklarının aside dirençlikte önemli olduğunu (27, 51) göstermiştir.

 

E. coli O157:H7 suşlarının ekstrem  asit  (pH 3) koşullarda canlılıklarını sürdürebilmelerinin araştırıldığı bir çalışmada asitle indüklenmiş oksidatif sistem, asitle indüklenmiş arjinine bağlı sistem ve glutamata bağlı sistem olmak üzere önceden karakterize edilen 3 asit dirençlilik sistemi test edilmiştir. Çeşitli asit direnç sistemlerinin patojen E. coli 'nin mide (pH 1-3) ve barsak (pH 4,5-7) ortamlarındaki asit streslerinde canlılığını korumasında etkili olduğu, bir kez indüklendikten sonra asit direnç sisteminin 4 oC 'daki soğuk depoda aktif halde uzun süre stabil kaldığı ve bu bulgunun özellikle gıda endüstrisi için önemli olduğu belirtilmiştir (103). Benzer şekilde aside direncin gelişme fazı ile doğrudan ilgili olduğu ve en yüksek direncin durma fazında olduğu belirlenmiş, aside bir kez direnç kazanıldıktan sonra bunun soğuk depo ortamlarında da korunduğu, sığırların sindirim ve boşaltım sistemlerinde asidik ortama direnç kazanan bu patojenin karkasa bulaşması halinde soğuk depo ortamında canlığını uzun süre koruyacağı ve etten elde edilecek asitli ürünlerde de ortam sıcaklığı gibi diğer koşulların uygun hale gelmesi ile gelişmesini rahatlıkla sürdürebileceği gösterilmiştir (129).

 

Etlerde bulunan E. coli O157:H7 üzerine organik asitlerin etkisi çeşitli araştırmalara konu olmuştur. Sığır karkasında bulunan E. coli O157:H7 'nin organik asitler ile kontrolü için pilot ölçekli bir karkas yıkayıcısı kullanılmış ve yağlı ya da yağsız et dokuları E. coli O157:H7 'nin 3 suşu ile inoküle edilip 24 oC 'da %1; 3 ; 5 laktik asit, asetik asit ya da sitrik asit ile yıkanmış ve 4 oC 'da 24 saat inkübasyondan sonra yapılan sayımların istatistiksel incelenmesinde asit cinsinin önemli olmadığı, ancak asit konsantrasyonu, bakteri suşu ve sığır karkas dokusunun bakteri sayısının azalmasında önemli olduğu, yağsız et dokusu üzerinde %5 konsantrasyonda asit pülverizasyonun tüm E. coli O157:H7 suşları üzerinde en fazla etkiyi gösterdiği saptanmıştır (47). Benzer şekilde ılık (20 oC) ve sıcak (55 oC) asetik, sitrik ve laktik asidin sığır bifteğine inoküle edilmiş E. coli O157:H7 üzerindeki etkisinin araştırıldığı bir çalışmada elde edilen bulgular yine E. coli O157:H7 'nin aside dirençli olduğunu, asit çeşidinin etkili olmadığını, asit uygulamasının depolama süresi boyunca kayda değer bir canlılık azalması sağlamadığını göstermiştir (24).

           

E. coli O157:H7 serotipi yüksek tuz konsantrasyonlarına da direnç göstermektedir. Glass ve ark. tarafından yapılan araştırmada E. coli O157:H7 'nin %6,5 NaCl 'da gelişebildiği, NaCl 'ün inhibisyon etkisinin %8,5 derişimde başladığı, 200 ppm nitrit ve %4,0 NaCl içeren, pH 'sı 5,6 olan sıvı besiyerinde gelişebildiği, %3,5 NaCl ve 69 ppm sodyum nitritli ve pH 'sı 4,8 olan fermente sucukta indirgendiği ancak 4 oC 'da 2 ay süren depolama sırasında kullanılan starter kültüre bağlı olmaksızın tümüyle inhibe olmadığı bulunmuştur (125). Bir başka çalışmada mTSB broth besiyerine ilave edilen %3,5 ve %6,5 NaCl konsantrasyonlarında 30-40 saat inkübasyon süresi sonunda E. coli O157:H7 serotipinin 108 kob/ml düzeyine eriştiği saptanmıştır (1). Bir başka araştırmada ise gelişme üzerine düşük sıcaklık ve yüksek tuz konsantrasyonunun etkisi piliç ekstrakt broth ve triptik soya (TS) broth besiyerinde incelenmiş, 37 oC 'da piliç ekstrakt broth besiyerinde %8; 10 oC 'da piliç ekstrakt brothda %6 ve TS brothda %4 NaCl konsantrasyonunda E. coli O157:H7 'nin inhibe olduğu, bakterinin 4 oC 'da gelişemediği gösterilmiştir (40). Buna karşı bir görüş ise E. coli O157:H7 'nin aside kayda değer ölçüde yüksek bir direnç göstermediği ve %6,5 NaCl içeren TS broth besiyerinde gelişemediği belirtilmektedir (129).

 

Bu patojenin kuru ortamlarda canlılığını önemli ölçüde koruduğu gerek deneysel gerek salgına neden olan gıdalar ile gösterilmiştir. Farklı pH ve su aktivitesindeki işlenmiş salamlara inokülasyondan sonra 4 oC 'da 32 saat süre ile 4,63 pH ve 0,90 As 'de dahi 104 - 105 kob/g düzeyinde canlılık elde edilmiştir. 1994 yılında işlenmiş kuru salamın ve 1966 yılında Japonya 'da turp filizinin neden olduğu salgınlarda her 2 ürünün de kuru olması yine kuru gıdalarda bu bakterinin canlı kalabileceğini kanıtlamaktadır (129).

 

E. coli O157:H7 serotipinin normal gelişme sıcaklığının bir kaç derece fazlasında inkübasyona bırakıldığı bir çalışmada hücrelerin yeni bir grup protein sentezleyerek daha sonra kendileri için öldürücü olabilecek sıcaklıklara karşı daha iyi direnç gösterdikleri bulunmuştur. Aerobik ve anaerobik  koşullarda  gelişen E. coli O157:H7 'ye ısı şoku uygulamasının ısıl işlemde canlı kalabilen bakteri sayısını artırdığı, bakteriye uygulanan ılımlı bir ısı şokunun bakterinin inhibisyonu için seçilen proses sıcaklığında canlı kalabilme yeteneğini yükselttiği görülmüştür (125). TS broth ve işlenmiş salama ısıl işlem ile strese sokulmuş E. coli O157:H7 'nin inoküle edildiği bir çalışmada ise TS broth besiyerinde pH ve su aktivitesine bağlı olmaksızın 5 oC 'da depolamanın E. coli O157:H7 'nin canlılığını iyi bir şekilde koruduğu, işlenmiş salamda su aktivitesi ve pH 'nın canlılık azalmasında 1-2 log birimi etkili olduğu gösterilmiştir (42).

 

Farklı ortam koşullarında E. coli O157:H7 ‘nin canlılığını ne kadar süre ile devam ettireceği konusunda araştırmalar yapılmaktadır. Laboratuvar analizleri ile E. coli O157:H7 serotipinin kumlu topraklarda ölüm hızının çok yüksek olduğu, 8 haftalık bir süre içinde 105 kob/g olan başlangıç sayısının belirlenemeyecek düzeye indiği, buna karşın killi topraklarda 20 hafta içinde sadece 2 logaritma birimi canlılık azalması olduğu belirlenmiştir (66). Bir başka çalışmada ise toprakta 130 günde 108/g düzeyinden sadece 107 'ye azalma olduğu bulunmuştur (111).

 

 

6. Kontrolü

 

Asitlik ve tuza olan direncin tersine olarak E. coli O157:H7 serotipi yüksek sıcaklığa Salmonella 'dan daha fazla duyarlıdır ancak donma sıcaklıklarına kayda değer ölçüde dirençlidir ve -20 oC 'da 9 ay süre ile sayıda çok az bir azalma ile canlılığını koruyabilmektedir. (8, 55, 129).

 

Yapılan termal inaktivasyon çalışmalarında sığır etinde E. coli O157:H7 'nin D değerinin 54,4 oC 'da 2390 saniye , 60 oC 'da 50 saniye ve 64,3 oC 'da 9,6 saniye olduğu, D değerinin Salmonella 'dan daha düşük olduğu belirlenmiştir (56). %10 yağlı sığır etinde yapılan termal inaktivasyon çalışmaları ile D10 değerinin 55 oC ‘da 21,13 dakika, 57,5 oC ‘da 4,95 d, 60 oC ‘da 3,17 d, 62,5 oC ‘da 0,93 d, ve 65 oC ‘da 0,39 d olduğu, etteki yağ oranı arttıkça D10 değerinin de arttığı ve ısıl işleme direncin durma fazının sonunda iken logaritmik gelişme fazına göre daha yüksek olduğu belirlenmiştir (129). Bu bakterinin ısıl işleme çok duyarlı olduğu, 70 oC 'da 2 dakikalık ısıl işlem uygulaması ile 6 logaritma birimi canlılık azalması olduğu (12, 133), bir diğer deyiş ile ısıl işlem ile yeterli bir indirgeme sağlanabileceği benzer araştırmalar ile de gösterilmiştir (94, 142, 150).

 

Bir başka çalışmada araştırıcılar hamburgerlerin merkezine E. coli O157:H7 inoküle etmişler, hamburgerleri üretici firmanın önerisine göre pişirmişler ve sonuçta bu pişirme sonunda E. coli O157:H7 'nin hamburgerlerde belirlenemediğini, ancak üretici önerisinin altında pişirme sonucunda E. coli O157:H7 'nin canlı kalabileceğini göstermişlerdir (135). Pişirme için 68,3 oC ‘da 15 saniyenin yeterli olduğu, köftelerin ızgaraya konulmadan önce bir süre oda sıcaklığında bekletilmesi ile ısıl işleme direncin azaldığı gösterilmiştir (129).

 

Çiğ süte aşılanan E. coli O157:H7 serotipi ve diğer bakterilerin HTST yöntemi kullanılarak pastörizasyon ile termal inaktivasyonunun araştırıldığı bir çalışmada 16,2 saniye sürede E. coli O157:H7 'de 60,0 oC 'da en  çok 2 log  birimi 63,0 oC 'da en çok 4 log birimi canlılık azalması olduğu, 64,5 oC 'da ise başlangıçta 105/ml olan canlılığın tümüyle ortadan kaldırıldığı bulunmuştur (50).

 

Bu bakterinin ışınlama uygulamalarına dirençsiz olduğu ve dolayısı ile başta et ürünleri olmak üzere ışınlamanın gıdalar için kayda değer bir hijyen güvencesi sağlayacağı çeşitli araştırmalar ile gösterilmiştir. 60Co ya da 137Cs kaynağından elde edilen ışınlar ile gıdaların korunması oldukça yaygın bir uygulama olup, başta E. coli O157:H7 olmak üzere pek çok patojenin özellikle katı gıdalardaki eliminasyonu için kullanılmaktadır. Genel olarak donma sıcaklığı altında olan gıdaların ışınlanması daha az etkili iken, ABD ‘de E. coli O157:H7 enfeksiyonlarını önlemek için kırmızı etlerin de ışınlanmasına izin verilmiştir (63, 70, 83, 129).

 

E. coli O157:H7 'nin ışınlamada düşük D10 değerine sahip olması özellikle bu bakteriye yönelik olmak üzere ışınlama uygulamalarını yaygınlaştırmaktadır. Bir çalışmada mekanik olarak kemikleri ayrılmış piliç etine E. coli O157:H7 aşılanmış ve bunlara 0 - 2,0 kGy arasında, farklı sıcaklıklarda ve vakumlu ve vakumsuz olmak üzere farklı atmosfer koşullarında ışınlama uygulanmış, sonuçta +4 oC 'da D10 değeri 0,27 kGy olarak bulunmuştur (155). Bir başka çalışmada 60Co kaynağından elde edilen 0,78 ; 2,6 ve 22 kGy/h dozlardaki ışınlamanın E. coli O157:H7 'nin D10 değeri üzerine etkisi araştırılmış ve bakterinin duyarlığının doz gücü ile ve logaritmik gelişme ya da durma fazında olması ile değişmediği belirlenmiştir (53). Buna karşın E. coli O157:H7 'nin logaritmik fazında iken durma fazına oranla gamma ışınlamasına daha fazla duyarlık gösterdiği, -18 oC 'daki ışınlamada 20 oC 'a oranla E. coli O157:H7 ' nin daha dirençli olduğu, 1,5 kGy dozundaki ışınlamanın bu patojenin imhası için yeterli olacağı gösterilmiştir (29). Bir araştırmada ise E. coli tip 1 'e göre (D10 = 0,45) E. coli O157:H7 'nin (D10 = 0,35) daha düşük D10 değerine sahip olması nedeni ile kıymaların ışınlanmasında indikatör olarak E. coli tip 1 kullanılması önerilmiş, deneysel olarak E. coli tip 1 ve E. coli O157:H7 ilave edilmiş kıymalar ışınlanmış ve sonuçta E. coli tip 1 'in geri alınabildiği dozlarda E. coli O157:H7 'nin geri alınamadığı belirlenmiştir (81). Benzer şekilde yapılan bir çalışmada sığır kıymasından yapılan köfte E. coli O157:H7 ile aşılanmış ve 60Co ile 0-2,52 kGy arasında değişen dozlarda radyasyon verilmiş, E. coli O157:H7 suşları için D10 değeri 0,241-0,307 kGy arasında değiştiği, radyasyonun uygulandığı sıcaklığın -17 oC olmasının 3 oC olmasına göre istatistik açıdan önemli ölçüde (p<0,05) daha yüksek D10 değeri sağladığı, köftelerin yağ oranının etkili olmadığı, bu patojenin radyasyona çok duyarlı olduğu ve 2,5 kGy radyasyon uygulamasının 108 sayıdaki E. coli O157:H7 'yi inaktive edeceği, bu inaktivasyonun ise köftelerde bulunabilecek daha az sayıdaki bakteri için tümüyle inaktivasyon anlamına geleceği belirtilmiştir (40).

 

E. coli O157:H7 suşlarının aside dirençliliği ışınlamaya dirençliliğini etkilemektedir. pH 'ya bağlı durma fazı asit dirençliğinin ışınlama dirençliliği ile kıyaslandığı bir çalışmada suş farklılıklarının önemli olduğu, aside direnç kazanmanın ışınlamaya da direnç kazandırdığı, bu durumun D10 değerleri hesaplanırken göz önüne alınması gerektiği uyarılmıştır (28). Benzer şekilde elma sularının ışınlanmasında ise E. coli O157:H7 'nin D10 değerinin aside direnç kazandırılmamış suşlarda 0,12-0,21 kGy arasında değiştiği, buna karşı aside direnç kazandırılmış suşlarda bu değerin 0,26-0,35 kGy arasında olduğu, ayrıca elma sularındaki kuru madde miktarı arttıkça ışınlamaya direncin arttığı belirtilmiştir (26).

 

Yukarıda da belirtildiği gibi aroma kayıplarına neden olduğu için hammaddeye ısıl işlem uygulanamayan elma şaraplarında UV 'nin etkisinin incelendiği bir çalışmada 254 nm dalga boyunda UV lambası ile sağlanan 9,402-61,005 mw-s/cm2 dozundaki ışınlama ile E. coli O157:H7 'de 3,81 log azalma sağlandığını ve UV lambanın bu amaçla kullanılabileceği gösterilmiştir (171).

 

Laktik asit bakterilerinin fermentasyon boyunca E. coli O157:H7 üzerindeki antagonistik etkisi pek çok çalışma ile araştırılmaktadır. Laktik asit bakterileri psikrotrof ve patojenleri buzdolabı sıcaklığında dahi inhibe edebilen metabolitleri salgılama özellikleri ile tanınmaktadır. Örneğin Lactobacillus lactis 'in ürettiği H2O2 'in pek çok patojen üzerinde inhibisyon etkisinin olduğu kanıtlanmıştır (129).

 

Yapılan bir araştırmada pastörize edilmiş ve çiğ yağlı ve yağsız süte 2 farklı konsantrasyonda E. coli O157:H7 aşılanmış, bu sütler farklı sıcaklıklarda 28 güne kadar inkübasyona bırakılmıştır. Deneme sonuçlarında E. coli O157:H7 'nin 5 oC 'da gelişmediği hatta 28 gün sonunda 2 log kob azalması olduğu, 8 oC 'da ilk 4 günde yaklaşık 1-2 log kob artma olduğu 22 oC 'da ise 4 gün içinde pH 'nın 4 'ün altına düşmesi sonunda E. coli O157:H7 'nin sayısında hızla azalma olduğu, pastörize edilmemiş sütte ise refakatçı floranın varlığına ve bunların antagonistik etkisine bağlı olarak pastörize süttekine göre daha yavaş geliştiği belirlenmiştir (164). Benzer bir çalışma labneh peynirleri ile yapılmış, E. coli O157:H7  popülasyonunun fermantasyon sırasında arttığı ve 1 gecelik soğuk depoda bekletme sırasında aynı kaldığı, sonra giderek azaldığı ve 2 gün sonra 2-4 logaritma birimi azaldığı ve 4 gün sonra belirlenemeyecek sayıya indiği ve dolayısı ile geleneksel labneh peynirinin bu patojen açısından güvenilir olduğu gösterilmiştir (91).  Bu bulgulara karşı ticari laktik asit starter kültürü ile inoküle edilmiş sütte 4 ve 7 oC 'larda 5 gün süre sonunda starter kültürün bu patojenin canlılığını etkilemediği gösterilmiştir (164).

 

Bir diğer çalışmada starter katılmış ve katılmamış sucuklara  farklı düzeylerde E. coli O157:H7 aşılanmış ve fermentasyon boyunca sayı incelenmiş, bulgular bu serotipin sucuk olgunlaştırma süresi içinde tümüyle ortadan kalktığını göstermiştir (97). Buna karşın bu bakterinin aside dirençli olduğu için geleneksel olarak güvenli olduğu kabul edilen fermente etlerde canlılığını koruduğuna ilişkin bulgular olduğuna yukarıda da deyinilmiştir (35). Nitekim sucuklarla yapılan bir çalışmada sucuk hamuruna 105 kob/g düzeyinde E. coli O157:H7 ilave edilmiş, olgunlaştırma aşamasında sadece 3 log indirgeme olduğu saptanmış, vakumla korunan ambalajlarda 2 ay, vakumsuz olanlarda ise 1 ay süre ile bakteri geri alınabilmiştir (46). Bu konu üzerindeki farklı bulgular laktik asit bakterilerinin farklı düzeylerde inhibitör etki gösteren metabolitler üretmeleri ile açıklanabilir. Nitekim E. coli O157:H7 ilave edilmiş kıymalarda refakatçı floranın etkisinin araştırıldığı bir çalışmada yüksek sayıdaki refakatçı floranın hem aerobik hem de anaerobik koşullar altında E. coli O157:H7 'nin gelişmesini inhibe ettiğini, refakatçı floranın yaklaşık %80 Lactobacillus sakei olmak üzere laktik asit bakterilerinden oluştuğu, kıymaların doğal refakatçı florasının E. coli O157:H7 gelişmesi üzerinde etkili olduğu gösterilmiştir (163). Benzer şekilde E. coli O157:H7 'nin yoğurt, ekşi krema ve tereyağında aynı düzeyde asitlendirilmiş skim milk ortamına göre daha fazla inhibe olduğu (75), Pediococcus acidilactici kullanılarak yapılan laboratuvar ölçekli sosis fermantasyonunda E. coli O157 gelişmesinin nitrit varlığı ile engellenebildiği (31) bulunmuştur. Enterohemorajik E. coli 'nin süt ve kıymada gelişmesi üzerine düşük sıcaklık ve refakatçı floranın etkilerinin incelendiği bir çalışmada düşük sayıda refakatçı flora varlığında 8 oC 'da gelişme olduğu, ancak bu sıcaklıkta yüksek sayıda refakatçı flora varlığında gelişmenin olmadığı, yüksek sayıdaki refakatçı floranın E. coli 'nin gelişmesini engellediği, yüksek refakatçı flora varlığı veya 5 oC düşük sıcaklıkta gelişme olmasa dahi canlılığın korunduğu, sonuçta 5 oC 'da korumanın gıdalarda riski koruduğu, 8 oC ve üzerindeki sıcaklıkların ise riski artıracağı gösterilmiştir (127).

 

E. coli O157:H7 inhibisyonu için çeşitli kimyasallar denenmektedir. Bunlar arasında klor özellikle içme ve kullanma suları için başarılı olarak tanımlanırken, çeşitli dezenfektanların organik asitlere göre daha etkili olduğu belirtilmektedir. Yağlı ve yağsız sığır etleri için klor heksidin, bağ doku için hidrojen peroksit,  elma şaraplarında %0,1 sodyum benzoat çözeltisi etkili dezenfektanlar olarak değerlendirilmiş ayrıca et endüstrisinde kullanılan gıda katkılarından emülsifer olarak kullanılan monolaurin ve baharat ekstraktı olan eugenol de yine etkili bileşikler olarak belirlenmiştir (129).

 

Çeşitli bitkilerin E. coli O157:H7 üzerindeki etkileri araştırılmaktadır. Ticari ürün olan "protecta one" ve "protecta two" adlı bitki ekstraktları ete aşılanmış E. coli O157:H7 üzerine % 2,5 konsantrasyonda püskürtülmüş ve ilk gün etki görülmemekle beraber 4 oC 'da 7 günlük depolama sonunda bu bakteride 1,3 log/cm2 düzeyinde indirgeme sağlanmış ve bitki ekstraktlarının bir miktar indirgeme yapabileceği belirtilmiştir (48). Buna karşı %1 konsantrasyondaki sarımsak tozu çözeltisinin 6 saat gibi bir süre içinde 107 kob/ml düzeyindeki E. coli O157:H7 'yi tümüyle öldürdüğü, dolayısı ile sarımsağın gıda korumada etkili olduğu gösterilmiştir (146). Turpgiller (Crucifera) familyası üyelerinde bulunan ve gerek sıvı ortamlarda gerek buhar formunda kuvvetli bir antimikrobiyal etkisi olduğu bilinen allyl isothicyate 'ın E. coli O157:H7 üzerindeki etkisinin buhar formunda ve bakteri gelişme fazında iken yüksek düzeyde olduğu bulunmuştur (104). Benzer bir araştırmada ise %0,1 asetik asit içeren sirkenin E. coli O157:H7 'nin gelişmesini engellediği gösterilmiştir (62)

 

E. coli O157:H7 'ye özgü bakteriyofajlar ile yapılan çalışmalarda bakteriyofajın sadece E. coli O157:H7 serotiplerine özgü olduğu, bakteriyofajın E. coli O157 olmayan bakterileri lize etmediği ve dolayısı ile bakteriyofaj uygulaması ile bu bakterinin hayvanlarda ve gıdalarda diğer mikrofloraya zarar vermeden kontrol altına alınabileceği gösterilmiştir (101).

 

Bdellovibrio spp. Gram negatif bakterilerin periplazmasında gelişmektedir. Bu özellikleri nedeni ile kontaminasyonda etkili olan paslanmaz çelik tank yüzeylerinden E. coli O157:H7 'nin arındırılabileceği düşünülmüş, Bdellovibrio : E. coli O157:H7 oranı 10:1 olarak yapılan denemede E. coli O157:H7 'nin 24 saat süre içinde 3,61 log birimi, indirgendiği gösterilmiştir (129).

 

Portakal suyuna ilave edilen E. coli O157:H7 'nin çeşitli pH 'larda ve yüksek basınç altında canlılığı araştırılmış ve 550 MPa basınçta 4,5 ve altındaki pH 'larda canlılıkta 6 logaritma birimi azalma olduğu, portakal sularının yüksek basınç altında işlenmeleri sırasında sıcaklık ve sürenin de ürün güvenliği açısından dikkate alınması gereken faktörler olduğu saptanmıştır (105).

 

 

7. Yaptığı Hastalıklar

 

Yapılan çeşitli araştırmalar ve klinik bulgular hastalıkların giderek arttığını, HIV/AIDS, Ebola hemorajik ateş, Hepatit B ve E. coli O157:H7 enfeksiyonları gibi yeni hastalıkların ortaya çıkarken, halk sağlığı uygulamasındaki ihmaller sonucunda tüberkülozun yeniden yayılmaya başlaması gibi olumsuzlukları da ortaya koymaktadır. Bu hastalıkların ortaya çıkışında ve yayılmasında ekolojik değişmeler, demografik hareketler, insanların ve ticari malların dünya yüzeyinde daha fazla dolaşması, antibiyotiklerde hatalı uygulamalar sonunda mikroorganizmaların direnç kazanması gibi bir çok faktör etkin rol oynamaktadır (129).

 

Diyarejenik E. coli 'lerin (DEC) neden olduğu gıda kaynaklı hastalıkların klinik, halk sağlığı ve ekonomik önemi vardır. Sadece E. coli O157:H7 serotipinin neden olduğu hastalıkların tedavi giderleri ve işgücü kaybı bedelinin yılda 229-610 milyon US$ olduğu tahmin edilmektedir (115). ABD Hastalık Önleme ve Koruma Merkezi (Centers for Disease Control and Prevention) tahminlerine göre sadece ABD 'de gıda kaynaklı mikrobiyolojik hastalıklar toplamı olarak yılda 76 milyon vaka olmakta, bunlardan 300.000 ‘i tedavi görürken 5000 ölüm olmakta, E. coli O157:H7 ise 20.000 vaka ve 250 ölümden sorumlu tutulmaktadır (58). ABD 'de hastalığın sıklığı her 100.000 kişide 2,1 kişi iken, bu değer Kanada 'da 1991-1996 yılları arasında 3 - 5,3 kişi olarak değişmiştir (129).

 

Avrupa ‘da görülen enfeksiyonların seyri ABD ‘den farklılık göstermektedir. Avrupa ‘da HUS vakalarının %10-30 kadarını O157 olmayan STEC suşları oluşturulmaktadır. İngiltere ‘de laboratuvar tarafından doğrulanmış vaka sayısı 1982 ‘de sadece 1 iken bu sayı 1995 yılında 1000 ‘i geçmiştir. Kıta Avrupa ‘sı ile İngiltere ‘deki enfeksiyonlarda farklılık göstermektedir. Özellikle Almanya ‘da sorbitol pozitif hareketsiz O157 serotipine sıklıkla rastlanmaktadır. Bulaşma kaynaklarında da ABD ile Avrupa ülkeleri arasında farklılık görülmektedir. ABD ve İngiltere ‘de E. coli O157:H7 enfeksiyonlarının asıl kaynağı hamburger ve diğer et ürünleri iken Kıta Avrupa ‘sında keçi sütü, çeşitli peynirler, gölde yüzmek ve kişiden kişiye bulaşmalar daha önemli olarak görülmektedir. Avustralya 'da ise O157 olmayan ve özellikle O111:H- serotipi sıklıkla ciddi hastalıklara neden olmaktadır (129).

 

ABD 'de Philadelphia eyaletinde 1971 yılında 5 erişkin hastada izlenen klinik seyir bilinen barsak hastalıkları ile açıklanamamış ve hiç bir etiyolojik etken saptanamayan benzer hastalıkların ABD 'nin diğer eyaletleri ile Avrupa ve Japonya 'da ihbar edilmesi üzerine ABD Hastalık Denetim ve Önleme Merkezi 1973-1982 arasında geriye dönük olarak 300 E. coli suşunu serotiplendirmiş ve kanamalı ağır diyare geçiren California 'lı 50 yaşında bir kadından 1975 yılında izole edilen suş E. coli O157:H7 olarak saptanmıştır (4, 125).

 

Bireysel vakalar dışında E. coli O157:H7 ilk olarak 1982 yılında ABD 'de Oregon 'da 26 ve Michigan 'da 21 olmak üzere 47 vaka ile ve her ikisi de yine daha öncekilere benzemeyen kanlı diyare şeklinde 2 salgın ile görülmüştür. Her iki salgında da köfteli sandviçlerin yenilmesinin hastalığa neden olduğu belirlenirken salgınların birinde aynı partiye ait donmuş köftelerde E. coli O157:H7 'ye rastlanmıştır. Aynı yıl Kanada Ottowa 'da evde yapılan sandviçlerin de salgına neden olduğu bildirilmiştir (8). Bundan hemen sonra benzer vakalar ABD, Kanada ve İngiltere 'de görülmüş, daha sonra Meksika, Çin, Arjantin, Belçika gibi ülkelerde de aynı hastalığa rastlanmış, 1996 yaz aylarında ise Japonya 'da 16 kişinin ölümüne neden olan salgının etmeni E. coli O157:H7 olarak gösterilmiştir. (57, 78, 93, 140, 165).

 

E. coli O157:H7 'nin yapmış olduğu hastalıklar tipik ve oldukça sert geçen hemorajik kolitis, HUS ve trombotik trombositopenik purpura (TTP) olmak üzere 3 şekilde görülür. Kusma nadirdir. Bunlardan hemorajik kolit aniden ortaya çıkan kramplı karın ağrıları ile başlar ve 24 - 48 saat içinde sulu diyare ile devam eder. Diyare sırasında görülen kan artar ve dışkı zamanla tümüyle kan olur. Hastalığın ortaya çıkması genellikle 3-9 gün (ortalama 4 gün), hastalık süresi ise 2-9 gündür. Hastalığın ortalama 8 gün sürdüğü şeklinde kaynaklara da rastlanmaktadır. Kramplı karın ağrılarının doğum sonrasına benzer yoğunlukta olduğu ve apandisit ağrısından daha şiddetli olduğu  bildirilmektedir. Bu  hastalık shigellosiste tanımlanan dizanteri ve invasiv E. coli 'nin neden olduğu gastroenteritisden ateş olmaması ve kanlı dışkı ile ayrılmaktadır (8, 57, 58, 125, 149, 160).

 

Bazı hastalarda ve özellikle çok gençlerde böbrek yetersizliği, mikroangiopatik hemolitik anemi ve trombositopeni ile karakterize edilen ve üçlü bir sendrom olarak tanımlanan HUS gelişir. Hemorajik kolitis vakalarında ortalama %0-15 arasında HUS geliştiği tahmin edilmekte, bu oran çocuklarda %10 olarak verilmektedir. HUS, kalıcı böbrek fonksiyon kaybına neden olabilir. Yaşlılarda ise HUS, ateş ve TTP olmak üzere ilave iki semptom ile görülür. Bu durumda yaşlılarda ölüm oranı ortalama %50 'ye çıkmaktadır. Kuzey Amerika ülkelerinde ölüm oranı %5 olarak tahmin edilmektedir (8, 58, 129).

 

Çoğu kez hastalara diyaliz ve kan nakli gerekir, nöbet ve koma ile karakterize edilen merkezi sinir sistemi hastalıkları gelişir ve ölüm görülebilir (57). HUS 'un prodromal kanlı diyare ile başlayan tipik ve diyareli fazı içeren atipik alt grupları vardır. Hastalarda sarılık, sıklıkla yüksek tansiyon ve kalp yetmezliği de görülebilmektedir. Sh. dysenteriae serotip-1 ile oluşan enfeksiyon HUS 'a neden olurken bazı mikroorganizmalar HUS gibi hastalıklar yapmaktadırlar. VTEC ile HUS arasındaki bağlantı ise ilk olarak 1985 yılında Karmali ve ark. tarafından gösterilmiştir (149).

 

TTP 'da ise klinik ve patolojik özellikler HUS 'a benzer ancak merkezi sinir sistemi bozukluğu genellikle temel özelliktir. Hastalıkta beyinde kan pıhtısı oluşur ve ölüm genellikle görülür (57, 118). Bununla beraber E. coli O157:H7 enfeksiyonlarında TTP 'nin nadir olduğu da bildirilmektedir (58).

 

E. coli O157:H7 enfeksiyonları gençlerde daha etkilidir. Japonya 'da yapılan araştırmalarda gençlerin ve çocukların E. coli O157:H7 serotipinin yapmış oldukları hastalıklara duyarlığı açık bir şekilde gösterilmiştir. Dışkılarında bu bakteriye rastlanan 20 yaş altındaki kişilerin %80 'den fazlası tipik semptomları gösterirken, yine dışkılarında E. coli O157:H7 serotipi bulunan 30-46 yaş arasındaki kişilerin %70 'i tipik semptomları göstermemiştir (162).

 

E. coli O157:H7 'nin neden olduğu hastalıkların yoğunluğunun 100.000 'de 10 'dan daha az olduğu kabul edilmektedir. Buna karşı hastalar hastalığın ortaya çıkmasından itibaren 10 gün süre ile E. coli O157:H7 yayarlar, ortalama %5 kadarı HUS 'a yakalanırken, %50 'den daha azında dışkıda kan görülür (131). Bununla birlikte, başka kaynaklar E. coli O157:H7 enfeksiyonlarında dışkıda kan görülme olasılığını %90 olarak vermektedir (58).

 

Bakteri antibiyotiklere dirençlidir ve/veya giderek direnç kazanmaktadır. Bu nedenle hastalıkta antibiyotik ve antikoagulant kullanılması tartışılmaktadır. İskoçya 'da yapılan çalışmalar mide asitliğini düşürücü ilaç ve tesadüfen antibiyotik kullanan hastaların HUS / TPP ' ye yakalanma risklerinin arttığını ortaya koymuş (58, 60),  benzer sonuçlar ABD 'de de alınmıştır (170). Japonya ‘da 1996 yılında görülen ve çoğu okul çocuğu olan 6000 kişinin etkilendiği salgında ise özellikle enfeksiyonun 7. gününde alınan antidiyarejenik ilaçların enfeksiyonu daha da şiddetlendirdiği belirlenmiştir (129).

 

Japonya 'da 1996 yılı ile başlayan salgınlarda ve sporadik vakalarda moleküler analizler hastalıktan tek bir suşun değil, tüm Japonya 'ya yayılmış farklı genotiplerdeki suşların sorumlu olduğunu göstermiştir. Yapılan analizler hastalardan izole edilen EHEC suşlarının %80 'den fazlasının O157:H7 serotipi olduğunu, bununla birlikte O26 ve O111 serotiplerinin sayısında giderek bir artış olduğunu göstermiştir (165). Benzer şekilde E. coli O157:H7 olmayan VTEC suşlarının giderek HUS ve diyareli hastalardan daha fazla izole edildiği, çeşitli ülkelerde sığır popülasyonu üzerinde yapılan çalışmalarda temel kaynak konumunda olan sığırlardan 100 'den daha fazla serotip izole edildiği belirtilmektedir (92).

 

Patojenik grupların gıdalarda bulunma sıklığı üzerinde yapılan araştırmalar farklı sonuçları göstermektedir. Eylül 1983 'de ABD Washington D.C. 'de 45 kişinin Fransa 'dan ithal edilen brie peynirinden kaynaklanan benzer semptomlar taşıyan sulu diyare (%91) ve karın krampları (%80) göstermesi üzerine yapılan çalışmalarda hastalık etkeninin ısıya dayanıklı enterotoksin üreten E. coli O27:H20 olduğu saptanmıştır. Benzer hastalıklar kısa bir süre sonra ve yine peynirden kaynaklanmak üzere ABD 'nin 4 eyaletinde daha görülmüştür. Brezilya 'da sığır eti, hamburger ve sosislerden yapılan analizlerde sırasıyla %5; %7,5 ve %10 ETEC suşlarına rastlanmıştır. Buna karşın ABD 'de 78 peynir örneğinde ETEC suşları bulunamamıştır. Domuz etinden 274, sığır etinden 248 ve tavuk etinden 278 E. coli suşu izole edilmiş ancak bunların hiç birinin ısıya duyarlı toksin ya da bunları oluşturan genleri içermediği görülmüştür. EIEC ve EPEC suşlarına nadir olarak gıdalarda rastlanılmıştır. EHEC suşlarına ise sığır kıymasında rastlanılmaktadır. Bir başka çalışmada ise toplam 18 örnekten izole edilen 159 E. coli suşunun 84 adedinin farklı suş olduğu gösterilmiştir (58, 123, 125).

 

 

  

8. Virülens Faktörleri

 

 DNA sekans analizleri ile elde edilen bulgulara göre ana toksin Shigella dysenteriae type 1 tarafından oluşturulan "shiga toxin" ile %99 gibi çok büyük bir benzerlik gösterir ve bu nedenle "shiga like toxin 1 ; SLT-1 (yeni terminolojide Stx 1)" olarak adlandırılır. Diğer toksin Stx 1 ile sadece %55-60 homolog olmasına karşın SLT-2 (yeni terminolojide Stx 2) olarak adlandırılır. Her iki toksin de HeLa ve vero doku kültürü hücrelerine toksiktir ve bu nedenle verotoxin 1 ve 2 (VT-1 ; VT-2) olarak da adlandırılırlar. EHEC tarafından oluşturulan bu toksinler doku kültürü analizleri ile belirlenir. Bununla beraber, EHEC suşlarındaki SLT varlığını belirleyebilecek şekilde  DNA prob ve PCR analizleri geliştirilmiştir (58, 89, 117, 129, 143, 160). Shiga toksinlerin konu üzerindeki önemleri açıktır. HUS sadece Stxs üreten bakteriler tarafından oluşturulmaktadır. EPEC serotipleri EHEC ‘lere benzemekle beraber bunlarda Stxs olmadığı için HUS ‘a neden olamazlar. Stx 2 ‘nin Stx 2c, Stx 2d ve Stx 2e şeklinde varyantları vardır. Stx, Stx/Stx 1 ve Stx 2 olarak 2 serogruba ayrılır. EHEC serotipleri tarafından oluşturulan Stx 1 ile Sh. dysenteriae ‘nın Stx 1 ‘i sadece A polipeptidindeki tek amino asit ile ayrılır. Stx 2 ‘nin amino asit dizilişi Stx 1 ile %55 homologdur. Stx 2 böbrek endothelial hücrelerine daha fazla toksiktir. HUS gösteren hastalardan daha fazla sadece Stx 2 üreten suşlar izole edilmiş olması bu görüşü kuvvetlendirmektedir. Stxs bir A polipeptidi ve beş B polipeptidinden oluşmaktadır (129).

 

E. coli O157:H7 serotipinin oluşturduğu toksinler ve bunların etki mekanizmaları üzerinde pek çok çalışma yapılmaktadır. Tümü hemorajik kolit vakalarından izole edilen E. coli 'lerin vero hücre kültürlerinde toksisite testi yapılmıştır. Orta veya yüksek düzeyde verotoksin üreten suşlar serotip, biyotip, antimikrobiyellere resistantlık, plazmid profilleri ve HeLa hücrelerine bağlanma açısından analize alınmışlardır. Bunların 200 'den fazlası tipik E. coli O157:H7 suşları iken 6 'sı atipik E. coli O157:H7 olarak bulunmuştur. Bu 6 suşun tipik E. coli O157:H7 'lerden farkı; ikisinin antimikrobiyellere dirençli olması, birinin indol negatif olması, ikisinin sitrat pozitif olması ve birinin üre pozitif olmasıdır. Bir başka 6 E. coli O157:H7 izolatında ise hareket negatiftir. Tüm bu farklı izolatlar tipik E. coli O157:H7 suşları ile benzer plazmid profilleri vermişler ve sorbitol fermantasyonları negatif ya da yavaş olarak bulunmuştur. Diğer 11 verotoksijenik izolat O157 antijeni göstermemiş, değişik plazmid profilleri vermiş ve sorbitolü fermente etmişlerdir. Bu bulgular tarama çalışmaları sırasında dikkatli olunması gerektiğini göstermektedir (23).

 

E. coli O157:H7 'nin patojenitesi tam olarak açıklanamamış olmakla beraber önemli virülens faktörleri identifiye edilmiştir. Tüm klinik izolatların 1 ya da 2 verotoksin ürettikleri, bunların doku kültüründe geliştirilen Vero ve HeLa hücrelerine sitotoksik oldukları saptanmıştır. Saflaştırılmış broth toksinleri Verotoksin -1 (VT-1) ve Verotoksin -2 (VT-2) olarak adlandırılmıştır. Bunlardan VT-1 immunolojik ve yapısal olarak Sh. dysenteriae 1 'in oluşturduğu shiga toksinlerinden ayırt edilemediği için bu toksinler shiga 'ya benzer anlamında Shiga-like toksinler (SLT-I = VT-1 ; SLT-II = VT-2) olarak da adlandırılmaktadır. SLT-1 'in nükleotid dizilişi shiga toksine benzemektedir (13, 57, 149, 160).

 

VT-1, E. coli O157:H7 serotipinden saflaştırılmış olmakla beraber VT-1 ve VT-1 'e benzer toksinler E. coli 'nin diğer suşlarından da izole edilmiştir. İmmunolojik olarak VT-1 'e benzer proteinler ise Salmonella, Campylobacter jejuni, Vibrio cholerae ve V. parahaemolyticus gibi diğer bakteriler tarafından da üretilmektedir. Her ne kadar ELISA, immundifüzyon vb. yöntemler kullanılarak bu verotoksinlerin shiga toksine benzerliği gösterilmiş ise de izoelektrik noktası ve molekül ağırlığı gibi özelliklerden yararlanılarak E. coli verotoksinleri shiga toksinlerinden ayırt edilebilmektedir. VT-1, A ve B olarak adlandırılan ve molekül ağırlıkları sırasıyla 5000 ve 7000; izoelektrik noktaları ise 7,1 olan 2 alt gruptan oluşur. VT-1, E. coli O157:H7 'nin bazı suşları tarafından üretilen intraselüler bir toksindir. Son araştırmalarda E. coli 'nin O26:H11 ve H30 serotiplerinin de bu toksini ürettiği belirlenmiştir. 70 g hücreden 268 mg olarak saflaştırılan toksinin A, A1, A2 ve B alt üniteleri SDS-PAGE ile ayrılmış ve bunların molekül ağırlıkları sırasıyla 32,000; 28,000; 3,700; 4,700 olarak bulunmuştur (14, 57, 149).

 

Verotoksin üreten E. coli suşlarından elde edilen VT-2 'ler arasında serolojik farklılıklar gözlenmiştir. Bu bulgular verotoksinler arasında heterojenite olduğunu göstermektedir. HUS gösteren hastadan izole edilen E. coli 'den elde edilip saflaştırılan SLT-IIvh ve Swine Edema hastalığı olan domuzdan izole edilen E. coli 'den saflaştırılan SLT-IIvp gibi SLT-II 'nin varyantları bulunmuştur. Bu 2 toksin HeLa hücrelerine toksik olmayıp her ikisi  de E. coli O157:H7 ile ilgili değildirler. Bu bulgular SLT üreten E. coli 'lerin oluşturduğu  benzer verotoksinlerde akrabalık olabileceğini düşündürmektedir  (57).

 

Verotoksinlerin memeliler üzerindeki etki mekanizması moleküler düzeyde tam olarak anlaşılamamıştır. Bununla beraber, toksinin B alt birimi hücrelerde glikolipid reseptörüne bağlanarak içeri girdikten sonra A alt biriminin enzimatik olarak A1 fragmentine indirgendiği bu fragmentin daha sonra 60S ribozomlarına bağlanarak protein sentezini inhibe ettiği ve hücre ölümüne yol açtığı tahmin edilmektedir. Araştırmalar, E. coli O157:H7 serotipinin taşıdığı 60 MDa 'luk plazmidin patojenitede önemli rol oynadığını belirlemiştir (14, 57). Enterohemorajik E. coli O157:H7 'nin RTX sitotoksin olarak belirlenen yeni bir hemolitik determinantının 90 kbp plazmidde (pO157) kodlandığı gösterilmiştir (99, 129).

 

E. coli O157:H7 'nin gıdalarda verotoksin oluşturup oluşturmadığı ya da gıdalarda önceden oluşmuş verotoksinin sindirilmesi ile insanlarda hastalık meydana gelip gelmediği bilinmemektedir. Bununla beraber VT-1 'in ısıya dayanıklı bir toksin olduğu ve dolayısıyla yetersiz ısıtılan gıdada bu toksinin aktif olarak kalacağı gösterilmiştir. 70 oC 'da 60 dakika ısıl işlem uygulanan VT-1 'in önemli ölçüde stabil kaldığı, 80 oC 'da 15 dakika %90 ve 80 oC 'da 30 dakika %99 azaldığı, buna karşın 80 oC 'da 60 veya 85 oC 'da 5 dakika ısıl işlem uygulamasının başlangıç aktivitesi 1000-2000 Vero CD50 olan VT-1 'in tümüyle inaktive olduğu belirlenmiştir. 4,5 pH 'da 16 saat içinde aktivitesi %90 düşen toksinin pH ve ısıl işleme olan toleransı gıda endüstrisinde önem taşımaktadır (14, 57, 58).

 

 

9. Belirlenmesi

 

E. coli O157:H7 serotipinin çeşitli gıda, klinik ve çevre örneklerinde aranmasına yönelik olarak kısaca klasik ve gelişmiş olarak 2 ana grupta toplanabilecek çeşitli yöntemler bulunmaktadır. Diğer bakterilerin aranmasında olduğu gibi E. coli O157:H7 serotipi aranmasında da klasik yöntemler ile gelişmiş yöntemler kıyaslandığında klasik yöntemler sarf malzemesi gideri açısından avantajlı ancak, iş gücü maliyeti, analizin duyarlığı ve süre açısından dezavantajlıdır.

 

Gıdalar, klinik örnekler ve diğer materyalde E. coli O157:H7 belirlenmesine ilişkin pek çok yöntem üzerinde çalışılmaktadır. Bunlardan klasik olarak tanımlananlar biyokimyasal testler üzerine kurulmuştur ve rutin test laboratuvarlarında yaygın olarak kullanılmaktadır. Başta serolojik yöntemler olmak üzere geliştirilmiş testler öncelikle maliyet ve deneyim faktörleri nedeniyle genellikle araştırma laboratuvarlarında uygulanmaktadır.

 

 

9.1. Klasik Yöntemler

 

E. coli O157:H7 'nin belirlenmesi için kullanılan klasik yöntemlerin büyük çoğunluğu selektif zenginleştirme ve katı besiyerine ekim aşamalarını içeren var/yok testleri şeklindedir. Bu testler ile analiz edilen belirli bir miktar örnekte bu bakterinin varlığı ya da yokluğu araştırılır. Buna göre materyalde E. coli O157:H7 'nin varlığının gösterilmesi sırasıyla selektif bir sıvı besiyerinde zenginleştirme, selektif ve ayırt edici bir katı besiyerine ekim, şüpheli kolonilerin biyokimyasal ve/veya lateks agglutinasyon testleri ile E. coli O157 olarak belirlenmesi ve en son olarak izolatın H7 antijeni içerip içermediğinin belirlenmesidir. E. coli O157 olduğu saptanan izolatların verotoksin analizlerinin de yapılması gerekmektedir (49, 80, 125, 160).

 

Klasik yöntemlerle E. coli O157:H7 izolasyonunda yoğun refakatçı flora varlığına bağlı olarak sıklıkla sahte negatif sonuçlar alınabilmektedir. Benzer şekilde analiz edilen diğer mikroorganizmalarda da olduğu gibi, selektif zenginleştirme ortamı olarak kullanılan besiyerinde E. coli O157:H7 serotipi ile aynı düzeyde gelişebilen E. coli tip 1, Citr.  freundii, Enterobacter spp., Hafnia alvei gibi yakın akraba türler selektif katı besiyerinde de rahatlıkla gelişebilmekte ve eğer başlangıçta E. coli O157:H7 sayısı bu flora içinde yeterli bir oranda değil ise bu bakterilerin baskılaması nedeni ile analiz sonucu hatalı olarak negatif alınmaktadır. Burada hedef bakterinin selektif sıvı ve katı besiyerlerinde gelişebilen refakatçı flora içindeki oranı en düşük %1 olmalıdır. Bu şekilde standart boy bir petri kutusunda bulunan selektif bir katı besiyerine selektif zenginleştirme kültüründen yapılan ekim ve inkübasyon sonucunda oluşacak 100 koloni içinden hedef bakterinin diğerlerinden farklı olan koloni morfolojisine göre ayırt edilmesi ve izolasyonu mümkündür. Burada, petri kutusunda 100 koloni oluşacak şekilde selektif zenginleştirme kültüründen seyreltme yapılması esastır. Bu orandan daha düşük konsantrasyonlarda bulunacak hedef bakterinin petri kutusunda görülmesi ve izolasyonu mümkün değildir. Gıda maddesinde başlangıçta bu oranın %0,1 olduğu varsayılır ise selektif zenginleştirme sonunda bu oran korunacak, petri kutusunda 100 koloni oluşması sağlanacak şekilde yapılan seyreltme sonunda petri kutusuna hedef bakteriden 1 adedinin koloni oluşturma olasılığı %10 olacak, bir diğer deyiş ile %90 olasılıkla petri kutusunda hedef bakteri koloni oluşturmayacaktır. Bu koşulda E. coli O157:H7 'nin koloni oluşturması için petri kutusunda 1000 koloni oluşacak şekilde seyreltme yapılması gerekmektedir, ancak bu koşulda da refakatçı bakteri kolonileri hedef bakteriyi maskeleyecek ve 1000 koloni içinden E. coli O157:H7 'nin seçilip izolasyonu mümkün olmayacaktır. Klasik yöntemlerle yapılan analizlerde yakın akraba refakatçı floranın inhibisyonu üzerinde pek çok çalışma yapılmaktadır. Bunların inhibisyonu için yükseltilmiş inkübasyon sıcaklığı, düşük pH, çeşitli antibiyotiklerin kullanılması, kısa inkübasyon süresi gibi faktörler araştırılmaktadır (18, 22, 81, 89, 120).

 

Refakatçı floranın E. coli O157:H7 belirlenmesindeki maskeleme şeklindeki olumsuzluğu yanında sıvı besiyerinde doğrudan bu bakterinin gelişmesini engellemek ve dolayısı ile belirlenmesini tümden olanaksız kılmak gibi olumsuzlukları da vardır. Yapılan bir araştırmada brain-hearth infussion besiyerinde H. alvei 'nin E. coli O157:H7 'nin gelişmesini kayda değer ölçüde engellediği gösterilmiştir (59). Bu durumda klasik yöntemlerle analiz edilen örnekte E. coli O157:H7 varlığının belirlenmesi bir anlamda refakatçı floranın baskılanabilmesi ile doğrudan ilişkilidir.

 

Gıdalarda fekal koliformların ve dolayısı ile E. coli 'nin belirlenmesi için kullanılan inkübasyon sıcaklığı olan 44-45,5 oC sıcaklık sınırı refakatçı floranın gelişimini baskılarken, E. coli 'nin gelişimini teşvik etmekte, ancak E. coli O157:H7 bu sınırda zayıf olarak gelişmektedir. E. coli O157:H7, E. coli tip 1 ve diğer koliformların EC Broth besiyerinde gelişmeleri ve gaz oluşturmaları için gerekli en düşük ve en yüksek sıcaklığın araştırıldığı bir çalışmada E. coli O157:H7 'nin gelişebildiği sıcaklık sınırları 24 saatte 24,3-41,0 oC ; 36 saatte 19,3-41,0 oC ve 48 saatte 19,3-41,0 oC olarak bulunmuştur. Benzer şekilde TS broth besiyerinde gelişme sıcaklık sınırının 20-42 oC olduğu gösterilmiştir. Bu bulgular fekal koliform ve E. coli 'nin standart aranma yönteminde kullanılan 44,5 oC 'ın E. coli O157:H7 serotipinin gelişmesine olanak tanımadığını, bu nedenle gıdalarda E. coli aranmasına yönelik olarak kullanılan geleneksel yöntemler ile E. coli O157:H7 belirlenmesi söz konusu olamayacağını göstermiştir (8, 55, 57, 129, 137). Benzer şekilde yapılan bir başka araştırmada E. coli O157:H7 serotipinin belirlenebilmesi için en uygun inkübasyon sıcaklığı 41-42 oC olarak bulunmuştur (21).

 

E. coli O157:H7 serotipinin klasik yöntemlerle belirlenmesi amacı ile kullanılan selektif besiyerleri içinde modifiye EC (mEC) broth (13, 20, 93, 120, 121, 124, 145), modifiye trypticase soy (mTS) broth (21, 55, 120, 152, 169), LST broth (81, 120), EZ coli zenginleştirme besiyeri (119) ve özelikle kümes hayvanları ile yapılan analizlerde önerilen piliç ekstrakt broth (40) bulunmaktadır. Genel olarak 1:9 oranında besiyeri ile homojenize edilen örnek 37 oC 'da 24 saat inkübasyona bırakılmakta, bu sürenin sonunda selektif bir katı besiyerine ekilmektedir. mTSB brotha 0,05 mg/l cefixime, 10 mg/l cefsuladin ve 80 mg/l vancomycine ilavesi ile ön zenginleştirme besiyeri daha da selektif hale getirilebilmektedir. Zenginleştirme kültürlerinin hidrofobik grid membran filitreden (HGMF) geçirilip, bu filitrelerin selektif katı besiyeri üzerine yerleştirilmesi de yaygın uygulama bulmaktadır (8, 80, 89, 120). mTS broth besiyerinde 43 oC 'da ve 100 d/d çalkalama hızı ile yapılan inkübasyon ile direkt ekimden 10 misli daha fazla duyarlıkta ve en iyi geri alma sağlandığı belirtilmektedir (152). Buna karşı bir başka araştırmada 42 oC 'da çalkalama yapılmadan inkübasyonun refakatçı florayı önemli ölçüde baskılayacağı gösterilmiştir (20).

 

E. coli O157:H7 'nin belirlenmesinde doğrudan selektif önzenginleştirme yerine önce selektif olmayan bir ortamda canlandırma işlemi yapılması ile hasar görmüş hücrelerin daha iyi bir şekilde belirlenebileceği ve buna bağlı olarak klasik yöntemlerin duyarlığının 10 misli artırılabileceğinin gösterildiği araştırmalar da bulunmaktadır (18, 82).

 

Selektif katı besiyeri olarak bu gün en yaygın kullanılan sorbitol MacConkey (SMAC) agar ve bu besiyerinin çeşitli modifikasyonlarıdır. Bu besiyerinin standart MacConkey agardan farkı bileşiminde laktoz yerine sorbitol bulunmasıdır. E. coli O157:H7 serotipi sorbitol negatif olduğu için bu besiyerinde renksiz koloniler oluşturmakta, buna karşı sorbitolü kullanan bakterilerin oluşturduğu asitlik bir pH indikatörü yardımı ile kolonilerin kırmızı görülmesine neden olmakta, böylece E. coli O157:H7 serotipi sorbitol pozitif bakterilerden ayırt edilmektedir. Her ne kadar E. coli 'lerin çoğu sorbitolü fermente edebilir iken %6 kadar E. coli sorbitol negatiftir. Bu atipik suşlar da gıdalarda bulunabilmektedir. Bu nedenle her sorbitol negatif E. coli suşu O157:H7 serotipi olarak değerlendirilmemeli, basit olarak MUG testi ile izolatın E. coli tip 1 olup olmadığı kontrol edilmelidir. Refakatçı flora içinde en yaygın bulunan bakterilerden E. coli tip 1, Citr.  freundii, Serratia spp. sorbitol pozitif iken, H. alvei sorbitol negatiftir, Enterobacter 'lerde ise sorbitol reaksiyonu türlere göre değişmektedir. E. hermanii ve diğer bazı enterik bakteriler biyokimyasal olarak tipik E. coli O157 sonuçlarını verirler. Bu nedenle biyokimyasal identifikasyonda dikkatli olunması ve sahte pozitif sonuçlardan sakınılması ve serolojik yöntemlerle doğrulama yapılması gerektiği vurgulanmaktadır (80, 89). SMAC agar %100 duyarlı, %85 spesifik ve %86 doğru sonuç veren bir besiyeri olarak tanımlanmış iken (108) aynı araştırıcılar (109) daha sonra SMAC agarı gıda analizlerinde dışkı analizlerinde olduğu kadar başarılı bulmamışlardır.

 

Standart MacConkey agar ve dolayısı ile SMAC agar besiyerleri sırası ile laktoz ve sorbitol reaksiyonlarına dayalı olarak yeterli düzeyde bir ayırt edici özellik sağlamakla beraber, her iki besiyeri de oldukça zayıf bir selektiviteye sahiptir ve dolayısı ile hedef bakteri yanında akraba pek çok bakterinin de gelişmesine izin vermektedirler. Bu nedenle SMAC agar besiyeri çeşitli selektif katkılar ile desteklenmekte ve böylece besiyerine refakatçı floranın daha yüksek düzeyde baskılanmasını sağlayacak selektivite kazandırılmaya çalışılmaktadır. Bu katkılar arasında antiserum (100), 5-bromo-4-chloro-3-indoxyle-b-D-glucuronic acid cyclohexyl ammonium salt ; BCIG (89, 122), cefixime ve tellurite (4, 15, 21, 22, 38, 87, 89, 123, 124, 173), ramnoz ve cefixime (34) ve MUG (2) çeşitli araştırmalarda denenmiştir. Bunlar arasında yeni bir sefalosporin olan cefixime sorbitol negatif olan Proteus spp. ‘nin inhibisyonu için önemlidir. Tellurit ile desteklendiğinde E. coli O157:H7 dışında kalan ve başta yükseltilmiş inkübasyon sıcaklığı olmak üzere diğer yöntemler ile baskılanamayan diğer E coli ‘leri de önemli ölçüde etkilemektedir. Bununla beraber özellikle stres altındaki E. coli O157:H7 suşları CT varlığında daha zayıf olarak gelişmektedir (9, 89, 129, 166). SMAC agarın cefixime ve tellurite kombinasyonuna ilave olarak salicin ve 4-methylumbelliferyl-b-galactopyranoside ile desteklenmesi ile elde edilen CT-SSMAC agar besiyerinin E. coli O157:H7 izolasyonunda CT-SMAC agardan daha iyi sonuç verdiği (71), SMAC agarın BCIG yerine 8-hydroxyquinoline-b-D-glucuronide (HQG) ile desteklenmesi halinde daha ucuz ve daha etkili bir izolasyon sağladığı (139) gösterilmiştir.

 

SMAC dışında, phenol red sorbitol (PRS) + MUG agar  (121), L-EMB agar (121), hemorragic colitis (HC) agar (151), enterohemorrhagic E. coli (EHEC) agar (90), BCM O157 agar (124), CHROMagar O157 (124),  modifiye edilmiş EMB (mEMB) agar (41, 44), Fluorocult E. coli O157 agar (120, 145), standart enterik agar ve purple agar base + %1 sorbitol besiyeri kombinasyonu (84) besiyerleri de çeşitli denemelerde kullanılmıştır. HC agar MUG ve sorbitol içermesi ile MUG ve sorbitol negatif kolonilerin izolasyonuna olanak sağlamaktadır. Bununla beraber inkübasyonun uzamasına bağlı olarak floresansın yayılması MUG reaksiyonunun sağlıklı olarak değerlendirilebilmesini olanaksız kılmaktadır. Bu nedenle MUG yerine kolorimetrik bir katkı olan BCIG 'in kullanılması daha yüksek doğrulukla izolasyon yapılabilme olasılığı vermektedir (89, 120).

 

Zenginleştirme besiyerleri ile selektif katı besiyeri kombinasyonları üzerinde de çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Buna göre mEC broth ve SMAC agar ile LST broth ile SMAC agarın (120), mTS broth ve cefixime ve tellurite katılmış SMAC agarın (21, 87) denenen diğer kombinasyonlardan daha iyi sonuç verdiği görülmüştür.

 

Klasik yöntemle E. coli O157:H7 aranmasında son aşama selektif katı besiyerinden izole edilen şüpheli kolonilerin tanımlanmasıdır. Bu tanımlama O157 serotipi için biyokimyasal testler ile yapılabileceği gibi doğrudan lateks agglutinasyon testi ile de yapılabilmekte, ancak O157 olduğu belirlenen izolatın H7 olup olmadığı H7 antiserumu ile belirlenebilmektedir (80, 109).

 

Yukarıda da belirtildiği gibi E. coli O157:H7 serotipi E. coli tip 1 'den b-glucuronidase enzimi içermemesi ve sorbitol negatif olması ile ayrılır. Bir diğer deyiş ile E. coli tip 1 'in belirlenmesine yönelik tüm temel identifikasyon testleri E. coli O157:H7 serotipi belirlenmesi için de kullanılabilir. Buna göre E. coli O157:H7 serotipinde MUG, hidrojen sülfür oluşturma, Voges-Proskauer, sorbitol testleri negatif, laktoz, glikozdan gaz oluşturma, indol, metil red, hareket ve lisin dekarboksilaz testleri ise pozitiftir. Aynı biyokimyasal test sonuçlarını veren diğer bakteriler Kluyvera ascorbata ve Kluyvera cryocrescens (5) olmakla beraber bu türler rutin gıda kontrollerinde selektif zenginleştirme ve selektif katı besiyerine geçme aşamalarında inhibe olmaktadırlar (79, 80, 89). Küçük laboratuvarlarda E. coli O157:H7 çalışmaları için sorbitol negatif izolatlara ornithin ve lisin dekarboksilasyon testlerinin de yapılması ile taramalarda duyarlığın artırılabileceği gösterilmiştir (77).

 

E. coli O157 suşlarının serolojik esaslarla belirlenmesinde en yaygın olarak kullanılan lateks agglutinasyon kiti iki adet lateks solüsyonu içermektedir. Bunlardan test solüsyonu, E. coli O157 antijenine özel tavşan antikorları ile kaplanmış lateks partiküllerinden oluşmakta iken, kontrol solüsyonu ise pre-immun halde tavşan globulinleri içermektedir. Test edilen kültürler SMAC agar üzerinde geliştirildikten sonra, sorbitol negatif olan koloniler, lateks testine tabi tutularak test sonucu 1 dakika içinde tespit edilebilmektedir. Fekal örneklerde bulunabileceği gibi daha çok çiğ süt ve dana eti gibi gıdalardan izole edilen E. hermannii sorbitol negatif olup E. coli O157 antiserumu ile agglutine olabilmekte ve böylece E. coli O157 ile karıştırılabilmektedir. Buna göre özellikle gıdalarda bulunan E. hermannii 'nin izolasyonu için kullanılan SMAC besiyerlerinin yanı sıra sellobiyoz-MacConkey agar bazı araştırmacılar tarafından kullanılmaktadır. Böylece E. hermannii sellobiyoz fermentasyonu ile E. coli O157 'den ayırt edilebilmektedir (109). Bu kitin yüksek duyarlıkta olduğu pek çok çalışma ile gösterilmiştir (80, 109, 145). E. coli O157:H7 serotipi ile E. hermannii arasındaki serolojik benzerlik sahte identifikasyon sonuçlarına neden olmaktadır. E. coli O157 olarak tahmin edilen kültürlerin sarı pigment oluşturma, sellobiyoz fermentasyonu ve KCN 'de gelişme testlerinin de yapılması önerilmektedir (106).

 

Yapılan bir çalışmada araştırıcılar sığır dışkısından izole ettikleri ve E. coli 'ler içinde sadece O157:H7 serotipine özgüllük gösteren spesifik bir kolifajın E. coli O157 identifikasyonunda başarı ile kullanılabileceğini göstermişlerdir. Ayrıca bu fajın E. coli O157:H7 gibi hastalıklar yapan çeşitli enterik bakteriler arasında sadece Sh. dysenteriae 'yı etkilemesine dikkat çekmişlerdir (144).

 

E. coli O157 olarak saptanan izolatın H7 olup olmadığının saptanmasında H7 antiserumu çeşitli besiyerlerine katılarak immobilizasyon testi uygulanmaktadır (4, 64, 145). Dışkı örnekleri ile inoküle edilmiş SMAC agar besiyerinden izole edilen sorbitol negatif E. coli O157:H7 serotiplerinin hızlı identifikasyonu için E. coli O157:H7 fluoresans antikor konjugatının %100 duyarlı ve spesifik olduğu bulunmuştur (157).

 

 

9.2. Gelişmiş ve Hızlı Testler

 

Klasik yöntemlerle birçok enfeksiyon teşhis edilebilmekte ise de bunlar bazen yetersiz kalabilmekte ve özellikle refakatçı floranın maskelemesi nedeni ile çoğu kez sahte negatif sonuçlar alınabilmektedir. Bu nedenle, giderek gelişen analiz teknikleri içinde başta DNA esaslı testler ve immuno enzimatik yöntemler olmak üzere çeşitli analiz yöntemleri üzerinde çalışılmakta, bunlardan bir kısmı ticari olarak üretilip pazarlanmaktadır. Bu yöntemlere son zamanlarda yeni serolojik metotlar, özellikle, immunoassay, radioimmunoassay (RIA), fluorescent immunoassay (FIA), enzim immunoassay (EIA), immun peroksidaz testleri vs. katılarak bakterilerin belirlenmesinde daha güvenli ve erken sonuçlar alınmaktadır. Ancak, bu testler pahalı olduğu gibi yetişmiş personele ve iyi donatılmış laboratuvarlara gereksinim duymaktadır. Bu kadar duyarlı olmalarına karşı, bazı olgularda da yine çapraz reaksiyonlar ve şüpheli durumlar ortaya çıkmakta ve tanı gecikmektedir. İmmunolojik belirleme ve identifikasyon sistemleri analiz süresinde kayda değer bir kısalma sağlamaktadır. Bunlar arasında latex agglutinasyon, ELISA, koloni immunblot analizleri, direkt immunofloresan filitre ve immun yakalama teknikleri E. coli O157:H7 analizlerinde kullanılmaktadır. Bu amaçla O ve H antijenlerine karşı monoklonal ve poliklonal antiserumlar geliştirilmiştir. Bu sistemlerde 1 gecelik inkübasyon sonrasında 1 kob/g 'dan  daha az sayıda olan E. coli O157:H7 varlığı belirlenebilmektedir (9, 21, 22, 65, 88). İmmunokimyasal analizlerde O157 serotipinin sadece O antijenine ya da O157:H7 ‘nin tüm antijenlerine karşı antikorlar kullanılmaktadır. Sadece O antijeni kullanıldığında diğer bakterilerin lipopolisakkarit antijenlerindeki yapısal benzerlikler nedeni ile sahte pozitif sonuçlar alınabilmektedir (129).

 

Doyle ve Schoeni tarafından geliştirilen yöntem E. coli O157:H7 ile doğal olarak kontamine olmuş çiğ et ve çiğ sütlerde başarılı bir şekilde kullanılabilmektedir. Bu uygulamada 18-24 saatlik selektif zenginleştirmeden sonra kültürün çeşitli dilüsyonları HGMF 'den geçirilmekte, bu filitreler nitroselüloz kağıt üzerinde ve bir selektif besiyerinde 37 oC 'da 24 saat süre inkübe edilmekte, her nitroselüloz kağıt için VT-1 ve VT-2 antiserumları kullanılarak immunblotlar hazırlanmakta, HGMF 'lerdeki immunpozitif kolonilerin E. coli O157:H7 olup olmadığı biyokimyasal, serolojik ve verositotoksisite testleri ile doğrulanmaktadır. Bu yöntem ile gıdalarda E. coli O157:H7 varlığı başarı ile gösterilmekle beraber, rutin kullanımının uygun olmadığı bildirilmektedir (56, 57). Buna benzer bir uygulamada HGMF 'de gelişen E. coli O157 kolonilerinin belirlenmesi için immunolojik yöntemle boyamada  H7 dışındaki serotipleri de içeren spesifik MAb kullanılmaktadır. Bu yöntemde HGMF 'de gelişen koloniler petride yeniden üretilip immunolojik olarak boyanmakta, kullanılan MAb tüm E. coli O157 serotipleri ve N grup Salmonella suşları ile reaksiyona girdiği için immun pozitif koloniler yine biyokimyasal ve serolojik yöntemlerle kontrol edilmektedir (158). Enterohemorajik E. coli O157:H7 ve O26:H11 için üretilen spesifik bir MAb E. coli O157 antijeni ya da O157 poliklonal antikorları ile çapraz reaksiyona giren diğer bakteriler ile çapraz reaksiyon vermemekte, MAb özel olarak sadece enterohemorajik E. coli O157:H7 ve O26:H11 serotiplerinde bulunan 2 dış membran proteini ile reaksiyona girmektedir. Bu yüksek spesifikliğinden dolayı MAb gıda ve klinik örneklerde bu E. coli serotiplerinin hızlı belirlenmesi için yararlı bir immunoassay olarak tanımlanmaktadır (57).

 

Farklı O157 ve H7 serotiplerinden oluşan E. coli , Salmonella ve diğer Gram negatif bakteri suşları ile yapılan bir çalışmada monoklonal ve poliklonal antikorlar kullanılmış, her iki antiserumun E. coli H7 ile kuvvetli reaksiyon verirken, poliklonal antiserumların H7 olmayan E. coli 'ler ile ve E. coli olmayan diğer suşlarla da çapraz reaksiyon verdiği belirlenmiş, ayrıca bu poliklonal antiserum ile E. coli H23 ve H24 serotiplerinde kuvvetli reaksiyon alınmıştır. Bu bulgular E. coli 'nin H7, H23, H24 serotipleri arasında serotip spesifik epitoplarının belirlenmesi gereğini göstermiştir. Anti H7 monoklonal antikorların yüksek kalitede teşhis araçları olduğu, gıda, insan ve veteriner klinik örneklerinde E. coli O157:H7 'nin aranması veya identifikasyonunda tek başlarına ya da O157 monoklonal antikorları ile  kullanılabileceği görülmüştür (86). E. coli O157:H7 suşları analiz edilecek gıdanın selektif zenginleştirme kültürünün HGMF 'den geçirilip enzimle işaretlenmiş antikor analizi (enzyme labeled antibody assay) ile belirlenebilmektedir. Bu yöntemde bayır turbu peroksidaz A (HRP-A) protein ile işaretlenmiş ve O antijenine spesifik olan MAb 'dan da yararlanılmakta ve zenginleştirme yapılmaksızın gıdada E. coli O157:H7 sayımı gerçekleştirilebilmektedir (152, 158).

 

USDA-FSIS (ABD Tarım Bakanlığı Gıda Güvenliği ve Kontrolü Şubesi) etlerden E. coli O157:H7 izolasyonu için geliştirdiği yöntem 3M petrifilm E. coli petrileri ve poliklonal O157 antikor ile immunolojik boyama esasına dayanmaktadır. Zenginleştirme kültürünün çeşitli dilüsyonları petri film petrilerine ekilmekte, oluşan koloniler doğrudan temas ile nitroselüloz kağıtlara alınmakta, buradaki immun pozitif koloni beneklerine uyan petri film petrilerindeki koloniler ve zenginleştirme kültüründen bu kez SMAC-BCIG agara ekim yapılmakta, şüpheli koloniler EMB agar ile PRS-MUG agar besiyerlerine sürülmekte, tipik E. coli O157:H7 kolonileri lateks aglütinasyon testine alınmakta, ayrıca biyokimyasal ve serolojik olarak doğrulanmaktadır (57).

 

USDA-FSIS yöntemi ve esas olarak O157 poliklonal antikor kullanan diğer yöntemlerde alınan sahte pozitif sonuçlar bunların yaygın kullanımını kısıtlamaktadır. O157 poliklonal antiserumu E. hermannii, Brucella abortus, Bru. melitencis, Y. enterocolitica serogrup 0:9, Salmonella N grup, Ps. maltophilia ve diğer bazı enterik bakteriler ile çapraz reaksiyona girmektedir. Bu çapraz reaksiyondan sorumlu olan genel epitop hücre duvarı lipopolisakkaridinde bulunan 4-amino-4,6-dideoxy-a-D-mannopyranose 'dur (57).

 

E. coli O157:H7 'nin zenginleştirme ve katı besiyeri kullanılmadan antikor-direk epifluoressent filitre tekniği (Ab-DEFT) ile doğrudan sayımı mümkündür. Bu analiz yöntemi ile 15 dakika süre ile tripsin ve Triton X-100 ile muamele edilen kıyma 5 mm por çaplı ön filitreden sonra 0,2 mm por çaplı siyah polikarbonat filitreden geçirilmekte ve son filitre doğrudan fluorescein ile işaretlenmiş anti-O157 poliklonal antikor ile boyanıp yıkanmakta ve epifloresan mikroskopta incelenmekte, böylece 1 saatten daha az bir süre içinde analiz tamamlanmaktadır (159).

 

SLT 1 ve SLT 2 antikorları için ELISA yöntemleri kullanımı HeLa hücre sitotoksisitesi nötralizasyon analizleri ile benzer sonuçlar vermiştir. Gerek ELISA uygulamaları gerek nötralizasyon testleri enfekte olmuş hastaların belirlenmesinde duyarlı değillerdir. Bununla beraber E. coli O157 lipopolisakkarit antikorları için ELISA tekniklerinin her ikisi de duyarlı ve spesifik olarak bulunmuş ve E. coli O157:H7 ile enfekte olmuş kişilerin belirlenmesinde antitoksik antikorlardan muhtemelen daha yararlı olarak yorumlanmıştır (13).

 

Selektif zenginleştirme kültürünün "sandwich" ELISA E. coli O157 antijeni için spesifik bir poliklonal antikor ile uygulanmasıdır. Yüksek düzeydeki spesifikliği, duyarlığı ve hızlı olmasının yanında bu işlem rutin mikrobiyolojik kontroller yapan laboratuvarlar için kullanımı kolay ve uygun bir yöntem olarak tanımlanmıştır (126). Et ve tavuk ürünlerinden E. coli O157:H7 izolasyonu için ticari olarak bulunan ve E. coli O157 antijeni için "reactive disc blot" ELISA sisteminin kullanıldığı bir tarama yöntemi de tasarlanmıştır (122).

 

İmmunolipozomlar kullanılarak geliştirilen ve bir kolorimetrik immuno analiz yöntemi olan  "immunoliposome sandwich assay" ile E. coli O157:H7 'nin yıkama ve inkübasyon aşamalarına gerek duyulmadan 8 dakika gibi kısa bir süre içinde belirlenebileceği, ve mmunopolizomların sadece E. coli O157:H7 ile bağlanabileceği ve hiç bir çapraz reaksiyon alınmadığı transmisyon elektron mikroskobik analizler ile gösterilmiştir (130).

 

Dışkı örneklerinde E. coli O157:H7 'nin belirlenebilmesi için geliştirilmiş ve 1 saatten daha az sürede sonuç veren hızlı bir ELISA yönteminde diğer enterik patojenler ile çapraz reaksiyon alınmamıştır. Bu yöntem dışkılarda E. coli O157 'nin aranması için doğru ve kolay uygulanabilir olarak değerlendirilmiştir (128). E. coli O157:H7 varlığı ticari kit olan HEC O157 ELISA ile test edildiği bir çalışmada ise E. coli izolatlarının hiç birisinin O157:H7 serotipi olmadığı saptandığı için ticari HEC O157 ELISA kiti düşük duyarlıklı olarak kabul edilmiştir (147).

 

E. coli O157 'nin hızlı ve basit olarak belirlendiği bir diğer enzim immunoassay sistemi polymacron 'dur. Bu sistemin esası test örneğinin sodyum cholate ile 100 oC 'da 10 dakika ısıtılması ile ekstrakte edilen E. coli O157 antijeninin immuno enzimatik yöntemle belirlenmesidir. Immunoadsorbent yüksek bir yüzey alanına sahiptir. Sistem, E. coli 'nin 29 O157:H7 serotipi, 1 O157:H12 serotipi ve 1 O157:NM (non motile ; H-) serotipi ve S. urbana (N grup) ile pozitif sonuç vermiş ancak çok sayıda Gram negatif ve pozitif bakteri ile reaksiyon vermemiştir. Bu yöntem ile çiğ kıymaya inoküle edilen 0,4 kob/g düzeyindeki E. coli O157:H7 belirlenebilmektedir (19).

 

Yine ticari bir kit olan EZ Coli ise standart mikropipette bulunan E. coli O157 için spesifik olan hızlı immunoassay yöntemi olup E. coli O157 ve laktozu fermente eden diğer koliform bakteriler için selektif olan tek aşamalı zenginleştirme besiyeri ve E. coli O157 aranmasında 6 aylık raf ömrüne sahip mikropipet ucu formunda bir mikrofilament ELISA testi olan EZ coli detektör uç olmak üzere iki unsurdan oluşmaktadır. EZ coli kitinin başarılı bir kit olarak tanımlanmasına karşın (7, 68, 80), bir başka çalışmada EZ coli kiti ile pozitif sonuç alınan örneklerde standart kültürel yöntemlerle E. coli O157 izole edilememiş, dolayısı ile bu kitin kullanımı doğrulama açısından endişe ile karşılanmıştır (119). EZ Coli ticari kiti dışında benzer şekilde geliştirilmiş olan başka ticari kitler de vardır. Bunlardan BioMerieux 'un Mini Vidas sistemi ve Organon Teknika 'nın EHEC-TEK sistemi en çok kullanılanlar arasındadır. Her ne kadar Mini Vidas için 7 basamaklı, EHEC-TEK için 11 basamaklı bir işlem uygulanırken EZ coli için 14  basamak  bulunmakta  ise de analiz sürelerinin Mini Vidas 'da 45 dakika, EHEC-TEK 'de 90 dakika iken EZ Coli 'de sadece 9-10 dakika olması EZ Coli için büyük bir üstünlük sağlamaktadır (85, 138).

 

İmmunomanyetik ayırım yöntemi ile çalışan sistemler üzerinde son yıllarda yoğun bir ilgi vardır (22). İmmunomanyetik ayırım yönteminde O157 spesifik antikorların paramanyetik parçacıklara tutturulması şeklindeki bir selektif zenginleştirme ile dışkıda 107 kob/g koliform bakteri bulunurken 102 kob/g düzeyindeki E. coli O157:H7 belirlenebilmiştir (96). Bu yöntem pek çok araştırıcı olarak güvenilir ve duyarlı olarak bulunmuş ve doğrulama için doğrudan izolasyon sağlaması nedeni ile diğer gelişmiş analiz yöntemlerine göre avantajlı olarak tanımlanmıştır (15, 38, 87). Electrochemi luminescence (ECL) ile kombine edilmiş immunomanyetik ayırım (immunomagnetic seperation = IMS) sistemi olan bir ticari sensör ile gıdalarda E. coli O157 1 saatten daha az sürede belirlenebilmektedir (172).

 

Nükleik asit esaslı analizler ağırlıklı olarak DNA Stxs geni ya da eae genine spesifik DNA probu kullanan yöntemler ve PCR analizleri olarak 2 gruba ayrılır. Bunlardan Stxs genine özel nükleik asit esaslı testler sadece Stxs üreten patojenlere spesifik olmakla beraber, 60 kadar farklı E. coli serotipi ile hatta Citr. freundii ‘nin de Stx II varyantlarını üretebilmesi nedeni ile bu testler doğrudan O157:H7 belirlenmesinde kullanılamamaktadır. Aynı şekilde eae genine spesifik yöntemlerde de sadece E. coli O157:H7 değil, diğer EPEC serotipleri de pozitif sonuç verebilmektedir. Oysa b-glucuronidase (uidA) geni ile ilgili analizlerde böyle bir kısıtlama yoktur. Son olarak sadece E. coli O157:H7 serotipinin uidA geninin belirli bir bölgesine duyarlı olan 18 bp ‘lik oligonükleotid DNA probu PF-27 ‘nin oldukça başarılı bir şekilde kullanılabildiği belirtilmektedir. Multiplex PCR analizleri duyarlı, spesifik ve O157:H7 serotipinin fenotipik varyantlarını belirleyebilecek düzeyde iken, bu sistemin çok kompleks ve gıdalar ile klinik örneklerin rutin analizlerinde kullanılamayacak kadar pahalı olduğu belirtilmektedir (129).

 

Enterohemorajik E. coli dışındaki pek çok VTEC suşunun insanları hastalandırmadaki önemi ve bu suşların hemorajik kolit ve  HUS  ile  ilişkisinin  bilinmemesi  nedenleri  ise  gıdalardaki  verotoksijenik  E. coli 'lerin belirlenmesi daha yararlı olabileceği görüşü de vardır. VT-1 ve VT-2 'yi kodlayan DNA 'nın kullanıldığı gen probe analizlerinde sadece enterohemorajik E. coli serotipleri olan O157:H7 ve 026-H11 değil tüm VT-1 ve VT-2 üreten E. coli 'ler belirlenebilmektedir. E. coli O157:H7 'nin 3,4 kilobazlık bir segmentinden hazırlanan DNA probu E. coli O157:H7 ile %99, E. coli O26:H11 ile %77, hemorajik kolit veya HUS hastalarından izole edilen diğer VT pozitif E. coli serotipleri ile %81 düzeyinde hibridize olduğunun belirlenmesi bu yöntemin duyarlığını göstermektedir (57). DNA esaslı testler üzerinde başarılı sonuçların alındığı çeşitli çalışmalar ile de gösterilmiştir (17, 74, 169).

 

Son zamanlarda toksin oluşturan çeşitli E. coli suşlarının belirlenmesinde multipleks PCR tekniği kullanılmaktadır. Bu yöntem ile bifteklerde E. coli O157:H7 ve toksinlerinin araştırıldığı bir çalışmada PCR 'ı inhibe eden gıda parçacıkları 2 aşamalı  basit  bir  filitrasyon ile giderilmiştir. Bu yöntem ile genel bir besiyerinde 37 oC 'da 6 saat inkübasyon ile 103 kob/g, bir gece inkübasyon ile 1 kob/g düzeyinde duyarlık sağlanmaktadır (162). Benzer şekilde yürütülen bir araştırmada da multipleks PCR tekniği kullanılarak başarılı sonuçlar alınmıştır (132). "Restriction-site specific-PCR ; RSS-PCR" yöntemi ile çevresel örneklerden izole edilmiş çok sayıdaki E. coli izolatının E. coli O157:H7 olup olmadığının belirlenmesinde başarılı bir şekilde kullanılabileceği (98), bunların dışında lazer taramalı konfokal mikroskobik araştırmalar ile de etlerde E. coli O157:H7 'nin belirlenebileceği gösterilmiştir (136).

  

Yararlanılan Kaynaklar

 

 

 

 

1)

Abdullah, N.S., Davies, R. (1999). Growth and Toxin Production of Enterotoxigenic E. coli (ETEC) in the Presence of Sodium chloride. Suppl to J Appl Micr 87(1) P15.

 

 

 

 

2)

Abdul-Raouf, U.M., Beuchat, L.R., Ammar, M.S. (1993). Survival and Growth of Escherichia coli  O157:H7  in  Ground,  Roasted  Beef   as   Affected  by  pH,  Acidulants  and Temperature. Appl Envr Micr 59(8)2364-2368.

 

 

 

3)

Acheson, D.W. (2000). How does Escherichia coli O157:H7 Testing in Meat Compare with what We are Seeing Clinically? J Food Prot 63(6)819-821.

 

 

 

4)

Akkuş, F. (1996). Hazır  Sığır  Kıymalarında verotoksin Oluşturan Escherichia coli O157:H7 İzolasyonu. Ank. Üniv. Sağlık Bilimleri Enstitüsü Doktora Tezi, basılmamış 68 s.

 

 

 

5)

Anonymous (1984). Bergey's Manual of Determinative Bacteriology 9th Edition. Eds. J.G. Holt, N.R. Kreig, P.H.A. Sneath, J.T. Staley, S.T. Williams. Williams&Wilkins, Baltimore, 787 p.

 

 

 

6)

Anonymous (1991). Report of WHO Consultation on "Shiga Like Toxin" Producing Escherichia coli, With special Emphasis on Zoonotic Aspects. WHO/ CDS/ VHP/ 92. 103 WHO Report, Giessen, Germany, 26 p.

 

 

 

7)

Anonymous (1996). EZ Coli Rapid Food borne Pathogen. Detection System. Difco Laboratories. Detroit, Michigan, 4 s.

 

 

 

8)

Anonymous (2000). Escherichia coli O157:H7. Http:// vm.cfsan.fda.gov/mow. chap 15.html

 

 

 

9)

Anonymous (--) Singlepath E. coli O157:H7. Merck KGaA w 120 133 081 198.

 

 

 

10)

Ansay, S.E., Kaspar, C.W. (1997). Survey of Retail Cheeses. Dairy Processing Environments and Raw Milk For Escherichia coli O157:H7. Letter In Appl Micr 25:131-134.

 

 

 

11)

Arocha, M.M., Mcvey, M., Loders, S.D., Rupnow, J.H. (1992). Behaviour of Hemorrhagic Escherichia coli O157:H7 During the Manufacture of Cottage Cheese. J Food Prot 55:379-381.

 

 

 

12)

Attenborough, M. (1999). Food Safety through the Meat Supply Chain. Suppl. to J Appl Micr 87(1) S21.

 

 

 

13)

Barrett, T.J., Green, J.H., Griffin, P.M., Pavia, A.T. (1991). Enzyme Linked Immunosorbent Assay for Detection Antibodies to shiga-Like Toxin 1, shiga-Like Toxin  2 and Escherichia coli O157:H7  Lipopoly-saccharide In Human serum. Current Micr 23:189-195.

 

 

 

14)

Bauer, M.E., Welch, R.A. (1996). Characterisation of A RTX Toxin From Enterohemorrhagic Escherichia coli O157:H7. Infection and Immunity 64(1)167-175.

 

 

 

15)

Bennett, A.R., MacPhee, S., Betts, R.P. (1995). Evaluations of Methods for the Isolation and Detection of Escherichia coli O157 in Minced Beef. Letters in Appl Micr 20:375-379.

 

 

 

16)

Berry, E.D., Cutter, C.N. (2000). Effect of Acid Adaptation of Escherichia coli O157:H7 on Efficacy of Acetic Acid Spray Washes to Decontaminate Beef Carcass Tissue. Appl Envr Micr 66(4)1493-1498.

 

 

 

17)

Bettelheim, K.A., Brown, J.E., Lolekha, S., Echeverria, P. (1990). Serotypes of Escherichia coli That Hybridized with DNA Probes for Genes Encoding Shiga Like Toxin I, Shiga Like Toxin II and Serogroup O157 Enterohemorrhagic E. coli Fimbriae Isolated  from Adults with Diarrhea in Thailand. J Clin Micr 28(2)293-295.

 

 

 

18)

Blackburn, C.W., McCarthy, J.D. (2000). Modifications to Methods for the Enumeration and detection of Injured Escherichia coli O157:H7 in Foods. Int J Food Micr 55(1-3)285-290.

 

 

 

19)

Blais, B.W., Booth, R.A., Phillippe, L., Pandian, S. (1995). Polymacron Enzyme Immunoassay System for Detection of Escherichia coli O157:H7 Inoculated into Foods. J Food Prot 60(2)98-101.

 

 

20)

Blais, B.W., Booth, R.A., Phillippe, L.M., Yamazaki, H. (1997). Effect of Temperature and Agitation on Enrichment of Escherichia coli O157:H7 in  Ground Beef Using Modified EC Broth with Novobiocin. Int J Food Micr 36(2-3)221-225.

 

 

 

21)

Boer, E.D. (1999). Methods for Shiga toxin-producing Escherichia coli. Suppl to J Appl  Micr 87(1) S19.

 

 

 

22)

Boer, E.D., Heuvelink, A.E. (2000). Methods for the Detection and Isolation of Shiga Toxin-Producing Escherichia coli. Symp Ser Appl Micr 29:133S-143S.

 

 

 

23)

Bopp, C.A., Greene, K.D., Downes, F.P., Sowers, E.G., Wells, J.G. (1987). Unusual verotoxin-Producing Escherichia coli Associated with Hemorrhagic colitis. J Clin Micr 25(8)1486-1489.

 

 

 

24)

Brackett, R.E., Hao, Y.Y., Doyle, M.P. (1994). Ineffectiveness of Hot Acid sprays to Decontaminate Escherichia coli O157:H7 on Beef. J Food Prot 57(3)198-203.

 

 

 

25)

Buchanan, R.L., Edelson, S.G. (1996). Culturing  Enterohemorrhagic  Escherichia coli  in the Presence and Absence of Glucose as a Simple Means of Evaluating the Acid Tolerance of stationary Phase Cells. Appl Envr Micr 62(11)4009-4013.

 

 

 

26)

Buchanan, R.L., Edelson, S.G., Snipes, K., Boyd, G. (1998). Inactivation of Escherichia coli O157:H7 in Apple Juice by Irradiation. Appl Envr Micr 64(11)4533-4535.

 

 

 

27)

Buchanan, R.L., Edelson, S.G. (1999). pH Dependent Stationary-Phase Acid Resistance Response of Enterohemorrhagic Escherichia coli in the Presence of Various Acidulants. J Food Prot 62(3)211-218.

 

 

 

28)

Buchanan, R.L., Edelson, S.G., Boyd, G. (1999). Effects of pH and Acid Resistance on the Radiation Resistance of Enterohemorrhagic Escherichia coli. J Food Prot 762(3)219-228.

 

 

 

29)

Byun, M.W., Kwon, O.J., Yook, H.S., Kim. K.S. (1998). Gamma Irradiation and Ozone Treatment for Inactivation of Escherichia coli O157:H7 in Culture Media. J Food Prot 61(6)728-730.

 

 

 

30)

Cabedo, L., Sofos, J.N., Schmidt, G.R., Smith, G.C. (1997). Attachment of Escherichia coli O157:H7 and other Bacterial Cells Grown in two Media to Beef Adipose and Muscle Tissues. J Food Prot 60(2)102-106.

 

 

 

31)

Casey, P., Condon, s. (2000). Synergistic Lethal Combination of Nitrite and Acid pH on a Verotoxin-negative Strain of Escherichia coli O157. Int J Food Micr 55(1-3)255-258.

 

 

 

32)

Chalmers, R.M., Aird, H., Bolton, F.J. (1999). Waterborne E. coli O157. Suppl to J Appl Micr 87(1) S17.

 

 

 

33)

Chalmers, R.M., Aird, H., Bolton, F.J. (2000). Waterborne Escherichia coli O157. Sym Ser Soc Appl Micr 29:124S-132S.

 

 

 

34)

Chapman, P.A., Siddons, C.A., Zadik, P.M., Jewes, L. (1991). An Improved Selective Medium for the Isolation of Escherichia coli O157. J Med Micr 35(7)110.

 

 

 

35)

Chapman, P.A., Siddons, C.A., Wright, D.J., Norman, P. (1993). Cattle as a  Possible source of verocytotoxin Producing Escherichia coli O157 Infections In Man. Epidemiol Infect 11:439-447.

 

 

 

36)

Chapman, P.A. (1999). Sources of Escherichia coli O157 and Experiences Over the Past Fifteen Years in Sheffield, UK. Suppl to J Appl Micr 87(1) S8.

 

 

 

37)

Chapman, P.A. (2000). Sources of Escherichia coli O157: and Experiences over the Past 15 Years in Sheffield, UK. Symp Ser Soc Appl Micr 29:51S-60S.

 

 

 

38)

Chapman, P.A., Siddons, C.A., Cerdan Malo, AA.T., Harkin, M.A. (2000). A one Year Study of Escherichia coli O157:H7 in Raw Beef and Lamb Products. Epidem Infect 124(2)207-213.

 

 

 

39)

Chart, S. (1999). VTEC Enteropathogenicity. Suppl to J Appl  Micr 87(1) S4.

 

 

 

40)

Clavero, M.R.S., Monk, J.D., Beuchat, L.R., Doyle, M.P. (1994). Inactivation of E. coli O157:H7, Salmonellae, and C.  jejuni in Raw Ground Beef by Gamma Irradiation. Appl Envr Micr 60(6)2069-2075.

 

 

41)

Clavero, M.R.S., Beuchat, L.R. (1995). Suitability of Selective Plating Media for Recovering Heat or Freeze Stressed Escherichia coli O157:H7 from Tryptic Soy Broth and Ground Beef. Appl Envr Micr 61:3268-3273.

 

 

 

42)

Clavero, M.R.S., Beuchat, L.R. (1996). Survival of Escherichia coli O157:H7 in Broth and Processed Salami as Influenced by pH, Water Activity, and Temperature and Suitability of Media for its Recovery. Appl Envr Micr 62(8)2735-2740.

 

 

 

43)

Conner, D.E. (1992). Temperature and NaCl Affect Growth and Survival of Escherichia coli O157:H7 in Poultry Based and Laboratory Media. J Food Sci 47(2)532-533.

 

 

 

44)

Conner, D.E., Hall, G.S. (1994). Efficacy of Selected Media for Recovery of E. coli O157:H7 from Frozen Chicken Meat Containing Sodium Chloride, Sodium Lactate or Polyphosphate. Food Micr 11:337-344.

 

 

 

45)

Conner, D.E., Kortrola, J,S. (1995). Growth and Survival of Escherichia coli O157:H7 under Acidic Conditions. Appl Envr Micr 61:382-385.

 

 

 

46)

Cosansu, S., Ayhan, K. (2000). Survival of Eenterohaemorrhagic Escherichia coli O157:H7 Strains in Turkish Soudjouck During Fermentation, Drying and Storage Periods. Meat Sci 54:407-411.

 

 

 

47)

Cutter, C.N., Siragusa, G.R. (1994). Efficacy of Organic Acids Against E. coli O157:H7 Attached to Beef Carcass Tissue Using a Pilot Scale Model Carcass Washer. J Food  Prot 57(2)97-103.

 

 

 

48)

Cutter, C.N. (2000). Antimicrobial Effect of Herb Extracts Against Escherichia coli O157:H7, Listeria monocytogenes and Salmonella typhimurium associated with Beef. J Food Prot 63(5)601-607.

 

 

 

49)

Çakır, I. (2000). Escherichia coli O157:H7. Alınmıştır, "Gıda Mikrobiyolojisi ve Uygulamaları. Ank. Üniv.  Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Yayınları, Sim Matbaacılık Ltd. 522 s. Ankara" pp 403-411.

 

 

 

50)

D'aust, J.Y., Park, L.E., Szabo, R.A., Todd, E.C.D. (1988). Thermal Inactivation of Campylobacter species, Yersinia enterocolitica and Hemorrhagic E. coli O157:H7 in Fluid Milk. J Dairy Sci 71:3230-3236.

 

 

 

51)

Deng, Y., Ryu, J.H., Beuchat, L.R. (1999). Tolerance of Acid-Adapted and non-Adapted Escherichia coli O157:H7 Cells to Reduced pH as Affected by Type of Acidulant. J Appl Micr 86(2)203-210.

 

 

 

52)

Dev, V.J., Main, M., Gould, I. (1991). Waterborne Outbreak of E. coli O157. Lancet 337 (June 8) 1412.

 

 

 

53)

Dion, P., Charbonneau, R., Thibault, C. (1994). Effect of Ionising Dose Rate on the Radioresistance on some Food Pathogenic Bacteria. Can J Micr 40(5)369-374.

 

 

 

54)

Doyle, M.P. (1984). Hemorrhagic Escherichia coli. Food Prot 47:824-825.

 

 

 

55)

Doyle, M.P., Schoeni. J.L. (1984). Survival and Growth Characteristics of Escherichia coli Associated with Hemorrhagic Colitis. Appl Envr Micr 48(4)855-856.

 

 

 

56)

Doyle, M.P., Schoeni, J.L. (1987). Isolation of Escherichia coli O157:H7 from Retail Fresh Meats and Poultry. Appl Envr Micr  53(10)2394-2396.

 

 

 

57)

Doyle. P. (1991). Escherichia coli O157:H7 and its Significance in Foods. Int J Food Micr 12: 289-302.

 

 

 

58)

Doyle, M.P., Zhao, T., Meng, J., Zhao, S. (1997). Escherichia coli O157:H7. In "Food Microbiology Fundamentals and Frontiers. Eds M.P. Doyle, L.R. Beuchat, T.J. Montville. ASM Press Washington D.C. 768 p". pp 171-191.

 

 

 

59)

Duffy, G., Whiting, R.C., Sheridan, J.J. (1999). The Effect of Competitive Microflora, pH and Temperature on the Growth Kinetics of Escherichia coli O157:H7. Food Micr 16:299-307.

 

 

 

60)

Dundos, S., Todd, W.A. (1999). Clinical View of VTEC. Suppl to J Appl Micr 87(1) S5. 

 

 

 

61)

Eley, A.R. (1992). Infective Bacterial Food Poisoning. In "Microbial Food Poisoning.  Ed A.R. Eley. Chapman & Hall London, 191 P". pp 15-35. 

 

 

 

62)

Entani, E., Asai, M., Tsujihata, S., Tsukamoto, Y., Ohta, M. (1998). Antibacterial Action of Vinegar Against Food-borne Pathogenic Bacteria Including Escherichia coli O157:H7. J Food Prot 61(8)953-959.

 

 

 

63)

Farkas, J. (1998). Irradiation as a Method for Decontamination Food. A Review. Int J Food Micr 44(3)189-204.

 

 

 

64)

Farmer III, J.J., Davis, B.R. (1985). H7 Antiserum-Sorbitol Fermentation Medium: A Single Tube Screening  Medium for Detecting Escherichia coli O157:H7 Associated with Hemorrhagic colitis. J Clin Micr 22(4)620-625.

 

 

 

 

65)

Feng, P.C.S., Lum, R., Chang, G.  (1991). Identification of uidA Gene Sequence in Beta-D-glucuronidase negative Escherichia coli. Appl  Envr Micr 57:320-323.

 

 

 

 

66)

Fenlon, D.R, Ogden, I.D., Vinten, A., Svoboda, I. (1999). The Fate of Escherichia coli O157 in Cattle Slurry after Application to land. Suppl to J Appl Micr 87(1) S23.

 

 

 

 

67)

Fenlon, D.R., Wilson, J. (2000). Growth of Escherichia coli O157 in Poorly Fermented Laboratory Silage : A Possible Environmental Dimension in the Epidemiology of E. coli O157. Lett Appl Micr 30(2)118-121.

 

 

 

 

68)

Firstenberg-Eden,R., Sullivan,N.M. (1997). EZ Coli Rapid Detection System. A Rapid Method for the Detection of Escherichia coli O157 in Meat and Other Foods.  J Food Prot 60(3)219-25.

 

 

 

 

69)

Fisher, T.L., Golden, D.A. (1998). Survival of Escherichia coli O157:H7 in Apple Cider as Affected by Dimethyl Dicarbonate, Sodium Bisulfite and Sodium Benzoate. J Food Sci 63(5)904-906.

 

 

 

 

70)

Fujikawa, H., Ushioda, H., Kudo, Y. (1192). Kinetics of Escherichia coli Destruction by Microwave Irradiation. Appl Envr Micr 58(3)920-924.

 

 

 

 

71)

Fujisawa, T., Sata, s., Aikawa, K., Takahashi, T., Yamai, S., Shimada, T. (2000) Modification of Sorbitol MacConkey Medium Containing Cefixime and Tellurite for the Isolation of Escherichia coli O157:H7 from Radish Sprouts. Appl Envr Micr 66(7)3117-3118.

 

 

 

 

72)

Fukushima, H., Hoshina, K., Gomyoda, M. (1999). Long-Term Survival of Shiga Toxin-Producing Escherichia coli O26, O111 and O157 in Bovine Feces. Appl Envr Micr 65(11)5177-5181.

 

 

 

 

73)

Glass, K.A., Loeffelholz, J.P., Ford, M., Doyle, P.M. (1992). Fate of Escherichia coli O157:H7 as Affected by pH or sodium chloride and in Fermented, Dry Sausage. Appl Envr Micr 58(8)2513-2516.

 

 

 

 

74)

Grant, S.B., Pendroy, C.P., Mayer, C.L., Bellin, J.K. (1996). Prevalence of Enterohemorrhagic Escherichia coli in Raw and Treated Municipal Sewage. Appl Envr Micr 62(9)3466 -3469.

 

 

 

 

75)

Guraya, R., Frank, J.F., Hassan, A.N. (1998). Effectiveness of Salt, pH and Diacetyl as Inhibitors for E. coli O157:H7 in Dairy foods Stored at Refrigeration Temperatures. J Food Prot 61(9)1098-1102.

 

 

 

 

76)

Gürgün, V., Ayhan, K. (1996). Gıdalar ve Mikrobiyolojik Riskler I. Gıda 21(1)23-29.

 

 

 

 

77)

Haldane, D.J.M., Damm, M.A.S., Anderson, J.D. (1986). Improved Biochemical Screening Procedure for Small Clinical Laboratories for Vero (Shiga-Like) Toxin Producing Strains of Escherichia coli O157:H7. J Clin Micr 24(4) 652-653.

 

 

 

 

78)

Halkman, A.K., Yılmaz, I., Noveir, M.R., Erdal, N. (1996). Koli Basili O157:H7. TÜBİTAK  Bilim  ve Teknik Dergisi 29(10)96-99.

 

 

 

 

79)

Halkman, A.K., Doğan, H.B. (1997). Enterobacteriaceae Familyası Üyelerinin İdentifikasyonu Üzerine Bir Araştırma. XIII. Ulusal Biyoloji Kongresi Cilt II Biyoteknoloji, Mikrobiyoloji, Moleküler Biyoloji Genetik Seksiyonu s. 187-96. Final Copy Center, İstanbul 562 s.

 

 

 

 

80)

Halkman, A.K., Noveir, M.R.,  Doğan, H.B. (1998). Çeşitli Hayvansal Gıda Ürünlerinde E. coli O157:H7 Aranması. TÜBİTAK-VHAG-1192 Nolu Proje. Ankara Basılmamış 75 s.

 

 

 

 

 

 

 

81)

Halkman, A.K., Doğan, H.B., Kuleaşan, H. Çoksöyler, N., Keven, F., Yazıcı, N. , Çakır, İ. (-). Hayvansal Gıdalarda E. coli O157:H7 Aranmasında Minimal İnhibisyon Konsantrasyonu. TÜBİTAK-VHAG-1466 nolu proje, devam ediyor.

 

 

 

 

82)

Hara-Kudo, Y., Ikedo, M., Kodaha, H., Nakagawa, H., Goto, K., Masuda, T., Konuma, H., Kojima, T., Kumagai, S. (2000). Selective Enrichment with a Resuscitation Step for Isolation of freeze-Injured Escherichia coli O157:H7 from Foods. Appl Envr Micr 66(7)2866-2877.

 

 

 

 

83)

Harewood, P., Rippey, S., Montesalvo, M. (1994). Effect of Gamma Irradiation on shelf Life and Bacterial and Viral Loads in Hard-Shelled Clams (Mercenaria mercenaria). Appl Envr Micr 60(7)2666-2670.

 

 

 

 

84)

Harris, A.A., Kaplan, R.L., Goodman, L.J., Doyle, M. (1985). Results of a Screening Method Used in a 12 Month Stood Survey for Escherichia coli O157:H7. J Infect Dise 52(4)775-777.

 

 

 

 

85)

Hawkins, E.W., Orme, L.E.  (1995). Rapid  Testing  Methodology  for  Escherichia coli O157:H7 Using Commercially Available Products. Proceedings, Western Section, Am Soc Anim Sci Vol 46.

 

 

 

 

86)

He, Y., Keen, J.E, Westerman, R.B., Littledike, E.T. (1996). Monoclonal Antibodies for Detection of the H7 Antigen of Escherichia coli. Appl Envr Micr 62(9)3325-3332.

 

 

 

 

87)

Heuvelink, A.E., Zwartkruis-Nahuis, T.M., Boer, E.D. (1997). Evaluation of Media and Test Kits for the Detection and Isolation of Escherichia coli O157 from Minced Beef. J Food Prot 60(7) 817-824.

 

 

 

 

88)

Hill, W.E., Datta, A.R., Feng, P., Lampel, K.A., Payne, W.L. (1998). Identification of Foodborne Bacterial Pathogens by Gene Probes. In, Bacteriological  Analytical  Manual  (BAM) 6th Ed. US Food and Drug Administration.  Published  and  Distributed  by  AOAC, Virginia. 31 Bölüm + 3 Ek,

 

 

 

 

89)

Hitchins, A.D., Feng, P., Watkins, W.D., Rippey, S.R., Chandler, L.A. (1998). Escherichia coli and the Coliform Bacteria. In, Bacteriological  Analytical  Manual  (BAM) 6th Ed. US Food and Drug Administration.  Published  and  Distributed  by AOAC, Virginia. 31 Bölüm + 3 Ek, bölüm 4.

 

 

 

 

90)

Hudson, J.A., Nicol, C., Capill, J., Bennett, J. (2000). Isolation of Shiga toxin-producing Escherichia coli (STEC) from Foods Using EHEC Agar. Lett Appl Micr 30(2)109-113.

 

 

 

 

91)

Issa, M.S., Ryser, E.T. (2000). Fate of Listeria monocytogenes, Salmonella typhimurium DT 104 and E. coli O157:H7  in Labneh as a Pre- and post-fermentation Contaminant. J Food Prot 63(5)608-612.

 

 

 

92)

Johnson, R.P., Clarke, R.P., Wilson, J.B., Read, S.C. (1996). Growing Concerns and Recent Outbreaks Involving Non-O157:H7 Serotypes of Verotoxigenic Escherichia coli. J Food Prot 59(10)1112-1122.

 

 

 

93)

Johnson, W.M., Lior,H., Bezanson, G.S. (1983). Cytotoxic Escherichia coli O157:H7 Associated with Hemorrhagic Colitis in Canada. Lancet Jan 1/8: 76

 

 

 

94)

Juneja, V.K., Snyder, O.P.Jr, Marmer, B.S. (1997). Thermal Destruction of Escherichia coli O157:H7 in Beef and Chicken: Determination of D- and Z- Values. Int J Food Micr 35(3)231-237.

 

 

 

95)

Karapınar, M., Gönül Ş.A. (1998). Gıda Kaynaklı Mikrobiyal Hastalıklar. "Gıda Mikrobiyolojisi, Eds A. Ünlütürk ve F. Turantaş. Mengi Tan Basım Evi İzmir 605 s". pp 109-164.

 

 

 

96)

Karch, H., Mittmann, C.J., Aleksic, S., Datz, M. (1996). Isolation of Enterohemorrhagic Escherichia coli O157 Strains from Patients with Hemolytic Uremic Syndrome by Using Immunomagnetic Separation, DNA Based Methods, and Direct Culture. J Clin Micr 34(4)516-519.

 

 

 

97)

Kaya, M. (1999). Sucuk Üretim Prosesinde Escherichia coli O157:H7 'nin Gelişme Durumu. Biyoteknoloji (KÜKEM) Dergisi 23(2)41-46.

 

 

 

98)

Kimura, R., Mandrell, R.E., Galland, J.C., Hyatt, D. Riley, L.W. (2000). Restriction-site-Specific PCR as a Rapid Test to Detect Enterohemorrhagic Escherichia coli O157:H7 Strains in Environmental Samples. Appl Envr Micr 66(6)2513-2519.

 

 

 

99)

Kittell, F.B., Padhye, V.V., Doyle, M.P. (1991). Characterisation and Inactivation of Verotoxin 1  Produced by Escherichia coli O157:H7. J Agric Food Chem 39(1)141-145.

 

 

 

100)

Kleanthous, H., Fry, N.K., Smith, H.R., Gross, R.J. (1988). The Use of Sorbitol MacConkey Agar in Conjunction with a Specific Antiserum for the Detection  of  Cytotoxin Producing Strains of  Escherichia coli O157. Epidem Infect 101:327-335.

 

 

 

101)

Kudva, I.T., Jelacic, S., Tarr, P.I., Yoderian, P., Hovde, C.J. (1999). Biocontrol of Escherichia coli O157 with O157-Specific Bacteriophages. Appl Envr Micr 65(9)3767-3773.

 

 

 

102)

Leyer, G.J., Wang, L.L., Johnson, E.A. (1995). Acid Adaptation of Escherichia coli O157:H7 Increases Survival in Acidic Foods. Appl Envr Micr 61(10)3752-3755.

 

 

 

103)

Lin, J., Smith, M.P., Chapin, K.C., Baik, H.Y., Bennett, G.N. (1996). Mechanisms of Acid Resistance in Enterohemorrhagic  Escherichia coli. Appl Envr Micr 62(9)3094-3100.

 

 

 

104)

Lin, C.M., Preston, J.F. 3 rd, Wei, C.I.. (2000). Antibacterial Mechanism of Allyl Isothiocyanate. J Food Prot 63(6)727-734.

 

 

 

105)

Linton, M., McClements, J.M., Patterson, M.F. (1999). Inactivation of Escherichia coli O157:H7 in Orange Juice Using a Combination of High Pressure and Mild Heat. J Food Prot 62(3)277-279.

 

 

 

106)

Lior, H., Borczyk, A.A. (1987). False Positive Identification of E. coli O157:H7. Lancet Febr 7:333.

 

 

 

107)

Magnuson, B.A., Davis, M., Hubele, S., Austin, P.R., Kudva, I.T., Wiiliams, C.J., Hunt, C.W., Hovde, C.J. (2000). Ruminant Gastrointestinal Cell Proliferation and Clearance of Escherichia coli O157:H7. Infect Immun 68(7)3808-3814.

 

 

 

108)

March, S.B., Ratnam, S. (1986). Sorbitol MacConkey Medium for Detection  of  E. coli O157: H7 Associated with Hemorrhagic Colitis. J Clin Micr 23(5) 869-872.

 

 

 

109)

March, S.B., Ratnam, S. (1989). Latex Agglutination Test for Detection of Escherichia coli Serotype O157. J Clin Micr 27(7)1675-1677.

 

 

 

110)

Martin, M.L., Shipman, L.D., Wells, J.G. Potter, M.E. (1986). Isolation of Escherichia coli O157:H7 from Dairy Cattle Associated with Two Cases of Haemolytic Uremic Syndrome. Lancet Nov 1:1043.

 

 

 

111)

Maule, A. (1999). Survival of Verocytotoxigenic Escherichia coli O157 in Soil, Water and on Surfaces. Suppl to J Appl Micr 87(1) s10.

 

 

 

112)

McIngvale, S.C., Chen, X.O., McKillip, J.L., Drake, M.A.(2000). Survival of Escherichia coli O157:H7 in Buttermilk as Affected by Contamination point and Storage Temperature. J Food Prot 63(4)441-444.

 

 

 

113)

Miller, L.G., Kaspar, C.W. (1994). Escherichia coli O157:H7 Acid Tolerance and Survival in Apple Cider. J Food Prot 57(6)460-464.

 

 

 

114)

Morgan, D., Newman, C.P., Hutchinson, D.N., Walker, A.M., Rowe, B., Majid, F. (1993). Verotoxin Producing Escherichia coli O157:H7 Infections Associated with the Consumption of Yoghurt. Epidemiol Infect 111.181-187.

 

 

 

115)

Murinda, S.E., Roberts, R.F., Wilson, R.A. (1996). Evaluation of colicins For Inhibitory Activity Against Diarrheagenic Escherichia coli Strains, Including Serotype O157:H7. Appl Envr Micr 62(9)3196-3202.

 

 

 

116)

Noveir, M.R. (1993). Serolojik Yöntemlerle E. coli 'nin Tanımlanması. Ankara Üniv Fen Bilimleri Enstitüsü semineri. Basılmamış 23 s.

 

 

 

117)

Noveir, M.R. (1995). Enterik Enfeksiyon Yapan E. coli 'nin Tanımlanması. Ank Üniv Fen Bilimleri Enstitüsü semineri. Basılmamış 20 s.

 

 

 

118)

Noveir, M.R. (1996). Enzimatik ve Immunogenetik Yöntemlerle Hemorajik E. coli ve Ürettiği Toksinlerin İzolasyon ve İdentifikasyonu Ank Üniv Fen Bilimleri Enstitüsü semineri. Basılmamış 27 s.

 

 

 

119)

Noveir, M., Doğan, H.B., Halkman, A.K. (---) Kıymalarda E. coli O157:H7 Aranmasında EZ coli Kiti Kullanımı Üzerine  Araştırma. Gıda Dergisinde basımda. 

 

 

 

120)

Noveir, M.R., Halkman, A.K. (2000-) A Study on Selective Broths and Agar Media for the Isolation of E. coli O157:H7 serotype. TÜBITAK Türk Veterinerlik ve Hayvancılık Dergisi 24(5)459-464.

 

 

 

 

121)

Okrend, A.J.G., Rose, B.E., Bennett, B. (1990). A Screening Method for the Isolation of Escherichia coli O157:H7 from Ground Beef. J Food Prot 53(3)249-252.

 

 

 

 

122)

Okrend, A.J.G., Rose, B.E., Lattuda, C.P. (1990). Use of 5-Bromo-4 Chloro-3-Indoxy-ß-D-Glucuronide in Sorbitol MacConkey Sorbitol Agar to Aid in the Isolation of Escherichia coli O157:H7 from Ground Beef. J Food Prot 53(11)941-943.

 

 

 

 

123)

Olsvic, O., Wasteson, Y., Lund, A., Hornes, E. (1991). Pathogenic Escherichia coli Found in Food. Int J Food Micr 12:103-114.

 

 

 

 

124)

Onoue, Y., Konuma, H., Nakagawa, H., Hara-Kudo, Y., Fujita, T., Kamagai, S. (1999). Collaborative Evelaution of Detection Methods for Escherichia coli O157:H7 from Radish Sprout and Ground Beef. Int J Food Micr 46:27-36.

 

 

 

 

125)

Özbaş, Y., Aytaç, A. (1995). Escherichia coli O157:H7. Epidemiyolojisi, Gıdalarla İlişkisi, Patojenitesi ve İzolasyon Yöntemleri. Türk Hjyen ve Deneysel Biyoloji Dergisi 52(1)47-53.

 

 

 

 

126)

Padhye, N.V., Doyle, M.P. (1991). Rapid Procedure For Detecting Enterohemorrhagic Escherichia coli O157:H7 In Food. Appl Envr Micr 57(9) 2693-2698.

 

 

 

 

127)

Palumbo, S.A., Pickard, A., Call, J.E. (1997). Population Changes and Verotoxin Production of Enterohemarrhagic Escherichia coli strains Inoculated in Milk and Ground Beef Held at Low Temperatures. J Food Prot 60(7)47-50.

 

 

 

 

128)

Park, C.H., Vandel, N.M., Hixon, D.L. (1996). Rapid Immunoassay for Detection of Escherichia coli O157 Directly from Stool Specimens. J Clin Micr 34(4)988-990.

 

 

 

 

129)

Park, S., Worobo, R., Durst, R. (1999). Escherichia coli O157:H7 As an Emerging Foodborne Pathogen : A Literature Review. Critical Reviews in Food Sci and Nutrition 39(6)481-502.

 

 

 

 

130)

Park, S., Durst, R.A. (2000). Immunoliposome Sandwich Assay for the Detection of Escherichia coli O157:H7. Anal Biochem 280(1)151-158.

 

 

 

 

131)

Parry, S.M., Palmer, S.M. (1999). The Public Health Significance of VTEC O157. Supplement to J Appl Microbiology 87(1) S2.

 

 

 

 

132)

Paton, A.W.., Paton, J.C. (1999). Direct Detection of Shiga Toxigenic Escherichia coli Strains Belonging to Serogroups  O111, O157 and O113 by Multiplex PCR. J Clin Micr 37(10)3362-3365.

 

 

 

 

133)

Peck, M.W., Stringer, S.C., George, S.M. (1999). Thermal Inactivation of Escherichia coli O157:92)H7.  Suppl to J Appl Micr 87(1) S11.

 

 

 

 

134)

Perry, M.B., Bundle, D.R., Gidney, M.A., Lior, H. (1998). Identification of Escherichia coli serotype O157 Strains by Using a Monoclonal Antibody. J Clin Micr 26(11)2391-2394.

 

 

 

 

135)

Phillips, C.A., Roscoe, N. (1996). Survival of Escherichia coli O157:H7 in Ground Beef During Normal Cooking Procedures. Nutrition & Food Sci (2)23-26.

 

 

 

 

136)

Prachaiyo, P., McLandsborough, L.A. (2000). A Microscopic Method to Visualise Escherichia coli Interaction with Beef Muscle. J Food Prot 63(4)427-433.

 

 

 

 

137)

Raghubeer, E.V., Matches, J.R. (1990). Temperature Range for Growth of Escherichia coli serotype O157:H7 and Selected Coliforms in E. coli Medium. J Clin Micr 28:803-805.

 

 

 

 

138)

Raguel , P.J. (1999). Rapid food Analysis and Hygiene Monitoring. Springer-Verlag Berlin, 921 p

 

 

 

 

139)

Reinders, R.D., Bijker, P.G., Huis In't Veld, J.H., Van Knapen, f. (2000). Use of 8-hydroxyquinoline-beta-D-glucuronide for Presumptive Identification of Shiga Toxin-Producing Escherichia coli O157. Lett Appl Micr 30(5)411-414.

 

 

 

 

140)

Remis, R.S., Macdonald, K.L., Riley, L.W., Puhr, N.D. (1984). Sporadic Cases of Hemorrhagic Colitis Associated with Escherichia coli O157:H7. Annals Int Med 101:624-626.

 

 

 

 

141)

Rice, E.W., Sowers, E.G., Johnson, C.H., Dunnigan, M.E. (1992). Serological Cross-Reactions Between Escherichia coli O157 and other Species of the Genus Escherichia. J Clin Micr  30 (5) 1315-1316.

 

 

 

 

142)

Riordan, D.C., Duffy, G., Sheridan, J.J., Whiting, R.C., Blair, I.S., McDowell, D.A. (2000). Effect of Acid Adaptation, Product pH and Heating on Survival of Escherichia coli O157:H7 in Pepperoni. Appl Envr Micr 66(4)1726-1729.

 

 

 

143)

Ritchie, M., Partington, S., Jessop, J., Kelly, M.T. (1992). Comparison of a Direct Fecal Shiga Like Toxin Assay and Sorbitol MacConkey Agar Culture for Laboratory Diagnosis of Enterohemorrhagic Escherichia coli Infection. J Clin Micr 30(2)461-464.

 

 

 

 

144)

Ronner, A.B., Cliver, D.O. (1990). Isolation and Characterisation of a Coliphage Specific for Escherichia coli O157:H7. J Food Prot 53(11)944-947.

 

 

 

 

145)

Sarımehmetoğlu, B., Küplülü, Ö. ve Kaymaz, Ş. (1998). Hamburger ve İnegöl Köftelerinden Escherichia coli O157:H7 İzolasyonu. Ankara Üniv. Veteriner Fakültesi Dergisi 45:221-227.

 

 

 

 

146)

Sasaki, J., Kita, T., Uchisawa, H., Matsue, H. (1999). Antibacterial Activity of Garlic Powder Against Escherichia coli O-157. J Nutr Sci Vitaminol (Tokyo) 45(6)785-790.

 

 

 

 

147)

Sernowski, L.P., Ingham, S.C. (1992). Low Specificity of the HEC O157 ELISA in Screening Ground Beef for Escherichia coli O157:H7. J Food Prot 55(7)545-547.

 

 

 

 

148)

Skandamis, P.N., Nychas, G.J. (2000). Development and Evaluation of a Model Predicting the Survival of Escherichia coli O157:H7 NCTC 12900 in Home-made Eggplant Salad at Various Temperatures, pHs and Oregano Essential Oil Concentrations. Appl Envr Micr 66(4)1646-1653.

 

 

 

 

149)

Smith, H.R., Scotland, S.M. (1988). Verocytotoxin Producing strains of E. coli. J Med Micr 26:77-85.

 

 

 

 

150)

Stringer, S.C., George, S.M., Peck, M.W. (2000). Thermal Inactivation of Escherichia coli O157:H7. Symp Ser Soc Appl Micr 29:79S-89S.

 

 

 

 

151

Szabo, R.A., Todd, E.C.D., Jean, A. (1986). Method to Isolate Escherichia coli O157:H7 from Food. J Food Prot 49(10)768-772.

 

 

 

 

152)

Szabo, R.A., Todd, E.C.D., MacKenzie, J., Parrington, L. (1990). Increased Sensitivity of the Rapid Hydrophobic Grid Membrane Filter Enzym-Labeled Antibody Procedure for Escherichia coli O157 Detection in Food and Bovine Faeces. Appl Envr Micr 56(11)3546-3549.

 

 

 

 

153)

Takeuchi, K., Frank, J.F. (2000). Penetration of Escherichia coli O157:H7 into Lettuce Tissues as Affected by Inoculum Size and Temperature and the Effect of Chlorine Treatment on Cell Viability. J Food Prot.  63(4)434-440.

 

 

 

 

154)

Temiz, A. (1998).Gıdalarda İndikatör Mikroorganizmalar. Alınmıştır, "Gıda Mikrobiyolojisi, Eds A. Ünlütürk ve F. Turantaş. Mengi Tan Basım Evi İzmir 605 s". pp 87-107.

 

 

 

 

155)

Thayer, D.W., Boyd, G. (1993). Elimination of Escherichia coli O157:H7 in Meats by Gamma Irradiation. Appl Envr Micr 59(4)1030-1034.

 

 

 

 

156)

Thompson, J.S., Hodge, D.S., Borczyk, A.A. (1990). Rapid Biochemical Test to Identify Verocytotoxin - Positive strains of Escherichia coli Serotype O157. J Clin Micr 28(10)2165-2168.

 

 

 

 

157)

Tison, D.L. (1990). Culture Confirmation of Escherichia coli Serotype O157:H7 by Direct Immunofluorescense. J Clin Micr 28(3)612-613.

 

158)

Todd, E.C.D., Szabo, R.A., Peterkin, P., Sharp, A.N. (1988). Rapid Hydrophobic Grid Membrane Filter-Enzyme-Labeled Antibady Procedure for Identification and Enumeration of Escherichia coli O157 in Foods. Appl Envr Micr 54(10)2536-2540.

 

 

 

 

159)

Tortorello, M.L., Stewart, D.S. (1994). Antibody-Direct Epifluorescent Filter Technique for Rapid, Direct Enumeration of Escherichia coli O157:H7 in Beef. Appl Envr Micr 60(10)3553-3559.

 

 

 

 

160)

Tunail, N. (2000). Mikrobiyel İnfeksiyonlar ve İntoksikasyonlar. Alınmıştır, "Gıda Mikrobiyolojisi ve Uygulamaları. Ank. Üniv. Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Yayınları, Sim Matbaacılık Ltd. Ankara, 522 s". pp 81-184.

 

 

 

 

161)

Ünlütürk, A. (1998). Süt ve Süt Ürünlerinde Mikrobiyolojik Bozulmalar, Patojen Mikroorganizmalar ve Muhafaza Yöntemleri. "Gıda Mikrobiyolojisi, Eds A. Ünlütürk ve F. Turantaş. Mengi Tan Basım Evi İzmir 605 s". pp 289-307.

 

 

 

 

162)

Venkateswaran, K., Kamijoh, J., Ohashi, E., Nakanishi, H. (1997). A Simple Filtration Technique to Detect Enterohemorrhagic Escherichia coli O157:H7 and its Toxins in Beef by Multiplex PCR. Appl Envr Micr 63(10)4127-4131.

 

 

 

 

163)

Vold, L., Holck, A., Wasteson, Y., Nissen, H. (2000). High Levels of Background Flora Inhibits Growth of Escherichia coli O157:H7 in Ground Beef. Int J Food Micr 56(2-3)219-225.

 

 

 

 

164)

Wang, G., Zhao, T., Doyle, M.P. (1997). Survival and Growth of Escherichia coli O157:H7 in Unpasteurized and Pasteurised Milk. J Food Prot 60(6)610-613.

 

 

 

 

165)

Watanable, H. (1999). Japanese Outbreaks of Escherichia coli O157. Suppl to J Appl Micr 87(1) S13.

 

 

 

 

166)

Weagent, S.D., Bryant, J.L., Jinneman, K.G. (1995). An Improved Rapid Technique for Isolation of Escherichia coli O157:H7 from Foods. J Food Prot 58:7-12.

 

 

 

 

167)

Weagent, S.D., Byant, J.L., Bark, D.H. (1994). Survival of Escherichia coli O157:H7 in Mayonnaise and Mayonnaise Based Sauces at Room and Refrigerated Temperatures. J Food Prot 57:629-631.

 

 

 

 

168)

Wells, J.G., Shipman, L.D., Greene, K.D., Sowers, E.G. (1991). Isolation of Escherichia coli Serotype O157:H7 and other Shiga Like Toxin Producing E. coli From Dairy Cattle. J Clin Micr 29(5)985-989.

 

 

 

 

169)

Wilshaw, G.A., Smith, H.R., Roberts, P., Thirlwell, J. (1993). Examination of Raw Beef Product for the Presence of Verocytoxin Producing Escherichia coli Particularly those of Serogroup O157:H7. J Appl Bact 75:420-429.

 

 

 

 

170)

Wong, C.S., Jelacic, S., Habeeb, R.L., Watkins, S.L., Tarr, P.I. (2000). The Risk of the Hemolytic-Uremic Syndrome after Antibiotic Treatment of E. coli O157:H7 Infections. N Engl J Med 342(26)1930-1936.

 

 

 

 

171)

Wright, J.R., Sumner, S.S., Hackney, C.R., Pierson, M.D., Zoecklein B.W. (2000). Efficacy of Ultraviolet Light for Reducing Escherichia coli O157:H7 in Unpasteurized Apple Cider. J Food Prot 63(5)563-567.

 

 

 

 

172)

Yu, H., Bruno, J.G. (1996). Immunomagnetic - Electrochemiluminescent Detection of E. coli O157 and Salmonella typhimurium in Foods and Environmental Water Samples. Appl Envr Micr 62(2)587-592.

 

 

 

 

173)

Zadik, P.M., Chapman, P.A., Siddons, C.A. (1993). Use of Tellurite for the Selection of Verocytotoxigenic Escherichia coli O157. J Med Micr 39:155-158.

 

 

 

 

174)

Zhao, T., Doyle, M.P., Besser, R.E. (1993). Fate of Enterohemorrhagic Escherichia coli O157:H7 in Apple Cider with and without Preservatives. Appl Envr Micr 59(8)2526-2530.