Escherichia coli
O157:H7 Serotipi
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi
Gıda Mühendisliği Bölümü Ankara
Ankara
2001
Dizgi ve baskı : Sim Matbaacılık Ltd. Şti., Ankara
Tel : 0312 230 2209 Faks : 0312
230 4139
İ
ç i n
d e k
i l e
r |
Sayfa |
|
1. |
Giriş
......................................................................................................... |
1 |
2. |
Kaynağı ve Yayılması
............................................................................ |
3 |
3. |
Enfeksiyona Aracı Olan Gıdalar
............................................................ |
6 |
4. |
Biyokimyasal ve Antijenik Özellikleri
.................................................. |
8 |
5. |
Gelişmesi ve Canlı Kalması
................................................................... |
10 |
6. |
Kontrolü
................................................................................................... |
13 |
7. |
Yaptığı Hastalıklar
.................................................................................. |
18 |
8. |
Virülens Faktörleri
.................................................................................. |
22 |
9. |
Belirlenmesi
............................................................................................. |
25 |
9.1. |
Klasik Yöntemler
.................................................................................... |
25 |
9.2. |
Gelişmiş ve Hızlı Testler
......................................................................... |
30 |
|
Yararlanılan Kaynaklar
........................................................................... |
36 |
ÖNSÖZ
Escherichia
coli O157:H7 serotipi bugün gıdalar
ile insanlara bulaşan patojenler arasında en önemli olanlardan birisi olarak
kabul edilmektedir. Bu önemi sadece diğerlerine göre her bakımdan daha fazla
patojeniteye sahip olmasından değil, aynı zamanda ısıl işleme oldukça dirençsiz
olmasına rağmen başta yetersiz pişirilmiş hamburgerler olmak üzere et ürünleri
ile salgınlara veya bireysel hastalanmalara neden olabilmesinden
kaynaklanmaktadır. Bu önemi nedeni ile ABD 'de kırmızı etlerin de ışınlanmasına
izin verilmiştir.
Et ve ürünleri dışında pek çok yolla da bu
bakteri bulaşabilmektedir. En son olarak 2000 yılı haziran ayında Kanada 'da
klorlama ünitesindeki basit bir arıza nedeni ile nehir suyuna karışmış olan E. coli O157:H7 serotipi salgına ve
ölümlere neden olmuştur. Oysa bu bakteri içme ve kullanma sularında klorlama
ile kolaylıkla ortadan kaldırılabilmektedir.
E. coli O157:H7 üzerinde tüm dünyada ve buna paralel
olarak Türkiye 'de de bu bakteri ile çalışmalar başta üniversiteler olmak üzere
çeşitli kurum ve kuruluşlarda sürdürülmektedir. Araştırmaların büyük bir
çoğunluğu bu bakterinin gıdalarda belirlenmesine ve inhibisyonuna yöneliktir.
Bu çalışma, TÜBİTAK - VHAG tarafından desteklenen
ve birbirlerinin devamı niteliğindeki
VHAG-1192 ve VHAG 1466 nolu iki proje kapsamında toplanan literatür
bilgilerinden derlenmiştir. Genel bilgilerin verildiği giriş bölümünden sonra
kaynağı ve yayılması ile enfeksiyona aracı olan gıdalar belirtilmiş, sonra
biyokimyasal ve antijenik özellikleri ile gelişmesi ve canlı kalması üzerinde
durulmuş, bakterinin kontrolü, yaptığı hastalıklar ve virülens faktörleri
anlatıldıktan sonra klasik, gelişmiş ve hızlı yöntemlerle belirlenmesi bölümü
ve en son olarak konu üzerinde geniş bir kaynak listesi verilmiştir.
Bu yayını bastırarak ilgililere ücretsiz olarak
dağıtılmasını sağlayan ORKİM Ltd. Şti. 'ne teşekkür ederiz.
Yararlı olması dileği ile,
22 Mayıs 2001, Ankara
1. Giriş
Escherichia
coli hayvanların ve insanların
barsak sistemlerinin normal florasıdır. Normal olarak vücutta bulunan zararlı
bakteri türlerini baskılaması ve vitamin sentezine katkıda bulunması nedeni ile
vücut için yararlı olarak da nitelendirilebilmektedir. Az sayıda E. coli serotipi insan ve hayvanlarda
zararlı etki yapar (8).
İnsanlarda diyareye neden olan E. coli suşları 2. Dünya Savaşı 'ndan
sonra ortaya çıkarılmıştır. Bu tarihe kadar düşük virülense sahip olduğu ve
idrar yolları enfeksiyonlarına neden olabildiği kabul edilen E. coli 'nin diyare etmeni olarak
tanımlanması ile bu bakteriye bakış değişmiştir. Bugün insanlarda diyareye neden
olan E. coli serotipleri patojenik
(95, 151), enteropatojenik (161), enterovirulent (8, 89, 160), diyarejenik (80,
115) serotipler olarak adlandırılmaktadır. Bu serotipler virülens özellikleri,
patojenite mekanizması, klinik sendromlar ve O:H serotiplerine göre başlıca ;
enteropatojenik (EPEC), enterotoksijenik (ETEC), enteroinvaziv (EIEC),
enterohemorajik (EHEC), difuz-adhering (DAEC), entero-agregativ (EAggEC) olmak
üzere 6 ana grup altında toplanmaktadırlar (58). Bununla birlikte, diyareye
neden olan serotiplerin bu şekilde kesin bir ayrımı yoktur. Bu gruplara
ilaveten fakültatif enteropatojenik (FEEC), verotoksin oluşturanlar (VTEC),
önceleri shiga benzeri toksin oluşturanlar (=shiga like toxin ; SLTEC) olarak
adlandırılmış olmakla beraber son zamanlarda doğrudan shiga toksin (Stx ; çoğul
formda Stxs) oluşturanlar (STEC) şeklinde tanımlanmış olması (129), diyare
oluşturanlar (DEC) (115) gibi grupların başka gruplar ile de tarif edilebilmesi
(160), diyareye neden olan E. coli
'lerin enfeksiyon veya intoksikasyon etmeni olarak gruplandırılması (61) bu
konudaki terminolojiyi zorlamaktadır.
Bunlardan ETEC suşları ısıya dirençli (Heat
Stabile Toxin = ST) ve ısıya duyarlı (Heat Labile Toxin = LT) bir ya da daha
fazla toksin oluştururlar. Bu suşlar bağırsağa tutunma ve kolonizasyon için
özel bir yapışma fimbriası içerirler. Genellikle düşük bir ateşe neden
olabilirler ya da ateş görülmez. Sulu bir diyareye neden olurlar ve tipik
gastroenteritis etmenidirler. Turist ishali (seyahat diyaresi) olarak
tanımlanan hastalıklara ve özellikle sıcak mevsimlerde bebek ishallerine neden
olurlar. Bu bakterilerin hastalığa neden olabilmesi için çok sayıda bakterinin
vücuda girmesi gerekir. Bir diğer deyiş ile bunlarda enfektif doz yüksektir.
Bazı EPEC suşları bir ya da daha çok verositotoksin üretirler. Sulu ve kanlı
bir dışkı ile görülen ishallere neden olurlar. Hastalık sırasında ateş
yüksektir. EIEC suşları ise genellikle laktoz negatif ya da laktoz geç pozitif
ile hareketsiz olma gibi atipik özellikler taşırlar ve Shigella türleri ile antijenik olarak yakınlık gösterirler. Diğer
enterovirulent tiplerden farklı olarak invaziv özellik taşırlar ve fekal
lökositlere rastlanır. Mukoid ve kanlı bir dışkı görülür. Ateş yüksektir. Bu
gruba giren bakterilerde enfektif doz düşüktür. EHEC olarak tanımlanan grubu
başlıca E. coli O157:H7 serotipi
oluşturur. EHEC izolatları çeşitli toksinler oluşturmakla beraber bunlardan
sadece bir kaçı tanımlanabilmiştir. İlk kez 1955 yılında tanımlanmış olan
hemolitik üremik sendrom (HUS) en fazla ölüme neden olan hastalıktır. Sulu ve
çok kanlı bir dışkı görülürken ateş yoktur. Enfektif doz ise kayda değer ölçüde
düşüktür. EA-AggEC suşları hayvanlarda epidemiyolojik çalışmalar sonucunda
ortaya çıkarılmıştır. Tropik ülkelerde çocuklarda süreklilik gösteren diyareye
neden olurlar. Daha önceden EPEC grubunda yer alan ve Hep-2 hücre modeline göre
diffuz adhesyon ile karakterize edilen diğer grup DAEC olarak adlandırılmıştır.
Bunlar da çocuklarda süreklilik gösteren diyareye neden olurlar (58, 88, 89,
115, 117, 123, 129, 160).
Diyareye neden E. coli serotipleri içinde en önemlileri E. coli O157:H7 ve O126:H11 serotipleridir. Her iki bakteri de EHEC
grubu içinde yer almakta ve benzer hastalıkları yapmakla beraber O126:H11
serotipine gıdalarda rastlanmamıştır. Ayrıca
E. coli O157:H7 serotipinin
farklı suşları VT-1 ve/veya VT-2 toksinlerini üretirken E. coli O126:H11 serotipinin bütün suşları sadece VT-1
üretmektedir. O157:H7 serotipi bugün için kabul edilen en tehlikeli gıda
kaynaklı patojenler içinde yer alır (80, 88, 125, 145). Bununla beraber O111
gibi O157 olmayan STEC serotiplerine gıdalarda sıklıkla rastlandığı ve bunların
da klinik hastalıklara neden olduğu, bu nedenle bu serotiplerin ihmal
edilmemesi gerektiği belirtilmektedir (3)
E. coli O157:H7 serotipi genel olarak Kuzey Amerika
kıtası ülkelerinde daha sıklıkla görülmekle beraber, bugün 6 kıtada en az 16
ülkede giderek artan sayıda vakaya rastlandığı, genel olarak mayıs - ekim
aylarında vaka sayısında artış olduğu, hastalığın 5 ve daha altındaki çocuklar
ile 65 ve daha yukarı yaşlılarda daha fazla görüldüğü bildirilmektedir.
Enfektif dozunun 0,3 - 15 hücre/g gibi çok düşük düzeyde olması salgınların
yayılmasında kişiden kişiye bulaşmaların temel etken olduğunu göstermektedir
(58, 129).
2. Kaynağı ve Yayılması
E. coli O157:H7 serotipinin kaynağı üzerinde farklı
görüşler bulunmaktadır. Çeşitli araştırma sonuçları bu bakterinin başta süt
inekleri olmak üzere sıcak kanlı hayvanlar olarak tanımlanan memeli ve kanatlı
hayvanların dışkıları ile ete, süte, toprağa, suya ve dolayısı ile tüm çevreye
yayıldığını göstermiştir (80).
Patojen bakterilerin evrimi üzerinde çalışmalar
yoğun şekilde sürmektedir. Escherichia,
Salmonella ve Shigella türleri üzerinde yapılan genetik analizler E. coli O157:H7 serotipinin bireysel bir
patojen olmadığı, bunun enterik bir bakteriden evrimleştiği şeklindeki teori
oldukça benimsenmiştir. 16S rRNA ve ve 5S rRNA dizilişleri ile yapılan
filogenetik araştırmalar Escherichia
spp. ve Salmonella spp. ‘nin memeli
hayvanların ilk türeyişi olan 120-160 milyon yıl önce ortak bir atadan
ayrıldıkları, Shigella spp. ‘nin
erken primatların oluştuğu 80 milyon yıl kadar önce E. coli ‘den türediği, kommensal E. coli ‘lerin memelilerin bağırsağını tercih ederken, patojen E. coli ‘lerin barsak epitelini aşıp
dolaşım sistemine ve buradan uygun bulduğu yerlere lokalize oldukları kabul
edilmektedir. Patojenik E. coli, Salmonella ve Shigella suşlarının virülens analizleri bunların en az bir virülens
determinantlarının plazmid ya da transpozon olarak ekstrakromozomal elementler
üzerinde bulunduğunu göstermiştir. Örneğin turist ishalinden izole edilmiş ETEC
suşlarında en az 2 adet plazmid bulunmuştur. Bu konudaki bir başka örnek Sh. sonnei 'nin O antijenini kodlayan
bir plazmide sahip olmasıdır. Önceleri bu genin kromozom üzerinde bulunduğu,
zamanla bunun inaktive olduğu ve plazmid üzerinde yer aldığı, bunun nedeninin
de plazmidde kodlanan genlerin yeni bir ortama adaptasyonda avantaj sağladı
düşünülmektedir. Bu teori, patojen olmayan E.
coli gibi kommensal bir bakterinin Sh.
sonnei gibi bir patojene dönüşmesi için çok sayıda faktöre gerek olmaksızın
sadece tek bir plazmidin aktarılmasının yeterli olacağı hakkındaki görüşü
kuvvetlendirmektedir. Enterik patojenlerde yapılan kromozomal incelemeler ayrı
DNA segmentlerinin fonksiyonel virülens özellikleri kodladığı bulunmuş ve
bunlara “Pathojenity Island ; Pais” adı verilmiştir. Daha ilginç olarak bu
genler çoğunlukla başka mikroorganizmalardan kazanılmış olarak ortaya
çıkmaktadır. Pais, bakteriye kompleks bir virülens özellik kazandırmakta ve
genetik transfer ve rekombinasyonları önlemektedir. Pais genellikle hemolisin
ve fimbria gibi hücre yüzeyi proteinlerinden sorumlu genler içerir. E. coli O157:H7 ‘de 35 kb olan “Locus of
Enterocyte Effacement ; LEE” olan bir Pais bulunmuştur. Pais ‘in ortaya
konulması ile E. coli O157:H7 ‘nin
evrim teorileri yeni bir yön kazanmış, bu evrime en azından belirli patojen E. coli klonlarının farklı aşamalarda
dahil olduğu şeklinde teoriler geliştirilmiştir. Kommensal bakteri kromozomuna
LEE ‘nin yerleşmesi EPEC benzeri bir klon oluşması için temel bir aşamadır. E. coli O157:H7 EPEC benzeri bir atadan
önce LEE ‘yi elde etmesi, sonra transdüksiyon ile SLT 2 ‘yi alması, sonra
hemolisini kodlayan EHEC plazmidini kazanması, daha sonra SLT 1 ‘i kazanması ve
en son olarak sorbitol fermantasyonu ve b-GUR aktivitesini yitirmesi ile evrimini
tamamladığı kabul edilmektedir (129).
E. coli O157:H7 serotipinin genetik çalışmalar sırasında
elde edildiği ve bir kaza sonucu doğaya salındığı şeklinde görüşler de
bulunmaktadır. Griffin ve Tauxe 'ye göre bu serotip muhtemelen enteropatojenik
bir atadan genetik çalışmalar sonucu oldukça yakın bir dönemde ortaya çıkmıştır
(76).
E. coli O157:H7 serotipi köpek, kuş, koyun, geyik ve
insanda görülmekle beraber, sığır temel kaynak olarak ele alınmaktadır. Bunun
nedeni, insanlarda bu serotipin neden olduğu kanıtlanmış pek çok vakada
yeterince pişirilmemiş sığır etlerinin ve daha az sıklıkta olmak üzere çiğ
sütlerin hastalıktan sorumlu olduğunun kanıtlanmasıdır. Bununla beraber, hayvan
dışkısı ile bulaşmış toprak ve suyun dolaylı olarak hastalığın taşınmasında ve
yayılmasında önemli bir rol oynadığı da
bilinmektedir (58, 80).
Genç ve sağlıklı sığırlar E. coli O157:H7
enfeksiyonlarına oldukça dirençlidir. Deneysel olarak yemlerine 107
düzeyinde E. coli O157:H7 katılan hayvanlarda her hangi bir klinik bulguya
rastlanılmaması, 6-8 haftalık danalar için bu bakterinin patojen etki
göstermemesi, buna karşın rumen ve barsaktan geçerken dışkılarındaki bakteri
sayısında ciddi bir azalma olmakla beraber halen yoğun ölçüde bu patojene
rastlanılması sığırların bu bakterinin kaynağı ve çevreye bu bakterinin
yayılmasında önemli olduğunu kanıtlamıştır. Benzer şekilde ahırlarda
hayvanların su içtiği kanallardaki segmentlerde bu serotip 4 ay süre ile
canlılığını koruyup gelişebilmektedir (129).
Bu bakteri süt ineklerinin dışkılarında diğer
sığırlara göre daha fazla bulunmaktadır (110, 168). Süt sığırlarının dışkısına
103 ve 105 kob/g düzeyinde E. coli O157:H7 'nin aşılanıp, dışkının 5; 22 ve 37 oC
'larda depolandığı bir çalışmada E. coli
O157:H7 'nin 5 oC 'da 70 gün canlılığını koruduğu (164), sığır
dışkısında 50 günden daha fazla süre içinde halen belirlenebilecek düzeyde
kaldığı, buna karşın 106/ml düzeyinde inokülasyonlar sonucunda
sayının sığır idrarında 10 günde, nehir suyunda 7 günde belirlenemeyecek sayıya
düştüğü (111), sığır dışkısında 5, 15 ve 25 oC 'lardaki
depolanmasında sırasıyla 14, 18 ve 12 hafta canlılığını sürdürdüğü (72)
gösterilmiş ve bu bulgulara göre sığır dışkısının bu patojenin yayılmasında
önemli bir taşıyıcı olarak dışkının sığırlara, gıdalara ve çevreye E. coli O157:H7 'nin yayılmasında
potansiyel bir taşıyıcı olduğu, dolayısıyla ahırlarda dışkının iyi bir şekilde
kontrol edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Süt hayvanlarının beslenmesinde
kullanılan pamuk tohumu ve mısır silajı gibi yemlerin az sayıda da olsa E. coli O157:H7 serotipi içerdiğinin
belirlenmesi süt ineklerinin dışkılarında bu bakteriye daha fazla rastlandığı
hakkındaki görüşü pekiştirmekle beraber, modern çiftliklerde beslenen süt
ineklerinin dışkılarında bu serotipe çok daha az rastlanmaktadır (58). Buna
bağlı olarak, önceleri bu bakterinin ana kaynağının süt inekleri olduğu ve
insanlara asıl geçişin süt ürünleri ile olduğu düşünülmüş ise de süt ve
peynirlere ilişkin olarak yapılan tarama çalışmalarından bu varsayımı doğru
kılacak bulgular elde edilmemiştir (10, 168).
Deneysel olarak 25 adet E. coli O157:H7 verilen civcivlerin inokülasyondan 8 ay sonrasına
kadar dışkıları ile bu bakteriyi attıklarının belirlenmesi üzerine önce E. coli O157:H7 'nin ana kaynağının
kanatlılar olduğu düşünülmüş (57), ancak 50 çiftlikte 500 hayvanın dışkısında
bu bakteriye rastlanmaması üzerine kanatlıların bu açıdan potansiyel kaynak
olmadığını göstermiştir (58).
Ruminantlarda özel beslenme ile sağlanan
gastrointestinal epitel hücre gelişmesinin E.
coli O157:H7 serotipi üzerinde olumsuz etki yaptığı (107), buna karşın
silaj yapımı sırasında yetersiz fermantasyonun tüm fekal koliformlarda olduğu
gibi E. coli O157:H7 sayısında da
artışa neden olduğu ve dolayısı ile dışkı ile bulaşmış otların silajında
yetersiz fermantasyonun bu bakterinin ruminantlar arasında taşınmasında etkili
olabileceği kanıtlanmıştır (67).
Salgınlarda en önemli taşıyıcının insandan insana
olduğu, özellikle ana okulu ve düşkünler evi gibi kişisel hijyenin yeterli
olmadığı yerlerde salgının hızla yayıldığı bilinmektedir (58, 80).
3. Enfeksiyona Aracı Olan Gıdalar
Başta sığır dışkısı olmak üzere doğrudan ve/veya
dolaylı olarak hayvanların dışkısının bulaştığı her türlü gıda maddesi E. coli O157:H7 enfeksiyonu bakımından
potansiyel tehlike taşımaktadır. Nitekim pek çok gıda maddesinde ve ayrıca içme
ve kullanma suları ile yüzülen göllerde E.
coli O157:H7 varlığı gösterilmiş iken başka gıdalarda da bu tehlikenin
boyutları deneysel olarak kanıtlanmıştır.
Dünya çapındaki infeksiyonların çok büyük bir
bölümü başta yetersiz pişirilmiş et ve pastörize edilmemiş süt olmak üzere
sığır kaynaklı gıdalar ile olmuştur. Diğer hayvanlar ve özellikle ruminantlar
da E. coli O157:H7 kaynağı ya da
vektörüdür (35).
Başta sığır olmak üzere domuz, koyun, piliç
etleri ve yine başta hamburger ve köfte olmak üzere kıyma ile hazırlanan et
ürünlerinden sıklıkla izole edilmektedir. Farklı hayvanların dışkılarının eti
farklı düzeylerde kontamine edebileceği gösterilmiştir. İngiltere 'de yapılan
bir seri çalışmada sığır dışkılarında %15,7 ; koyun dışkılarında %2,2 düzeyinde
pozitif sonuç bulunmuş iken, sığır eti ürünlerinde %1,5 buna karşın kuzu eti ürünlerinde
%5,9 pozitif sonuç alınmış olması oldukça ilginç bulunmuştur. Et ürünleri
dışında da bulunan ve salgınlara yol açan bu patojen en yaygın olarak çeşitli
peynirler, çiğ süt ve genel olarak patojenler açısından güvenilir bir gıda
olarak tanımlanmasına karşın yoğurt gibi süt ürünleri ; çeşitli su kaynakları,
salatalar ve salata sosları, evde
yapılan sandviç, turp filizi, pastörize edilmemiş elma şarabı ve taze sıkılmış
elma suyu çeşitli enfeksiyonlara neden olmuştur. Suyun potansiyel
kontaminasyonuna karşı su kaynaklı infeksiyonun diğerlerine göre daha az olduğu
ve bunun nedeni olarak E. coli
O157:H7 serotipinin suyun işlenmesi sırasında kolaylıkla öldürülebilmesi
belirtilirken, Afrika ülkelerinde yüzey suyunun içilmesine bağlı olarak
binlerce hastalanmanın görüldüğü salgınlar da göz ardı edilememektedir (8, 32,
33, 35, 36,37, 38, 47, 52, 55, 57, 58, 78, 114, 168).
Bu bakterinin iceberg salatalarında canlı kalması
ve yapraklara penetrasyonu ve klorun etkisi üzerinde de araştırma yapılmış,
hücrelerin kesik dokuların 73,5 mm altına penetre olduğu, 200 ppm klorun 5 dakika
içinde 0,7-1,0 log birimi indirgeme sağlamakla beraber doku içine nüfuz etmiş E. coli O157:H7 hücrelerinin klor
etkisinden daha fazla korunduğu bulunmuştur (153). Böylece çiğ yenilen salata
türü sebzelerin ne denli tehlikeli olabileceği ortaya konulmuştur.
Taze sıkılmış elma suyu ABD 'de ve Batı Avrupa
ülkelerinde oldukça yaygın bir tüketim alanına sahiptir. Ağaçtan yere dökülmüş
ve dışkı ile bulaşmış elmaların yeterince yıkanmadan ayaküstü büfelerde
sıkılarak tüketime sunulması sonunda kayıtlara geçen pek çok enfeksiyon
görülmüştür. Yine ABD 'de pastörize edilmemiş elma suyundan yapılan elma şarabı
(cider) pek çok enfeksiyona neden olmuştur. Elma şarabına işlenecek elmaya
diğer meyve şaraplarında olduğu gibi ısıl işlem uygulanmaması ve elma şarabında
alkolün %4-5 düzeyinde olması enfeksiyon riskini artırmaktadır (58, 129).
Her ne kadar E.
coli O157:H7 salgınlarında çoğu kez yeterince pişirilmemiş sığır kıyması ve
buna bağlı olarak hamburger gösteriliyor ise de oldukça seyrek olan vakalarda
risk faktörü hakkında yeterli bilgi yoktur. İlginç olarak ayaküstü (fast food)
restoranlarda çalışanların daha büyük bir risk taşımadıkları ve et ürünlerinin
tüketimine bağlı olarak riskin artmadığı gösterilmiştir (57). Buna tümüyle
karşı bir görüş ise bu serotipin hayvan varlığı ve/veya et tüketimi yüksek olan
gelişmiş ülkelerde daha yaygın görüldüğü, genel hijyenik kurallara daha az
uyulan gelişmemiş ülkelerde görülmeme nedeninin ise aynı şekilde hayvan varlığı
ve et tüketimindeki yetersizlik olduğu şeklindedir (129).
4. Biyokimyasal ve Antijenik Özellikleri
E. coli O157:H7 serotipi diğer E. coli 'lerden ; 44,5 oC ve üzerinde gelişememesi,
sorbitolü fermente edememesi, b - glucuronidase enzimine sahip olmaması, buna
karşı eae genine sahip olması, 60 mDa
plazmid taşıması ve yaygın olarak görülmeyen 5000-8000 Dalton moleküler
ağırlıkta OMP ekspresyonu ve enterohemolisin üretimi ile ayrılır (58, 129,
160). E. coli 'lerin %95 'i sorbitolü
24 saat içinde fermente ederken E. coli
O157:H7 sorbitolü 48 saat içinde fermente edememektedir. Bununla beraber
Birleşmiş Milletler Dünya Sağlık Örgütü (WHO) 'ne göre (6), SLTEC O157 suşları
arasında sorbitol pozitif olanlara da rastlanılmaktadır. E. coli O157:H- suşları sorbitol pozitiftir
(58). Yine E. coli 'lerin %97 'si
ß-glucuronidase enzimi içerirken E. coli
O157:H7 serotipi ß-glucuronidase negatiftir. Yeni bir tip hemolisin olarak
kabul edilen enterohemolisin, verotoksin pozitif E. coli O157:H7 ve E. coli
O157:H- serotipleri tarafından üretilirken, bu özellik diğer E. coli 'lerde yoktur. Enterohemolisin
sadece eritrositleri yıkanmış kanlı agar petrilerinde belirlenebilir. Bu
şekilde 33 adet verotoksik E. coli
O157:H7 ya da E. coli O157:H-
izolatının 32 adedinin enterohemolisin ürettiği gösterilmiştir. Bunların
dışında E. coli O157:H7 serotipi
diğer E. coli 'lere göre safra
tuzlarına daha az dayanıklıdır. Antijenik yapısı diğer E. coli 'ler ile kesin bir ayırım sağlar (57, 118, 120, 125, 126).
E. coli 'nin florojenik MUG belirteci uidA geni tarafından kodlanan b-glucuronidase enziminin aktivitesine bağlıdır.
EHEC E. coli O157:H7 'de de bu genin
varlığı gösterilmiş olmakla beraber, yapılan sekans analizleri bu serotipte uidA geninde bir kaç baz mutasyonu
olduğunu göstermiştir. Bu nedenle E. coli
O157:H7 serotipinde diğer E. coli
'lerde tipik olan MUG reaksiyonu negatiftir (88).
E. coli O157:H7 'nin O157 antijenik determinantı
bakterinin selüler lipopolisakkaritinin polisakkarit kısmında bulunur. Yapısal
analizler sonucunda bu determinant D-glukoz, L-fukoz (6-deoksi-L-galaktoz),
2-asetamido-2-deoksi-D-galaktoz, 4-acetamido-4,6-dideoksi-D mannoz (1:1:1:1)
'dan oluşan ve tekrarlanan tetrasakkarid ünitelerinin doğrusal polimeri olarak
tanımlanmıştır (129, 134).
MUG negatif E.
coli O157 izolatlarının verositotoksin pozitif olduğu söylenebilir. Bir
çalışmada 188 E. coli O157
serotipinin MUG ve verositotoksin testleri yapılmış, bunlardan 155 E. coli O157:H7, 10 E. coli O157:H- ve 1 E.
coli O157:H (rough) olmak üzere 166 adedi MUG negatif ve verositotoksin
pozitif iken, diğer 22 izolat (2 O157:H- , 1 O157:H , 19 diğer H
tipleri ; H6, H16, H19, H25, H42, H45) MUG pozitif ve verositotoksin negatif
olarak bulunmuştur (156).
E. coli suşları arasında serolojik bir bağlantı olduğu
ilk kez 1921 'de Dodgeon ve arkadaşları tarafından belirtilmiş, sonra 1937 'de
Lowel E. coli 'nin kapsül ve somatik
olmak üzere 2 çeşit antijeni olduğunu ileri sürmüş, 1943 'de ise Kaufmann
flagella antijenini de göstermiştir. Buna göre E. coli 'de O1-O171 arasında gösterilen 165 somatik O antijeni,
K1-K90 arasında gösterilen 90 kapsül K antijeni ve H1-H56 arasında gösterilen
56 flagella H antijeni saptanmıştır. Çeşitli araştırmalar ile 171 O antijeni
belirlenmiş ise de bunlardan 31, 47, 67, 72, 94 ve 122 numaralılar listeden
çıkarılmış ve 165 O antijeni kalmıştır. En son çalışmalara göre bugün 174 O, 56
H ve 80 K antijeni olduğu saptanmıştır (58). E. coli 'nin somatik O antijenleri ile Salmonella, Shigella, Citrobacter ve Providencia cinsi bakteriler arasında önemli ölçüde çapraz
reaksiyonlar bulunmaktadır. Termostabil özellik gösteren O antijenlerinden en
çok rastlanan 25 kadar antijendir. Hücre zarında, kılıfında ya da kapsülde
bulunan kapsül K antijenleri L, B ve A grubundadır. Bunlardan L ve B grubu
yüzeysel somatik antijenler, A grubu ise kapsül antijenleridir. K antijenleri
de termostabil özellik gösterir. Kapsül antijenleri içinde ayrıca Vi, a, ß, F
antijenleri de vardır. Monofazik olan H
antijenleri ise sadece hareketli türlerde bulunur ve ısıya duyarlıdır.
Flagellar H antijenleri birbirleri ve diğer bakterilerin H antijenleri ile
çapraz reaksiyon vermezler (58, 116). E.
coli O157 ile Escherichia cinsi
içindeki diğer 4 sorbitol negatif türün antijenik ilişkisinin araştırıldığı bir
çalışmada 24 E. hermannii, 12 E. fergusonii, 12 E. vulneris ve 1 E. blattae izolatı poliklonal antiserum
ile tüpte aglütinasyon ve lateks lam aglütinasyon testine alınmışlardır.
Bunlardan sadece 4 E. hermannii izolatı serolojik olarak çapraz reaksiyon vermiştir
(141). Bunlara ilaveten Citr. freundii
suşlarının da E. coli O157 antiserumu
ile agglutinasyon verdiği bildirilmektedir (89).
5. Gelişmesi ve Canlı Kalması
E. coli O157:H7 serotipi de diğer E. coli 'ler gibi optimum olarak 37 oC 'da ve pH 7,2 'da
gelişir (55). E. coli O157:H7
serotipinin gelişmesi üzerine yapılan çalışmaların çoğu bu serotipin izolasyon
çalışmalarına yöneliktir.
Çeşitli araştırmalar gıda kaynaklı hemorajik
kolit vakalarında anahtar rol oynayan E.
coli O157:H7 'nin aside dirençli olduğunu ve bu toleransının midenin
kuvvetli asit ortamından rahatlıkla geçmesini sağladığını göstermiştir. Bu
bakterinin aside direnci insanlarda enfeksiyon dozunun çok düşük olmasını
etkileyen bir faktör olarak kabul edilmektedir. Salmonella ‘nın tersine olarak 1-2 pH olan insan midesinde yaklaşık
3 saat süren sindirim sırasında canlı kalabilmesi ve buradan bağırsağa geçmesi
bu ilişkiyi açıklamaktadır (129). Benzer şekilde mayonez, fermente etler,
cottage peyniri gibi asitli gıdalarda diğer patojenler inhibe olurken, bunun E. coli O157:H7 'nin rahatlıkla
gelişebilmesi için bir avantaj olduğu gösterilmiştir. Bu özelliği ile elma suyu
ve geleneksel olarak güvenli kabul edilen fermente et ürünlerinde canlılığını
koruyabilmektedir (11, 25, 30, 39, 45, 69, 73, 112, 113, 148, 167). pH 'sı
3,6-4,0 olan elma şarabında 8 oC 'da 31 gün canlı kalabilen E. coli O157:H7 'nin %40 'dan fazla
mayonez içeren ve pH 'sı 5,40-6,07 olan et salatasında canlılığını uzun süre
koruyabildiği, pH 4,2 'de bir kaç hafta canlı kalabildiği, hatta et salatasının
karakteristik pH 'sında gelişebildiği, sırasıyla asetik, laktik ve sitrik
asitlerin etkili olduğu belirlenmiştir (2, 12, 58, 137, 174).
Sığırların sindirim-boşaltım sistemlerindeki
düşük pH ve organik asitler varlığının daha sonra karkasa bulaşma potansiyeli
olan E. coli O157:H7 serotipi ve
diğer patojenlerin aside dirençliğini artırabileceği düşünülmektedir. Yapılan
çeşitli çalışmalar bu bakterinin aside toleransının artırabileceğini (16, 102),
asit cinsinin aside olan tolerans artırımında etkili olduğu ve suş
farklılıklarının aside dirençlikte önemli olduğunu (27, 51) göstermiştir.
E. coli O157:H7 suşlarının ekstrem asit
(pH 3) koşullarda canlılıklarını sürdürebilmelerinin araştırıldığı bir
çalışmada asitle indüklenmiş oksidatif sistem, asitle indüklenmiş arjinine
bağlı sistem ve glutamata bağlı sistem olmak üzere önceden karakterize edilen 3
asit dirençlilik sistemi test edilmiştir. Çeşitli asit direnç sistemlerinin
patojen E. coli 'nin mide (pH 1-3) ve
barsak (pH 4,5-7) ortamlarındaki asit streslerinde canlılığını korumasında
etkili olduğu, bir kez indüklendikten sonra asit direnç sisteminin 4 oC
'daki soğuk depoda aktif halde uzun süre stabil kaldığı ve bu bulgunun
özellikle gıda endüstrisi için önemli olduğu belirtilmiştir (103). Benzer
şekilde aside direncin gelişme fazı ile doğrudan ilgili olduğu ve en yüksek
direncin durma fazında olduğu belirlenmiş, aside bir kez direnç kazanıldıktan
sonra bunun soğuk depo ortamlarında da korunduğu, sığırların sindirim ve boşaltım
sistemlerinde asidik ortama direnç kazanan bu patojenin karkasa bulaşması
halinde soğuk depo ortamında canlığını uzun süre koruyacağı ve etten elde
edilecek asitli ürünlerde de ortam sıcaklığı gibi diğer koşulların uygun hale
gelmesi ile gelişmesini rahatlıkla sürdürebileceği gösterilmiştir (129).
Etlerde bulunan E. coli O157:H7 üzerine organik asitlerin etkisi çeşitli
araştırmalara konu olmuştur. Sığır karkasında bulunan E. coli O157:H7 'nin organik asitler ile kontrolü için pilot
ölçekli bir karkas yıkayıcısı kullanılmış ve yağlı ya da yağsız et dokuları E. coli O157:H7 'nin 3 suşu ile inoküle
edilip 24 oC 'da %1; 3 ; 5 laktik asit, asetik asit ya da sitrik
asit ile yıkanmış ve 4 oC 'da 24 saat inkübasyondan sonra yapılan
sayımların istatistiksel incelenmesinde asit cinsinin önemli olmadığı, ancak
asit konsantrasyonu, bakteri suşu ve sığır karkas dokusunun bakteri sayısının
azalmasında önemli olduğu, yağsız et dokusu üzerinde %5 konsantrasyonda asit
pülverizasyonun tüm E. coli O157:H7
suşları üzerinde en fazla etkiyi gösterdiği saptanmıştır (47). Benzer şekilde
ılık (20 oC) ve sıcak (55 oC) asetik, sitrik ve laktik
asidin sığır bifteğine inoküle edilmiş E.
coli O157:H7 üzerindeki etkisinin araştırıldığı bir çalışmada elde edilen
bulgular yine E. coli O157:H7 'nin
aside dirençli olduğunu, asit çeşidinin etkili olmadığını, asit uygulamasının
depolama süresi boyunca kayda değer bir canlılık azalması sağlamadığını
göstermiştir (24).
E. coli O157:H7 serotipi yüksek tuz konsantrasyonlarına
da direnç göstermektedir. Glass ve ark. tarafından yapılan araştırmada E. coli O157:H7 'nin %6,5 NaCl 'da
gelişebildiği, NaCl 'ün inhibisyon etkisinin %8,5 derişimde başladığı, 200 ppm
nitrit ve %4,0 NaCl içeren, pH 'sı 5,6 olan sıvı besiyerinde gelişebildiği,
%3,5 NaCl ve 69 ppm sodyum nitritli ve pH 'sı 4,8 olan fermente sucukta
indirgendiği ancak 4 oC 'da 2 ay süren depolama sırasında kullanılan
starter kültüre bağlı olmaksızın tümüyle inhibe olmadığı bulunmuştur (125). Bir
başka çalışmada mTSB broth besiyerine ilave edilen %3,5 ve %6,5 NaCl
konsantrasyonlarında 30-40 saat inkübasyon süresi sonunda E. coli O157:H7 serotipinin 108 kob/ml düzeyine eriştiği
saptanmıştır (1). Bir başka araştırmada ise gelişme üzerine düşük sıcaklık ve
yüksek tuz konsantrasyonunun etkisi piliç ekstrakt broth ve triptik soya (TS)
broth besiyerinde incelenmiş, 37 oC 'da piliç ekstrakt broth
besiyerinde %8; 10 oC 'da piliç ekstrakt brothda %6 ve TS brothda %4
NaCl konsantrasyonunda E. coli
O157:H7 'nin inhibe olduğu, bakterinin 4 oC 'da gelişemediği
gösterilmiştir (40). Buna karşı bir görüş ise E. coli O157:H7 'nin aside kayda değer ölçüde yüksek bir direnç
göstermediği ve %6,5 NaCl içeren TS broth besiyerinde gelişemediği
belirtilmektedir (129).
Bu patojenin kuru ortamlarda canlılığını önemli
ölçüde koruduğu gerek deneysel gerek salgına neden olan gıdalar ile
gösterilmiştir. Farklı pH ve su aktivitesindeki işlenmiş salamlara
inokülasyondan sonra 4 oC 'da 32 saat süre ile 4,63 pH ve 0,90 As
'de dahi 104 - 105 kob/g düzeyinde canlılık elde
edilmiştir. 1994 yılında işlenmiş kuru salamın ve 1966 yılında Japonya 'da turp
filizinin neden olduğu salgınlarda her 2 ürünün de kuru olması yine kuru
gıdalarda bu bakterinin canlı kalabileceğini kanıtlamaktadır (129).
E. coli O157:H7 serotipinin normal gelişme sıcaklığının
bir kaç derece fazlasında inkübasyona bırakıldığı bir çalışmada hücrelerin yeni
bir grup protein sentezleyerek daha sonra kendileri için öldürücü olabilecek
sıcaklıklara karşı daha iyi direnç gösterdikleri bulunmuştur. Aerobik ve
anaerobik koşullarda gelişen E.
coli O157:H7 'ye ısı şoku uygulamasının ısıl işlemde canlı kalabilen
bakteri sayısını artırdığı, bakteriye uygulanan ılımlı bir ısı şokunun
bakterinin inhibisyonu için seçilen proses sıcaklığında canlı kalabilme
yeteneğini yükselttiği görülmüştür (125). TS broth ve işlenmiş salama ısıl
işlem ile strese sokulmuş E. coli
O157:H7 'nin inoküle edildiği bir çalışmada ise TS broth besiyerinde pH ve su
aktivitesine bağlı olmaksızın 5 oC 'da depolamanın E. coli O157:H7 'nin canlılığını iyi bir
şekilde koruduğu, işlenmiş salamda su aktivitesi ve pH 'nın canlılık
azalmasında 1-2 log birimi etkili olduğu gösterilmiştir (42).
Farklı ortam koşullarında E. coli O157:H7 ‘nin canlılığını ne kadar süre ile devam ettireceği
konusunda araştırmalar yapılmaktadır. Laboratuvar analizleri ile E. coli O157:H7 serotipinin kumlu
topraklarda ölüm hızının çok yüksek olduğu, 8 haftalık bir süre içinde 105
kob/g olan başlangıç sayısının belirlenemeyecek düzeye indiği, buna karşın
killi topraklarda 20 hafta içinde sadece 2 logaritma birimi canlılık azalması
olduğu belirlenmiştir (66). Bir başka çalışmada ise toprakta 130 günde 108/g
düzeyinden sadece 107 'ye azalma olduğu bulunmuştur (111).
6. Kontrolü
Asitlik ve tuza olan direncin tersine olarak E. coli O157:H7 serotipi yüksek
sıcaklığa Salmonella 'dan daha fazla
duyarlıdır ancak donma sıcaklıklarına kayda değer ölçüde dirençlidir ve -20 oC
'da 9 ay süre ile sayıda çok az bir azalma ile canlılığını koruyabilmektedir.
(8, 55, 129).
Yapılan termal inaktivasyon çalışmalarında sığır
etinde E. coli O157:H7 'nin D
değerinin 54,4 oC 'da 2390 saniye , 60 oC 'da 50 saniye
ve 64,3 oC 'da 9,6 saniye olduğu, D değerinin Salmonella 'dan daha düşük olduğu belirlenmiştir (56). %10 yağlı
sığır etinde yapılan termal inaktivasyon çalışmaları ile D10
değerinin 55 oC ‘da 21,13 dakika, 57,5 oC ‘da 4,95 d, 60 oC
‘da 3,17 d, 62,5 oC ‘da 0,93 d, ve 65 oC ‘da 0,39 d
olduğu, etteki yağ oranı arttıkça D10 değerinin de arttığı ve ısıl
işleme direncin durma fazının sonunda iken logaritmik gelişme fazına göre daha
yüksek olduğu belirlenmiştir (129). Bu bakterinin ısıl işleme çok duyarlı
olduğu, 70 oC 'da 2 dakikalık ısıl işlem uygulaması ile 6 logaritma
birimi canlılık azalması olduğu (12, 133), bir diğer deyiş ile ısıl işlem ile
yeterli bir indirgeme sağlanabileceği benzer araştırmalar ile de gösterilmiştir
(94, 142, 150).
Bir başka çalışmada araştırıcılar hamburgerlerin
merkezine E. coli O157:H7 inoküle
etmişler, hamburgerleri üretici firmanın önerisine göre pişirmişler ve sonuçta
bu pişirme sonunda E. coli O157:H7
'nin hamburgerlerde belirlenemediğini, ancak üretici önerisinin altında pişirme
sonucunda E. coli O157:H7 'nin canlı
kalabileceğini göstermişlerdir (135). Pişirme için 68,3 oC ‘da 15
saniyenin yeterli olduğu, köftelerin ızgaraya konulmadan önce bir süre oda
sıcaklığında bekletilmesi ile ısıl işleme direncin azaldığı gösterilmiştir
(129).
Çiğ süte aşılanan E. coli O157:H7 serotipi ve diğer bakterilerin HTST yöntemi
kullanılarak pastörizasyon ile termal inaktivasyonunun araştırıldığı bir
çalışmada 16,2 saniye sürede E. coli
O157:H7 'de 60,0 oC 'da en
çok 2 log birimi 63,0 oC
'da en çok 4 log birimi canlılık azalması olduğu, 64,5 oC 'da ise
başlangıçta 105/ml olan canlılığın tümüyle ortadan kaldırıldığı
bulunmuştur (50).
Bu bakterinin ışınlama uygulamalarına dirençsiz
olduğu ve dolayısı ile başta et ürünleri olmak üzere ışınlamanın gıdalar için
kayda değer bir hijyen güvencesi sağlayacağı çeşitli araştırmalar ile
gösterilmiştir. 60Co ya da 137Cs kaynağından elde edilen
ışınlar ile gıdaların korunması oldukça yaygın bir uygulama olup, başta E. coli O157:H7 olmak üzere pek çok
patojenin özellikle katı gıdalardaki eliminasyonu için kullanılmaktadır. Genel
olarak donma sıcaklığı altında olan gıdaların ışınlanması daha az etkili iken,
ABD ‘de E. coli O157:H7 enfeksiyonlarını önlemek için kırmızı etlerin de
ışınlanmasına izin verilmiştir (63, 70, 83, 129).
E. coli O157:H7 'nin ışınlamada düşük D10 değerine
sahip olması özellikle bu bakteriye yönelik olmak üzere ışınlama uygulamalarını
yaygınlaştırmaktadır. Bir çalışmada mekanik olarak kemikleri ayrılmış piliç
etine E. coli O157:H7 aşılanmış ve
bunlara 0 - 2,0 kGy arasında, farklı sıcaklıklarda ve vakumlu ve vakumsuz olmak
üzere farklı atmosfer koşullarında ışınlama uygulanmış, sonuçta +4 oC
'da D10 değeri 0,27 kGy olarak bulunmuştur (155). Bir başka
çalışmada 60Co kaynağından elde edilen 0,78 ; 2,6 ve 22 kGy/h
dozlardaki ışınlamanın E. coli
O157:H7 'nin D10 değeri üzerine etkisi araştırılmış ve bakterinin
duyarlığının doz gücü ile ve logaritmik gelişme ya da durma fazında olması ile
değişmediği belirlenmiştir (53). Buna karşın E. coli O157:H7 'nin logaritmik fazında iken durma fazına oranla
gamma ışınlamasına daha fazla duyarlık gösterdiği, -18 oC 'daki
ışınlamada 20 oC 'a oranla E.
coli O157:H7 ' nin daha dirençli olduğu, 1,5 kGy dozundaki ışınlamanın bu
patojenin imhası için yeterli olacağı gösterilmiştir (29). Bir araştırmada ise E. coli tip 1 'e göre (D10 =
0,45) E. coli O157:H7 'nin (D10
= 0,35) daha düşük D10 değerine sahip olması nedeni ile kıymaların
ışınlanmasında indikatör olarak E. coli
tip 1 kullanılması önerilmiş, deneysel olarak E. coli tip 1 ve E. coli
O157:H7 ilave edilmiş kıymalar ışınlanmış ve sonuçta E. coli tip 1 'in
geri alınabildiği dozlarda E. coli
O157:H7 'nin geri alınamadığı belirlenmiştir (81). Benzer şekilde yapılan bir
çalışmada sığır kıymasından yapılan köfte E.
coli O157:H7 ile aşılanmış ve 60Co ile 0-2,52 kGy arasında
değişen dozlarda radyasyon verilmiş, E.
coli O157:H7 suşları için D10 değeri 0,241-0,307 kGy arasında
değiştiği, radyasyonun uygulandığı sıcaklığın -17 oC olmasının 3 oC
olmasına göre istatistik açıdan önemli ölçüde (p<0,05) daha yüksek D10
değeri sağladığı, köftelerin yağ oranının etkili olmadığı, bu patojenin
radyasyona çok duyarlı olduğu ve 2,5 kGy radyasyon uygulamasının 108
sayıdaki E. coli O157:H7 'yi inaktive
edeceği, bu inaktivasyonun ise köftelerde bulunabilecek daha az sayıdaki
bakteri için tümüyle inaktivasyon anlamına geleceği belirtilmiştir (40).
E. coli O157:H7 suşlarının aside dirençliliği ışınlamaya
dirençliliğini etkilemektedir. pH 'ya bağlı durma fazı asit dirençliğinin
ışınlama dirençliliği ile kıyaslandığı bir çalışmada suş farklılıklarının
önemli olduğu, aside direnç kazanmanın ışınlamaya da direnç kazandırdığı, bu
durumun D10 değerleri hesaplanırken göz önüne alınması gerektiği
uyarılmıştır (28). Benzer şekilde elma sularının ışınlanmasında ise E. coli O157:H7 'nin D10
değerinin aside direnç kazandırılmamış suşlarda 0,12-0,21 kGy arasında
değiştiği, buna karşı aside direnç kazandırılmış suşlarda bu değerin 0,26-0,35
kGy arasında olduğu, ayrıca elma sularındaki kuru madde miktarı arttıkça
ışınlamaya direncin arttığı belirtilmiştir (26).
Yukarıda da belirtildiği gibi aroma kayıplarına
neden olduğu için hammaddeye ısıl işlem uygulanamayan elma şaraplarında UV 'nin
etkisinin incelendiği bir çalışmada 254 nm dalga boyunda UV lambası ile
sağlanan 9,402-61,005 mw-s/cm2 dozundaki ışınlama ile E. coli O157:H7 'de 3,81 log azalma sağlandığını ve UV lambanın bu
amaçla kullanılabileceği gösterilmiştir (171).
Laktik asit bakterilerinin fermentasyon boyunca E. coli O157:H7 üzerindeki antagonistik
etkisi pek çok çalışma ile araştırılmaktadır. Laktik asit bakterileri
psikrotrof ve patojenleri buzdolabı sıcaklığında dahi inhibe edebilen metabolitleri
salgılama özellikleri ile tanınmaktadır. Örneğin Lactobacillus lactis 'in ürettiği H2O2 'in
pek çok patojen üzerinde inhibisyon etkisinin olduğu kanıtlanmıştır (129).
Yapılan bir araştırmada pastörize edilmiş ve çiğ
yağlı ve yağsız süte 2 farklı konsantrasyonda E. coli O157:H7 aşılanmış, bu sütler farklı sıcaklıklarda 28 güne
kadar inkübasyona bırakılmıştır. Deneme sonuçlarında E. coli O157:H7 'nin 5 oC 'da gelişmediği hatta 28 gün
sonunda 2 log kob azalması olduğu, 8 oC 'da ilk 4 günde yaklaşık 1-2
log kob artma olduğu 22 oC 'da ise 4 gün içinde pH 'nın 4 'ün altına
düşmesi sonunda E. coli O157:H7 'nin
sayısında hızla azalma olduğu, pastörize edilmemiş sütte ise refakatçı floranın
varlığına ve bunların antagonistik etkisine bağlı olarak pastörize süttekine
göre daha yavaş geliştiği belirlenmiştir (164). Benzer bir çalışma labneh
peynirleri ile yapılmış, E. coli
O157:H7 popülasyonunun fermantasyon
sırasında arttığı ve 1 gecelik soğuk depoda bekletme sırasında aynı kaldığı,
sonra giderek azaldığı ve 2 gün sonra 2-4 logaritma birimi azaldığı ve 4 gün
sonra belirlenemeyecek sayıya indiği ve dolayısı ile geleneksel labneh
peynirinin bu patojen açısından güvenilir olduğu gösterilmiştir (91). Bu bulgulara karşı ticari laktik asit
starter kültürü ile inoküle edilmiş sütte 4 ve 7 oC 'larda 5 gün
süre sonunda starter kültürün bu patojenin canlılığını etkilemediği
gösterilmiştir (164).
Bir diğer çalışmada starter katılmış ve
katılmamış sucuklara farklı düzeylerde E. coli O157:H7 aşılanmış ve
fermentasyon boyunca sayı incelenmiş, bulgular bu serotipin sucuk olgunlaştırma
süresi içinde tümüyle ortadan kalktığını göstermiştir (97). Buna karşın bu
bakterinin aside dirençli olduğu için geleneksel olarak güvenli olduğu kabul
edilen fermente etlerde canlılığını koruduğuna ilişkin bulgular olduğuna
yukarıda da deyinilmiştir (35). Nitekim sucuklarla yapılan bir çalışmada sucuk
hamuruna 105 kob/g düzeyinde E.
coli O157:H7 ilave edilmiş, olgunlaştırma aşamasında sadece 3 log indirgeme
olduğu saptanmış, vakumla korunan ambalajlarda 2 ay, vakumsuz olanlarda ise 1
ay süre ile bakteri geri alınabilmiştir (46). Bu konu üzerindeki farklı
bulgular laktik asit bakterilerinin farklı düzeylerde inhibitör etki gösteren
metabolitler üretmeleri ile açıklanabilir. Nitekim E. coli O157:H7 ilave edilmiş kıymalarda refakatçı floranın
etkisinin araştırıldığı bir çalışmada yüksek sayıdaki refakatçı floranın hem
aerobik hem de anaerobik koşullar altında E.
coli O157:H7 'nin gelişmesini inhibe ettiğini, refakatçı floranın yaklaşık
%80 Lactobacillus sakei olmak üzere
laktik asit bakterilerinden oluştuğu, kıymaların doğal refakatçı florasının E. coli O157:H7 gelişmesi üzerinde
etkili olduğu gösterilmiştir (163). Benzer şekilde E. coli O157:H7 'nin yoğurt, ekşi krema ve tereyağında aynı düzeyde
asitlendirilmiş skim milk ortamına göre daha fazla inhibe olduğu (75), Pediococcus acidilactici kullanılarak
yapılan laboratuvar ölçekli sosis fermantasyonunda E. coli O157 gelişmesinin nitrit varlığı ile engellenebildiği (31)
bulunmuştur. Enterohemorajik E. coli 'nin
süt ve kıymada gelişmesi üzerine düşük sıcaklık ve refakatçı floranın
etkilerinin incelendiği bir çalışmada düşük sayıda refakatçı flora varlığında 8
oC 'da gelişme olduğu, ancak bu sıcaklıkta yüksek sayıda refakatçı
flora varlığında gelişmenin olmadığı, yüksek sayıdaki refakatçı floranın E. coli 'nin gelişmesini engellediği,
yüksek refakatçı flora varlığı veya 5 oC düşük sıcaklıkta gelişme
olmasa dahi canlılığın korunduğu, sonuçta 5 oC 'da korumanın
gıdalarda riski koruduğu, 8 oC ve üzerindeki sıcaklıkların ise riski
artıracağı gösterilmiştir (127).
E. coli O157:H7 inhibisyonu için çeşitli kimyasallar
denenmektedir. Bunlar arasında klor özellikle içme ve kullanma suları için
başarılı olarak tanımlanırken, çeşitli dezenfektanların organik asitlere göre
daha etkili olduğu belirtilmektedir. Yağlı ve yağsız sığır etleri için klor
heksidin, bağ doku için hidrojen peroksit,
elma şaraplarında %0,1 sodyum benzoat çözeltisi etkili dezenfektanlar
olarak değerlendirilmiş ayrıca et endüstrisinde kullanılan gıda katkılarından
emülsifer olarak kullanılan monolaurin ve baharat ekstraktı olan eugenol de
yine etkili bileşikler olarak belirlenmiştir (129).
Çeşitli bitkilerin E. coli O157:H7 üzerindeki etkileri araştırılmaktadır. Ticari ürün
olan "protecta one" ve "protecta two" adlı bitki
ekstraktları ete aşılanmış E. coli
O157:H7 üzerine % 2,5 konsantrasyonda püskürtülmüş ve ilk gün etki görülmemekle
beraber 4 oC 'da 7 günlük depolama sonunda bu bakteride 1,3 log/cm2
düzeyinde indirgeme sağlanmış ve bitki ekstraktlarının bir miktar indirgeme
yapabileceği belirtilmiştir (48). Buna karşı %1 konsantrasyondaki sarımsak tozu
çözeltisinin 6 saat gibi bir süre içinde 107 kob/ml düzeyindeki E. coli O157:H7 'yi tümüyle öldürdüğü,
dolayısı ile sarımsağın gıda korumada etkili olduğu gösterilmiştir (146).
Turpgiller (Crucifera) familyası
üyelerinde bulunan ve gerek sıvı ortamlarda gerek buhar formunda kuvvetli bir
antimikrobiyal etkisi olduğu bilinen allyl isothicyate 'ın E. coli O157:H7 üzerindeki etkisinin buhar formunda ve bakteri
gelişme fazında iken yüksek düzeyde olduğu bulunmuştur (104). Benzer bir
araştırmada ise %0,1 asetik asit içeren sirkenin E. coli O157:H7 'nin gelişmesini engellediği gösterilmiştir (62)
E. coli O157:H7 'ye özgü bakteriyofajlar ile yapılan
çalışmalarda bakteriyofajın sadece E.
coli O157:H7 serotiplerine özgü olduğu, bakteriyofajın E. coli O157 olmayan bakterileri lize etmediği ve dolayısı ile
bakteriyofaj uygulaması ile bu bakterinin hayvanlarda ve gıdalarda diğer
mikrofloraya zarar vermeden kontrol altına alınabileceği gösterilmiştir (101).
Bdellovibrio spp. Gram negatif bakterilerin periplazmasında
gelişmektedir. Bu özellikleri nedeni ile kontaminasyonda etkili olan paslanmaz
çelik tank yüzeylerinden E. coli
O157:H7 'nin arındırılabileceği düşünülmüş, Bdellovibrio
: E. coli O157:H7 oranı 10:1 olarak
yapılan denemede E. coli O157:H7 'nin
24 saat süre içinde 3,61 log birimi, indirgendiği gösterilmiştir (129).
Portakal suyuna ilave edilen E. coli O157:H7 'nin çeşitli pH 'larda ve yüksek basınç altında
canlılığı araştırılmış ve 550 MPa basınçta 4,5 ve altındaki pH 'larda
canlılıkta 6 logaritma birimi azalma olduğu, portakal sularının yüksek basınç
altında işlenmeleri sırasında sıcaklık ve sürenin de ürün güvenliği açısından
dikkate alınması gereken faktörler olduğu saptanmıştır (105).
7. Yaptığı Hastalıklar
Yapılan çeşitli araştırmalar ve klinik bulgular
hastalıkların giderek arttığını, HIV/AIDS, Ebola hemorajik ateş, Hepatit B ve E. coli O157:H7 enfeksiyonları gibi yeni
hastalıkların ortaya çıkarken, halk sağlığı uygulamasındaki ihmaller sonucunda
tüberkülozun yeniden yayılmaya başlaması gibi olumsuzlukları da ortaya
koymaktadır. Bu hastalıkların ortaya çıkışında ve yayılmasında ekolojik
değişmeler, demografik hareketler, insanların ve ticari malların dünya
yüzeyinde daha fazla dolaşması, antibiyotiklerde hatalı uygulamalar sonunda
mikroorganizmaların direnç kazanması gibi bir çok faktör etkin rol oynamaktadır
(129).
Diyarejenik E.
coli 'lerin (DEC) neden olduğu gıda kaynaklı hastalıkların klinik, halk
sağlığı ve ekonomik önemi vardır. Sadece E.
coli O157:H7 serotipinin neden olduğu hastalıkların tedavi giderleri ve
işgücü kaybı bedelinin yılda 229-610 milyon US$ olduğu tahmin edilmektedir
(115). ABD Hastalık Önleme ve Koruma Merkezi (Centers for Disease Control and
Prevention) tahminlerine göre sadece ABD 'de gıda kaynaklı mikrobiyolojik
hastalıklar toplamı olarak yılda 76 milyon vaka olmakta, bunlardan 300.000 ‘i
tedavi görürken 5000 ölüm olmakta, E. coli O157:H7 ise 20.000 vaka ve
250 ölümden sorumlu tutulmaktadır (58). ABD 'de hastalığın sıklığı her 100.000
kişide 2,1 kişi iken, bu değer Kanada 'da 1991-1996 yılları arasında 3 - 5,3
kişi olarak değişmiştir (129).
Avrupa ‘da görülen enfeksiyonların seyri ABD ‘den farklılık göstermektedir. Avrupa ‘da HUS vakalarının %10-30 kadarını O157 olmayan STEC suşları oluşturulmaktadır. İngiltere ‘de laboratuvar tarafından doğrulanmış vaka sayısı 1982 ‘de sadece 1 iken bu sayı 1995 yılında 1000 ‘i geçmiştir. Kıta Avrupa ‘sı ile İngiltere ‘deki enfeksiyonlarda farklılık göstermektedir. Özellikle Almanya ‘da sorbitol pozitif hareketsiz O157 serotipine sıklıkla rastlanmaktadır. Bulaşma kaynaklarında da ABD ile Avrupa ülkeleri arasında farklılık görülmektedir. ABD ve İngiltere ‘de E. coli O157:H7 enfeksiyonlarının asıl kaynağı hamburger ve diğer et ürünleri iken Kıta Avrupa ‘sında keçi sütü, çeşitli peynirler, gölde yüzmek ve kişiden kişiye bulaşmalar daha önemli olarak görülmektedir. Avustralya 'da ise O157 olmayan ve özellikle O111:H- serotipi sıklıkla ciddi hastalıklara neden olmaktadır (129).
ABD 'de Philadelphia eyaletinde 1971 yılında 5
erişkin hastada izlenen klinik seyir bilinen barsak hastalıkları ile
açıklanamamış ve hiç bir etiyolojik etken saptanamayan benzer hastalıkların ABD
'nin diğer eyaletleri ile Avrupa ve Japonya 'da ihbar edilmesi üzerine ABD
Hastalık Denetim ve Önleme Merkezi 1973-1982 arasında geriye dönük olarak 300 E. coli suşunu serotiplendirmiş ve
kanamalı ağır diyare geçiren California 'lı 50 yaşında bir kadından 1975
yılında izole edilen suş E. coli
O157:H7 olarak saptanmıştır (4, 125).
Bireysel vakalar dışında E. coli O157:H7 ilk olarak 1982 yılında ABD 'de Oregon 'da 26 ve
Michigan 'da 21 olmak üzere 47 vaka ile ve her ikisi de yine daha öncekilere
benzemeyen kanlı diyare şeklinde 2 salgın ile görülmüştür. Her iki salgında da
köfteli sandviçlerin yenilmesinin hastalığa neden olduğu belirlenirken
salgınların birinde aynı partiye ait donmuş köftelerde E. coli O157:H7 'ye rastlanmıştır. Aynı yıl Kanada Ottowa 'da evde
yapılan sandviçlerin de salgına neden olduğu bildirilmiştir (8). Bundan hemen
sonra benzer vakalar ABD, Kanada ve İngiltere 'de görülmüş, daha sonra Meksika,
Çin, Arjantin, Belçika gibi ülkelerde de aynı hastalığa rastlanmış, 1996 yaz
aylarında ise Japonya 'da 16 kişinin ölümüne neden olan salgının etmeni E. coli O157:H7 olarak gösterilmiştir.
(57, 78, 93, 140, 165).
E. coli O157:H7 'nin yapmış olduğu hastalıklar tipik ve
oldukça sert geçen hemorajik kolitis, HUS ve trombotik trombositopenik purpura
(TTP) olmak üzere 3 şekilde görülür. Kusma nadirdir. Bunlardan hemorajik kolit
aniden ortaya çıkan kramplı karın ağrıları ile başlar ve 24 - 48 saat içinde
sulu diyare ile devam eder. Diyare sırasında görülen kan artar ve dışkı zamanla
tümüyle kan olur. Hastalığın ortaya çıkması genellikle 3-9 gün (ortalama 4
gün), hastalık süresi ise 2-9 gündür. Hastalığın ortalama 8 gün sürdüğü
şeklinde kaynaklara da rastlanmaktadır. Kramplı karın ağrılarının doğum
sonrasına benzer yoğunlukta olduğu ve apandisit ağrısından daha şiddetli
olduğu bildirilmektedir. Bu hastalık shigellosiste tanımlanan dizanteri
ve invasiv E. coli 'nin neden olduğu
gastroenteritisden ateş olmaması ve kanlı dışkı ile ayrılmaktadır (8, 57, 58,
125, 149, 160).
Bazı hastalarda ve özellikle çok gençlerde böbrek
yetersizliği, mikroangiopatik hemolitik anemi ve trombositopeni ile karakterize
edilen ve üçlü bir sendrom olarak tanımlanan HUS gelişir. Hemorajik kolitis
vakalarında ortalama %0-15 arasında HUS geliştiği tahmin edilmekte, bu oran
çocuklarda %10 olarak verilmektedir. HUS, kalıcı böbrek fonksiyon kaybına neden
olabilir. Yaşlılarda ise HUS, ateş ve TTP olmak üzere ilave iki semptom ile
görülür. Bu durumda yaşlılarda ölüm oranı ortalama %50 'ye çıkmaktadır. Kuzey
Amerika ülkelerinde ölüm oranı %5 olarak tahmin edilmektedir (8, 58, 129).
Çoğu kez hastalara diyaliz ve kan nakli gerekir,
nöbet ve koma ile karakterize edilen merkezi sinir sistemi hastalıkları gelişir
ve ölüm görülebilir (57). HUS 'un prodromal kanlı diyare ile başlayan tipik ve
diyareli fazı içeren atipik alt grupları vardır. Hastalarda sarılık, sıklıkla
yüksek tansiyon ve kalp yetmezliği de görülebilmektedir. Sh. dysenteriae serotip-1
ile oluşan enfeksiyon HUS 'a neden olurken bazı mikroorganizmalar HUS gibi
hastalıklar yapmaktadırlar. VTEC ile HUS arasındaki bağlantı ise ilk olarak
1985 yılında Karmali ve ark. tarafından gösterilmiştir (149).
TTP 'da ise klinik ve patolojik özellikler HUS 'a
benzer ancak merkezi sinir sistemi bozukluğu genellikle temel özelliktir.
Hastalıkta beyinde kan pıhtısı oluşur ve ölüm genellikle görülür (57, 118).
Bununla beraber E. coli O157:H7
enfeksiyonlarında TTP 'nin nadir olduğu da bildirilmektedir (58).
E. coli O157:H7 enfeksiyonları gençlerde daha etkilidir.
Japonya 'da yapılan araştırmalarda gençlerin ve çocukların E. coli O157:H7 serotipinin yapmış oldukları hastalıklara duyarlığı
açık bir şekilde gösterilmiştir. Dışkılarında bu bakteriye rastlanan 20 yaş
altındaki kişilerin %80 'den fazlası tipik semptomları gösterirken, yine
dışkılarında E. coli O157:H7 serotipi
bulunan 30-46 yaş arasındaki kişilerin %70 'i tipik semptomları göstermemiştir
(162).
E. coli O157:H7 'nin neden olduğu hastalıkların
yoğunluğunun 100.000 'de 10 'dan daha az olduğu kabul edilmektedir. Buna karşı
hastalar hastalığın ortaya çıkmasından itibaren 10 gün süre ile E. coli O157:H7 yayarlar, ortalama %5
kadarı HUS 'a yakalanırken, %50 'den daha azında dışkıda kan görülür (131).
Bununla birlikte, başka kaynaklar E. coli
O157:H7 enfeksiyonlarında dışkıda kan görülme olasılığını %90 olarak vermektedir
(58).
Bakteri antibiyotiklere dirençlidir ve/veya
giderek direnç kazanmaktadır. Bu nedenle hastalıkta antibiyotik ve
antikoagulant kullanılması tartışılmaktadır. İskoçya 'da yapılan çalışmalar
mide asitliğini düşürücü ilaç ve tesadüfen antibiyotik kullanan hastaların HUS
/ TPP ' ye yakalanma risklerinin arttığını ortaya koymuş (58, 60), benzer sonuçlar ABD 'de de alınmıştır (170).
Japonya ‘da 1996 yılında görülen ve çoğu okul çocuğu olan 6000 kişinin etkilendiği
salgında ise özellikle enfeksiyonun 7. gününde alınan antidiyarejenik ilaçların
enfeksiyonu daha da şiddetlendirdiği belirlenmiştir (129).
Japonya 'da 1996 yılı ile başlayan salgınlarda ve
sporadik vakalarda moleküler analizler hastalıktan tek bir suşun değil, tüm
Japonya 'ya yayılmış farklı genotiplerdeki suşların sorumlu olduğunu
göstermiştir. Yapılan analizler hastalardan izole edilen EHEC suşlarının %80
'den fazlasının O157:H7 serotipi olduğunu, bununla birlikte O26 ve O111
serotiplerinin sayısında giderek bir artış olduğunu göstermiştir (165). Benzer
şekilde E. coli O157:H7 olmayan VTEC
suşlarının giderek HUS ve diyareli hastalardan daha fazla izole edildiği,
çeşitli ülkelerde sığır popülasyonu üzerinde yapılan çalışmalarda temel kaynak
konumunda olan sığırlardan 100 'den daha fazla serotip izole edildiği
belirtilmektedir (92).
Patojenik grupların gıdalarda bulunma sıklığı
üzerinde yapılan araştırmalar farklı sonuçları göstermektedir. Eylül 1983 'de
ABD Washington D.C. 'de 45 kişinin Fransa 'dan ithal edilen brie peynirinden
kaynaklanan benzer semptomlar taşıyan sulu diyare (%91) ve karın krampları
(%80) göstermesi üzerine yapılan çalışmalarda hastalık etkeninin ısıya
dayanıklı enterotoksin üreten E. coli
O27:H20 olduğu saptanmıştır. Benzer hastalıklar kısa bir süre sonra ve yine
peynirden kaynaklanmak üzere ABD 'nin 4 eyaletinde daha görülmüştür. Brezilya
'da sığır eti, hamburger ve sosislerden yapılan analizlerde sırasıyla %5; %7,5
ve %10 ETEC suşlarına rastlanmıştır. Buna karşın ABD 'de 78 peynir örneğinde
ETEC suşları bulunamamıştır. Domuz etinden 274, sığır etinden 248 ve tavuk
etinden 278 E. coli suşu izole
edilmiş ancak bunların hiç birinin ısıya duyarlı toksin ya da bunları oluşturan
genleri içermediği görülmüştür. EIEC ve EPEC suşlarına nadir olarak gıdalarda
rastlanılmıştır. EHEC suşlarına ise sığır kıymasında rastlanılmaktadır. Bir
başka çalışmada ise toplam 18 örnekten izole edilen 159 E. coli suşunun 84 adedinin farklı suş olduğu gösterilmiştir (58,
123, 125).
8. Virülens Faktörleri
DNA
sekans analizleri ile elde edilen bulgulara göre ana toksin Shigella dysenteriae type 1 tarafından
oluşturulan "shiga toxin" ile %99 gibi çok büyük bir benzerlik
gösterir ve bu nedenle "shiga like toxin 1 ; SLT-1 (yeni terminolojide Stx
1)" olarak adlandırılır. Diğer toksin Stx 1 ile sadece %55-60 homolog
olmasına karşın SLT-2 (yeni terminolojide Stx 2) olarak adlandırılır. Her iki
toksin de HeLa ve vero doku kültürü hücrelerine toksiktir ve bu nedenle
verotoxin 1 ve 2 (VT-1 ; VT-2) olarak da adlandırılırlar. EHEC tarafından oluşturulan
bu toksinler doku kültürü analizleri ile belirlenir. Bununla beraber, EHEC
suşlarındaki SLT varlığını belirleyebilecek şekilde DNA prob ve PCR analizleri geliştirilmiştir (58, 89, 117, 129,
143, 160). Shiga toksinlerin konu üzerindeki önemleri açıktır. HUS sadece Stxs
üreten bakteriler tarafından oluşturulmaktadır. EPEC serotipleri EHEC ‘lere
benzemekle beraber bunlarda Stxs olmadığı için HUS ‘a neden olamazlar. Stx 2
‘nin Stx 2c, Stx 2d ve Stx 2e şeklinde varyantları vardır. Stx, Stx/Stx 1 ve Stx
2 olarak 2 serogruba ayrılır. EHEC serotipleri tarafından oluşturulan Stx 1 ile
Sh. dysenteriae ‘nın Stx 1 ‘i sadece
A polipeptidindeki tek amino asit ile ayrılır. Stx 2 ‘nin amino asit dizilişi
Stx 1 ile %55 homologdur. Stx 2 böbrek endothelial hücrelerine daha fazla
toksiktir. HUS gösteren hastalardan daha fazla sadece Stx 2 üreten suşlar izole
edilmiş olması bu görüşü kuvvetlendirmektedir. Stxs bir A polipeptidi ve beş B
polipeptidinden oluşmaktadır (129).
E. coli O157:H7 serotipinin oluşturduğu toksinler ve
bunların etki mekanizmaları üzerinde pek çok çalışma yapılmaktadır. Tümü
hemorajik kolit vakalarından izole edilen E.
coli 'lerin vero hücre kültürlerinde toksisite testi yapılmıştır. Orta veya
yüksek düzeyde verotoksin üreten suşlar serotip, biyotip, antimikrobiyellere
resistantlık, plazmid profilleri ve HeLa hücrelerine bağlanma açısından analize
alınmışlardır. Bunların 200 'den fazlası tipik E. coli O157:H7 suşları iken 6 'sı atipik E. coli O157:H7 olarak bulunmuştur. Bu 6 suşun tipik E. coli O157:H7 'lerden farkı; ikisinin
antimikrobiyellere dirençli olması, birinin indol negatif olması, ikisinin
sitrat pozitif olması ve birinin üre pozitif olmasıdır. Bir başka 6 E. coli O157:H7 izolatında ise hareket
negatiftir. Tüm bu farklı izolatlar tipik E.
coli O157:H7 suşları ile benzer plazmid profilleri vermişler ve sorbitol
fermantasyonları negatif ya da yavaş olarak bulunmuştur. Diğer 11
verotoksijenik izolat O157 antijeni göstermemiş, değişik plazmid profilleri
vermiş ve sorbitolü fermente etmişlerdir. Bu bulgular tarama çalışmaları
sırasında dikkatli olunması gerektiğini göstermektedir (23).
E. coli O157:H7 'nin patojenitesi tam olarak
açıklanamamış olmakla beraber önemli virülens faktörleri identifiye edilmiştir.
Tüm klinik izolatların 1 ya da 2 verotoksin ürettikleri, bunların doku
kültüründe geliştirilen Vero ve HeLa hücrelerine sitotoksik oldukları
saptanmıştır. Saflaştırılmış broth toksinleri Verotoksin -1 (VT-1) ve
Verotoksin -2 (VT-2) olarak adlandırılmıştır. Bunlardan VT-1 immunolojik ve
yapısal olarak Sh. dysenteriae 1 'in
oluşturduğu shiga toksinlerinden ayırt edilemediği için bu toksinler shiga 'ya
benzer anlamında Shiga-like toksinler (SLT-I = VT-1 ; SLT-II = VT-2) olarak da
adlandırılmaktadır. SLT-1 'in nükleotid dizilişi shiga toksine benzemektedir
(13, 57, 149, 160).
VT-1, E.
coli O157:H7 serotipinden saflaştırılmış olmakla beraber VT-1 ve VT-1 'e
benzer toksinler E. coli 'nin diğer
suşlarından da izole edilmiştir. İmmunolojik olarak VT-1 'e benzer proteinler
ise Salmonella, Campylobacter jejuni,
Vibrio cholerae ve V.
parahaemolyticus gibi diğer bakteriler tarafından da üretilmektedir. Her ne
kadar ELISA, immundifüzyon vb. yöntemler kullanılarak bu verotoksinlerin shiga
toksine benzerliği gösterilmiş ise de izoelektrik noktası ve molekül ağırlığı
gibi özelliklerden yararlanılarak E. coli
verotoksinleri shiga toksinlerinden ayırt edilebilmektedir. VT-1, A ve B olarak
adlandırılan ve molekül ağırlıkları sırasıyla 5000 ve 7000; izoelektrik
noktaları ise 7,1 olan 2 alt gruptan oluşur. VT-1, E. coli O157:H7 'nin bazı suşları tarafından üretilen intraselüler
bir toksindir. Son araştırmalarda E. coli
'nin O26:H11 ve H30 serotiplerinin de bu toksini ürettiği belirlenmiştir.
70 g hücreden 268 mg olarak saflaştırılan toksinin A, A1, A2 ve B alt üniteleri
SDS-PAGE ile ayrılmış ve bunların molekül ağırlıkları sırasıyla 32,000; 28,000;
3,700; 4,700 olarak bulunmuştur (14, 57, 149).
Verotoksin üreten E. coli suşlarından elde edilen VT-2 'ler arasında serolojik
farklılıklar gözlenmiştir. Bu bulgular verotoksinler arasında heterojenite
olduğunu göstermektedir. HUS gösteren hastadan izole edilen E. coli 'den elde edilip saflaştırılan
SLT-IIvh ve Swine Edema hastalığı olan domuzdan izole edilen E. coli 'den saflaştırılan SLT-IIvp gibi
SLT-II 'nin varyantları bulunmuştur. Bu 2 toksin HeLa hücrelerine toksik
olmayıp her ikisi de E. coli O157:H7 ile ilgili değildirler.
Bu bulgular SLT üreten E. coli 'lerin
oluşturduğu benzer verotoksinlerde
akrabalık olabileceğini düşündürmektedir
(57).
Verotoksinlerin memeliler üzerindeki etki
mekanizması moleküler düzeyde tam olarak anlaşılamamıştır. Bununla beraber,
toksinin B alt birimi hücrelerde glikolipid reseptörüne bağlanarak içeri
girdikten sonra A alt biriminin enzimatik olarak A1 fragmentine
indirgendiği bu fragmentin daha sonra 60S ribozomlarına bağlanarak protein
sentezini inhibe ettiği ve hücre ölümüne yol açtığı tahmin edilmektedir.
Araştırmalar, E. coli O157:H7
serotipinin taşıdığı 60 MDa 'luk plazmidin patojenitede önemli rol oynadığını
belirlemiştir (14, 57). Enterohemorajik E.
coli O157:H7 'nin RTX sitotoksin olarak belirlenen yeni bir hemolitik
determinantının 90 kbp plazmidde (pO157) kodlandığı gösterilmiştir (99, 129).
E. coli O157:H7 'nin gıdalarda verotoksin oluşturup
oluşturmadığı ya da gıdalarda önceden oluşmuş verotoksinin sindirilmesi ile
insanlarda hastalık meydana gelip gelmediği bilinmemektedir. Bununla beraber
VT-1 'in ısıya dayanıklı bir toksin olduğu ve dolayısıyla yetersiz ısıtılan
gıdada bu toksinin aktif olarak kalacağı gösterilmiştir. 70 oC 'da
60 dakika ısıl işlem uygulanan VT-1 'in önemli ölçüde stabil kaldığı, 80 oC
'da 15 dakika %90 ve 80 oC 'da 30 dakika %99 azaldığı, buna karşın
80 oC 'da 60 veya 85 oC 'da 5 dakika ısıl işlem
uygulamasının başlangıç aktivitesi 1000-2000 Vero CD50 olan VT-1 'in
tümüyle inaktive olduğu belirlenmiştir. 4,5 pH 'da 16 saat içinde aktivitesi
%90 düşen toksinin pH ve ısıl işleme olan toleransı gıda endüstrisinde önem
taşımaktadır (14, 57, 58).
9. Belirlenmesi
E. coli O157:H7 serotipinin çeşitli gıda, klinik ve
çevre örneklerinde aranmasına yönelik olarak kısaca klasik ve gelişmiş olarak 2
ana grupta toplanabilecek çeşitli yöntemler bulunmaktadır. Diğer bakterilerin
aranmasında olduğu gibi E. coli
O157:H7 serotipi aranmasında da klasik yöntemler ile gelişmiş yöntemler
kıyaslandığında klasik yöntemler sarf malzemesi gideri açısından avantajlı
ancak, iş gücü maliyeti, analizin duyarlığı ve süre açısından dezavantajlıdır.
Gıdalar, klinik örnekler ve diğer materyalde E. coli O157:H7 belirlenmesine ilişkin
pek çok yöntem üzerinde çalışılmaktadır. Bunlardan klasik olarak tanımlananlar
biyokimyasal testler üzerine kurulmuştur ve rutin test laboratuvarlarında
yaygın olarak kullanılmaktadır. Başta serolojik yöntemler olmak üzere
geliştirilmiş testler öncelikle maliyet ve deneyim faktörleri nedeniyle
genellikle araştırma laboratuvarlarında uygulanmaktadır.
9.1. Klasik Yöntemler
E. coli O157:H7 'nin belirlenmesi için kullanılan klasik
yöntemlerin büyük çoğunluğu selektif zenginleştirme ve katı besiyerine ekim
aşamalarını içeren var/yok testleri şeklindedir. Bu testler ile analiz edilen
belirli bir miktar örnekte bu bakterinin varlığı ya da yokluğu araştırılır.
Buna göre materyalde E. coli O157:H7
'nin varlığının gösterilmesi sırasıyla selektif bir sıvı besiyerinde
zenginleştirme, selektif ve ayırt edici bir katı besiyerine ekim, şüpheli
kolonilerin biyokimyasal ve/veya lateks agglutinasyon testleri ile E. coli O157 olarak belirlenmesi ve en
son olarak izolatın H7 antijeni içerip içermediğinin belirlenmesidir. E. coli O157 olduğu saptanan izolatların
verotoksin analizlerinin de yapılması gerekmektedir (49, 80, 125, 160).
Klasik yöntemlerle E. coli O157:H7 izolasyonunda yoğun refakatçı flora varlığına bağlı
olarak sıklıkla sahte negatif sonuçlar alınabilmektedir. Benzer şekilde analiz
edilen diğer mikroorganizmalarda da olduğu gibi, selektif zenginleştirme ortamı
olarak kullanılan besiyerinde E. coli
O157:H7 serotipi ile aynı düzeyde gelişebilen E. coli tip 1, Citr. freundii,
Enterobacter spp., Hafnia alvei gibi yakın akraba türler
selektif katı besiyerinde de rahatlıkla gelişebilmekte ve eğer başlangıçta E. coli O157:H7 sayısı bu flora içinde
yeterli bir oranda değil ise bu bakterilerin baskılaması nedeni ile analiz
sonucu hatalı olarak negatif alınmaktadır. Burada hedef bakterinin selektif
sıvı ve katı besiyerlerinde gelişebilen refakatçı flora içindeki oranı en düşük
%1 olmalıdır. Bu şekilde standart boy bir petri kutusunda bulunan selektif bir
katı besiyerine selektif zenginleştirme kültüründen yapılan ekim ve inkübasyon
sonucunda oluşacak 100 koloni içinden hedef bakterinin diğerlerinden farklı
olan koloni morfolojisine göre ayırt edilmesi ve izolasyonu mümkündür. Burada,
petri kutusunda 100 koloni oluşacak şekilde selektif zenginleştirme kültüründen
seyreltme yapılması esastır. Bu orandan daha düşük konsantrasyonlarda bulunacak
hedef bakterinin petri kutusunda görülmesi ve izolasyonu mümkün değildir. Gıda
maddesinde başlangıçta bu oranın %0,1 olduğu varsayılır ise selektif
zenginleştirme sonunda bu oran korunacak, petri kutusunda 100 koloni oluşması
sağlanacak şekilde yapılan seyreltme sonunda petri kutusuna hedef bakteriden 1
adedinin koloni oluşturma olasılığı %10 olacak, bir diğer deyiş ile %90
olasılıkla petri kutusunda hedef bakteri koloni oluşturmayacaktır. Bu koşulda E. coli O157:H7 'nin koloni oluşturması
için petri kutusunda 1000 koloni oluşacak şekilde seyreltme yapılması
gerekmektedir, ancak bu koşulda da refakatçı bakteri kolonileri hedef bakteriyi
maskeleyecek ve 1000 koloni içinden E.
coli O157:H7 'nin seçilip izolasyonu mümkün olmayacaktır. Klasik
yöntemlerle yapılan analizlerde yakın akraba refakatçı floranın inhibisyonu
üzerinde pek çok çalışma yapılmaktadır. Bunların inhibisyonu için yükseltilmiş
inkübasyon sıcaklığı, düşük pH, çeşitli antibiyotiklerin kullanılması, kısa
inkübasyon süresi gibi faktörler araştırılmaktadır (18, 22, 81, 89, 120).
Refakatçı floranın E. coli O157:H7 belirlenmesindeki maskeleme şeklindeki olumsuzluğu
yanında sıvı besiyerinde doğrudan bu bakterinin gelişmesini engellemek ve
dolayısı ile belirlenmesini tümden olanaksız kılmak gibi olumsuzlukları da
vardır. Yapılan bir araştırmada brain-hearth infussion besiyerinde H. alvei 'nin E. coli O157:H7 'nin gelişmesini kayda değer ölçüde engellediği
gösterilmiştir (59). Bu durumda klasik yöntemlerle analiz edilen örnekte E. coli O157:H7 varlığının belirlenmesi
bir anlamda refakatçı floranın baskılanabilmesi ile doğrudan ilişkilidir.
Gıdalarda fekal koliformların ve dolayısı ile E. coli 'nin belirlenmesi için
kullanılan inkübasyon sıcaklığı olan 44-45,5 oC sıcaklık sınırı
refakatçı floranın gelişimini baskılarken, E.
coli 'nin gelişimini teşvik etmekte, ancak E. coli O157:H7 bu sınırda zayıf olarak gelişmektedir. E. coli O157:H7, E. coli tip 1 ve diğer koliformların EC Broth besiyerinde
gelişmeleri ve gaz oluşturmaları için gerekli en düşük ve en yüksek sıcaklığın
araştırıldığı bir çalışmada E. coli
O157:H7 'nin gelişebildiği sıcaklık sınırları 24 saatte 24,3-41,0 oC
; 36 saatte 19,3-41,0 oC ve 48 saatte 19,3-41,0 oC olarak
bulunmuştur. Benzer şekilde TS broth besiyerinde gelişme sıcaklık sınırının
20-42 oC olduğu gösterilmiştir. Bu bulgular fekal koliform ve E. coli 'nin standart aranma yönteminde
kullanılan 44,5 oC 'ın E. coli
O157:H7 serotipinin gelişmesine olanak tanımadığını, bu nedenle gıdalarda E. coli aranmasına yönelik olarak
kullanılan geleneksel yöntemler ile E.
coli O157:H7 belirlenmesi söz konusu olamayacağını göstermiştir (8, 55, 57,
129, 137). Benzer şekilde yapılan bir başka araştırmada E. coli O157:H7 serotipinin belirlenebilmesi için en uygun
inkübasyon sıcaklığı 41-42 oC olarak bulunmuştur (21).
E. coli O157:H7 serotipinin klasik yöntemlerle
belirlenmesi amacı ile kullanılan selektif besiyerleri içinde modifiye EC (mEC)
broth (13, 20, 93, 120, 121, 124, 145), modifiye trypticase soy (mTS) broth
(21, 55, 120, 152, 169), LST broth (81, 120), EZ coli zenginleştirme besiyeri
(119) ve özelikle kümes hayvanları ile yapılan analizlerde önerilen piliç
ekstrakt broth (40) bulunmaktadır. Genel olarak 1:9 oranında besiyeri ile
homojenize edilen örnek 37 oC 'da 24 saat inkübasyona bırakılmakta,
bu sürenin sonunda selektif bir katı besiyerine ekilmektedir. mTSB brotha 0,05
mg/l cefixime, 10 mg/l cefsuladin ve 80 mg/l vancomycine ilavesi ile ön
zenginleştirme besiyeri daha da selektif hale getirilebilmektedir.
Zenginleştirme kültürlerinin hidrofobik grid membran filitreden (HGMF)
geçirilip, bu filitrelerin selektif katı besiyeri üzerine yerleştirilmesi de
yaygın uygulama bulmaktadır (8, 80, 89, 120). mTS broth besiyerinde 43 oC
'da ve 100 d/d çalkalama hızı ile yapılan inkübasyon ile direkt ekimden 10
misli daha fazla duyarlıkta ve en iyi geri alma sağlandığı belirtilmektedir
(152). Buna karşı bir başka araştırmada 42 oC 'da çalkalama
yapılmadan inkübasyonun refakatçı florayı önemli ölçüde baskılayacağı
gösterilmiştir (20).
E. coli O157:H7 'nin belirlenmesinde doğrudan selektif
önzenginleştirme yerine önce selektif olmayan bir ortamda canlandırma işlemi
yapılması ile hasar görmüş hücrelerin daha iyi bir şekilde belirlenebileceği ve
buna bağlı olarak klasik yöntemlerin duyarlığının 10 misli artırılabileceğinin
gösterildiği araştırmalar da bulunmaktadır (18, 82).
Selektif katı besiyeri olarak bu gün en yaygın
kullanılan sorbitol MacConkey (SMAC) agar ve bu besiyerinin çeşitli
modifikasyonlarıdır. Bu besiyerinin standart MacConkey agardan farkı
bileşiminde laktoz yerine sorbitol bulunmasıdır. E. coli O157:H7 serotipi sorbitol negatif olduğu için bu
besiyerinde renksiz koloniler oluşturmakta, buna karşı sorbitolü kullanan bakterilerin
oluşturduğu asitlik bir pH indikatörü yardımı ile kolonilerin kırmızı
görülmesine neden olmakta, böylece E.
coli O157:H7 serotipi sorbitol pozitif bakterilerden ayırt edilmektedir.
Her ne kadar E. coli 'lerin çoğu
sorbitolü fermente edebilir iken %6 kadar E.
coli sorbitol negatiftir. Bu atipik suşlar da gıdalarda bulunabilmektedir.
Bu nedenle her sorbitol negatif E. coli
suşu O157:H7 serotipi olarak değerlendirilmemeli, basit olarak MUG testi ile
izolatın E. coli tip 1 olup olmadığı
kontrol edilmelidir. Refakatçı flora içinde en yaygın bulunan bakterilerden E. coli tip 1, Citr. freundii, Serratia spp. sorbitol pozitif iken, H. alvei sorbitol negatiftir, Enterobacter 'lerde ise sorbitol
reaksiyonu türlere göre değişmektedir. E.
hermanii ve diğer bazı enterik bakteriler biyokimyasal olarak tipik E. coli O157 sonuçlarını verirler. Bu
nedenle biyokimyasal identifikasyonda dikkatli olunması ve sahte pozitif
sonuçlardan sakınılması ve serolojik yöntemlerle doğrulama yapılması gerektiği
vurgulanmaktadır (80, 89). SMAC agar %100 duyarlı, %85 spesifik ve %86 doğru
sonuç veren bir besiyeri olarak tanımlanmış iken (108) aynı araştırıcılar (109)
daha sonra SMAC agarı gıda analizlerinde dışkı analizlerinde olduğu kadar
başarılı bulmamışlardır.
Standart MacConkey agar ve dolayısı ile SMAC agar
besiyerleri sırası ile laktoz ve sorbitol reaksiyonlarına dayalı olarak yeterli
düzeyde bir ayırt edici özellik sağlamakla beraber, her iki besiyeri de oldukça
zayıf bir selektiviteye sahiptir ve dolayısı ile hedef bakteri yanında akraba
pek çok bakterinin de gelişmesine izin vermektedirler. Bu nedenle SMAC agar
besiyeri çeşitli selektif katkılar ile desteklenmekte ve böylece besiyerine
refakatçı floranın daha yüksek düzeyde baskılanmasını sağlayacak selektivite
kazandırılmaya çalışılmaktadır. Bu katkılar arasında antiserum (100),
5-bromo-4-chloro-3-indoxyle-b-D-glucuronic acid cyclohexyl ammonium salt ; BCIG (89, 122), cefixime
ve tellurite (4, 15, 21, 22, 38, 87, 89, 123, 124, 173), ramnoz ve cefixime
(34) ve MUG (2) çeşitli araştırmalarda denenmiştir. Bunlar arasında yeni bir
sefalosporin olan cefixime sorbitol negatif olan Proteus spp. ‘nin inhibisyonu için önemlidir. Tellurit ile
desteklendiğinde E. coli O157:H7
dışında kalan ve başta yükseltilmiş inkübasyon sıcaklığı olmak üzere diğer
yöntemler ile baskılanamayan diğer E coli
‘leri de önemli ölçüde etkilemektedir. Bununla beraber özellikle stres
altındaki E. coli O157:H7 suşları CT
varlığında daha zayıf olarak gelişmektedir (9, 89, 129, 166). SMAC agarın
cefixime ve tellurite kombinasyonuna ilave olarak salicin ve
4-methylumbelliferyl-b-galactopyranoside ile desteklenmesi ile elde edilen CT-SSMAC agar
besiyerinin E. coli O157:H7
izolasyonunda CT-SMAC agardan daha iyi sonuç verdiği (71), SMAC agarın BCIG
yerine 8-hydroxyquinoline-b-D-glucuronide (HQG) ile desteklenmesi halinde daha ucuz ve daha etkili
bir izolasyon sağladığı (139) gösterilmiştir.
SMAC dışında, phenol red sorbitol (PRS) + MUG
agar (121), L-EMB agar (121),
hemorragic colitis (HC) agar (151), enterohemorrhagic E. coli (EHEC) agar (90), BCM O157 agar (124), CHROMagar O157
(124), modifiye edilmiş EMB (mEMB) agar
(41, 44), Fluorocult E. coli O157 agar (120, 145), standart enterik agar ve
purple agar base + %1 sorbitol besiyeri kombinasyonu (84) besiyerleri de çeşitli
denemelerde kullanılmıştır. HC agar MUG ve sorbitol içermesi ile MUG ve
sorbitol negatif kolonilerin izolasyonuna olanak sağlamaktadır. Bununla beraber
inkübasyonun uzamasına bağlı olarak floresansın yayılması MUG reaksiyonunun
sağlıklı olarak değerlendirilebilmesini olanaksız kılmaktadır. Bu nedenle MUG
yerine kolorimetrik bir katkı olan BCIG 'in kullanılması daha yüksek doğrulukla
izolasyon yapılabilme olasılığı vermektedir (89, 120).
Zenginleştirme besiyerleri ile selektif katı
besiyeri kombinasyonları üzerinde de çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Buna göre
mEC broth ve SMAC agar ile LST broth ile SMAC agarın (120), mTS broth ve
cefixime ve tellurite katılmış SMAC agarın (21, 87) denenen diğer
kombinasyonlardan daha iyi sonuç verdiği görülmüştür.
Klasik yöntemle E. coli O157:H7 aranmasında son aşama selektif katı besiyerinden
izole edilen şüpheli kolonilerin tanımlanmasıdır. Bu tanımlama O157 serotipi
için biyokimyasal testler ile yapılabileceği gibi doğrudan lateks agglutinasyon
testi ile de yapılabilmekte, ancak O157 olduğu belirlenen izolatın H7 olup
olmadığı H7 antiserumu ile belirlenebilmektedir (80, 109).
Yukarıda da belirtildiği gibi E. coli O157:H7 serotipi E. coli tip 1 'den b-glucuronidase enzimi içermemesi ve sorbitol
negatif olması ile ayrılır. Bir diğer deyiş ile E. coli tip 1 'in belirlenmesine yönelik tüm temel identifikasyon
testleri E. coli O157:H7 serotipi
belirlenmesi için de kullanılabilir. Buna göre E. coli O157:H7 serotipinde MUG, hidrojen sülfür oluşturma,
Voges-Proskauer, sorbitol testleri negatif, laktoz, glikozdan gaz oluşturma,
indol, metil red, hareket ve lisin dekarboksilaz testleri ise pozitiftir. Aynı
biyokimyasal test sonuçlarını veren diğer bakteriler Kluyvera ascorbata ve Kluyvera
cryocrescens (5) olmakla beraber bu türler rutin gıda kontrollerinde
selektif zenginleştirme ve selektif katı besiyerine geçme aşamalarında inhibe
olmaktadırlar (79, 80, 89). Küçük laboratuvarlarda E. coli O157:H7 çalışmaları için sorbitol negatif izolatlara
ornithin ve lisin dekarboksilasyon testlerinin de yapılması ile taramalarda
duyarlığın artırılabileceği gösterilmiştir (77).
E. coli O157 suşlarının serolojik esaslarla
belirlenmesinde en yaygın olarak kullanılan lateks agglutinasyon kiti iki adet
lateks solüsyonu içermektedir. Bunlardan test solüsyonu, E. coli O157 antijenine özel tavşan antikorları ile kaplanmış
lateks partiküllerinden oluşmakta iken, kontrol solüsyonu ise pre-immun halde
tavşan globulinleri içermektedir. Test edilen kültürler SMAC agar üzerinde
geliştirildikten sonra, sorbitol negatif olan koloniler, lateks testine tabi
tutularak test sonucu 1 dakika içinde tespit edilebilmektedir. Fekal örneklerde
bulunabileceği gibi daha çok çiğ süt ve dana eti gibi gıdalardan izole edilen E. hermannii sorbitol negatif olup E. coli O157 antiserumu ile agglutine
olabilmekte ve böylece E. coli O157
ile karıştırılabilmektedir. Buna göre özellikle gıdalarda bulunan E. hermannii 'nin izolasyonu için
kullanılan SMAC besiyerlerinin yanı sıra sellobiyoz-MacConkey agar bazı
araştırmacılar tarafından kullanılmaktadır. Böylece E. hermannii sellobiyoz fermentasyonu ile E. coli O157 'den ayırt edilebilmektedir (109). Bu kitin yüksek
duyarlıkta olduğu pek çok çalışma ile gösterilmiştir (80, 109, 145). E. coli O157:H7 serotipi ile E. hermannii arasındaki serolojik
benzerlik sahte identifikasyon sonuçlarına neden olmaktadır. E. coli O157 olarak tahmin edilen
kültürlerin sarı pigment oluşturma, sellobiyoz fermentasyonu ve KCN 'de gelişme
testlerinin de yapılması önerilmektedir (106).
Yapılan bir çalışmada araştırıcılar sığır
dışkısından izole ettikleri ve E. coli 'ler
içinde sadece O157:H7 serotipine özgüllük gösteren spesifik bir kolifajın E. coli O157 identifikasyonunda başarı
ile kullanılabileceğini göstermişlerdir. Ayrıca bu fajın E. coli O157:H7 gibi hastalıklar yapan çeşitli enterik bakteriler
arasında sadece Sh. dysenteriae 'yı
etkilemesine dikkat çekmişlerdir (144).
E. coli O157 olarak saptanan izolatın H7 olup
olmadığının saptanmasında H7 antiserumu çeşitli besiyerlerine katılarak
immobilizasyon testi uygulanmaktadır (4, 64, 145). Dışkı örnekleri ile inoküle
edilmiş SMAC agar besiyerinden izole edilen sorbitol negatif E. coli O157:H7 serotiplerinin hızlı
identifikasyonu için E. coli O157:H7
fluoresans antikor konjugatının %100 duyarlı ve spesifik olduğu bulunmuştur
(157).
9.2. Gelişmiş ve Hızlı Testler
Klasik yöntemlerle birçok enfeksiyon teşhis
edilebilmekte ise de bunlar bazen yetersiz kalabilmekte ve özellikle refakatçı
floranın maskelemesi nedeni ile çoğu kez sahte negatif sonuçlar alınabilmektedir.
Bu nedenle, giderek gelişen analiz teknikleri içinde başta DNA esaslı testler
ve immuno enzimatik yöntemler olmak üzere çeşitli analiz yöntemleri üzerinde
çalışılmakta, bunlardan bir kısmı ticari olarak üretilip pazarlanmaktadır. Bu
yöntemlere son zamanlarda yeni serolojik metotlar, özellikle, immunoassay,
radioimmunoassay (RIA), fluorescent immunoassay (FIA), enzim immunoassay (EIA),
immun peroksidaz testleri vs. katılarak bakterilerin belirlenmesinde daha
güvenli ve erken sonuçlar alınmaktadır. Ancak, bu testler pahalı olduğu gibi
yetişmiş personele ve iyi donatılmış laboratuvarlara gereksinim duymaktadır. Bu
kadar duyarlı olmalarına karşı, bazı olgularda da yine çapraz reaksiyonlar ve
şüpheli durumlar ortaya çıkmakta ve tanı gecikmektedir. İmmunolojik belirleme
ve identifikasyon sistemleri analiz süresinde kayda değer bir kısalma
sağlamaktadır. Bunlar arasında latex agglutinasyon, ELISA, koloni immunblot
analizleri, direkt immunofloresan filitre ve immun yakalama teknikleri E. coli O157:H7 analizlerinde
kullanılmaktadır. Bu amaçla O ve H antijenlerine karşı monoklonal ve poliklonal
antiserumlar geliştirilmiştir. Bu sistemlerde 1 gecelik inkübasyon sonrasında 1
kob/g 'dan daha az sayıda olan E. coli O157:H7 varlığı
belirlenebilmektedir (9, 21, 22, 65, 88). İmmunokimyasal analizlerde O157
serotipinin sadece O antijenine ya da O157:H7 ‘nin tüm antijenlerine karşı
antikorlar kullanılmaktadır. Sadece O antijeni kullanıldığında diğer
bakterilerin lipopolisakkarit antijenlerindeki yapısal benzerlikler nedeni ile
sahte pozitif sonuçlar alınabilmektedir (129).
Doyle ve Schoeni tarafından geliştirilen yöntem E. coli O157:H7 ile doğal olarak
kontamine olmuş çiğ et ve çiğ sütlerde başarılı bir şekilde
kullanılabilmektedir. Bu uygulamada 18-24 saatlik selektif zenginleştirmeden
sonra kültürün çeşitli dilüsyonları HGMF 'den geçirilmekte, bu filitreler
nitroselüloz kağıt üzerinde ve bir selektif besiyerinde 37 oC 'da 24
saat süre inkübe edilmekte, her nitroselüloz kağıt için VT-1 ve VT-2
antiserumları kullanılarak immunblotlar hazırlanmakta, HGMF 'lerdeki
immunpozitif kolonilerin E. coli
O157:H7 olup olmadığı biyokimyasal, serolojik ve verositotoksisite testleri ile
doğrulanmaktadır. Bu yöntem ile gıdalarda E.
coli O157:H7 varlığı başarı ile gösterilmekle beraber, rutin kullanımının
uygun olmadığı bildirilmektedir (56, 57). Buna benzer bir uygulamada HGMF 'de
gelişen E. coli O157 kolonilerinin
belirlenmesi için immunolojik yöntemle boyamada H7 dışındaki serotipleri de içeren spesifik MAb kullanılmaktadır.
Bu yöntemde HGMF 'de gelişen koloniler petride yeniden üretilip immunolojik
olarak boyanmakta, kullanılan MAb tüm E.
coli O157 serotipleri ve N grup Salmonella
suşları ile reaksiyona girdiği için immun pozitif koloniler yine biyokimyasal
ve serolojik yöntemlerle kontrol edilmektedir (158). Enterohemorajik E. coli O157:H7 ve O26:H11 için üretilen
spesifik bir MAb E. coli O157
antijeni ya da O157 poliklonal antikorları ile çapraz reaksiyona giren diğer
bakteriler ile çapraz reaksiyon vermemekte, MAb özel olarak sadece
enterohemorajik E. coli O157:H7 ve
O26:H11 serotiplerinde bulunan 2 dış membran proteini ile reaksiyona
girmektedir. Bu yüksek spesifikliğinden dolayı MAb gıda ve klinik örneklerde bu
E. coli serotiplerinin hızlı
belirlenmesi için yararlı bir immunoassay olarak tanımlanmaktadır (57).
Farklı O157 ve H7 serotiplerinden oluşan E. coli , Salmonella ve diğer Gram negatif bakteri suşları ile yapılan bir
çalışmada monoklonal ve poliklonal antikorlar kullanılmış, her iki antiserumun E. coli H7 ile kuvvetli reaksiyon
verirken, poliklonal antiserumların H7 olmayan E. coli 'ler ile ve E. coli
olmayan diğer suşlarla da çapraz reaksiyon verdiği belirlenmiş, ayrıca bu
poliklonal antiserum ile E. coli H23
ve H24 serotiplerinde kuvvetli reaksiyon alınmıştır. Bu bulgular E. coli 'nin H7, H23, H24 serotipleri
arasında serotip spesifik epitoplarının belirlenmesi gereğini göstermiştir.
Anti H7 monoklonal antikorların yüksek kalitede teşhis araçları olduğu, gıda,
insan ve veteriner klinik örneklerinde E.
coli O157:H7 'nin aranması veya identifikasyonunda tek başlarına ya da O157
monoklonal antikorları ile
kullanılabileceği görülmüştür (86). E.
coli O157:H7 suşları analiz edilecek gıdanın selektif zenginleştirme
kültürünün HGMF 'den geçirilip enzimle işaretlenmiş antikor analizi (enzyme
labeled antibody assay) ile belirlenebilmektedir. Bu yöntemde bayır turbu
peroksidaz A (HRP-A) protein ile işaretlenmiş ve O antijenine spesifik olan MAb
'dan da yararlanılmakta ve zenginleştirme yapılmaksızın gıdada E. coli O157:H7 sayımı gerçekleştirilebilmektedir
(152, 158).
USDA-FSIS (ABD Tarım Bakanlığı Gıda Güvenliği ve
Kontrolü Şubesi) etlerden E. coli
O157:H7 izolasyonu için geliştirdiği yöntem 3M petrifilm E. coli petrileri ve poliklonal O157 antikor ile immunolojik boyama
esasına dayanmaktadır. Zenginleştirme kültürünün çeşitli dilüsyonları petri
film petrilerine ekilmekte, oluşan koloniler doğrudan temas ile nitroselüloz
kağıtlara alınmakta, buradaki immun pozitif koloni beneklerine uyan petri film
petrilerindeki koloniler ve zenginleştirme kültüründen bu kez SMAC-BCIG agara
ekim yapılmakta, şüpheli koloniler EMB agar ile PRS-MUG agar besiyerlerine
sürülmekte, tipik E. coli O157:H7
kolonileri lateks aglütinasyon testine alınmakta, ayrıca biyokimyasal ve
serolojik olarak doğrulanmaktadır (57).
USDA-FSIS yöntemi ve esas olarak O157 poliklonal
antikor kullanan diğer yöntemlerde alınan sahte pozitif sonuçlar bunların
yaygın kullanımını kısıtlamaktadır. O157 poliklonal antiserumu E. hermannii, Brucella abortus, Bru.
melitencis, Y. enterocolitica serogrup 0:9, Salmonella N grup, Ps.
maltophilia ve diğer bazı enterik bakteriler ile çapraz reaksiyona
girmektedir. Bu çapraz reaksiyondan sorumlu olan genel epitop hücre duvarı
lipopolisakkaridinde bulunan 4-amino-4,6-dideoxy-a-D-mannopyranose 'dur (57).
E. coli O157:H7 'nin zenginleştirme ve katı besiyeri
kullanılmadan antikor-direk epifluoressent filitre tekniği (Ab-DEFT) ile
doğrudan sayımı mümkündür. Bu analiz yöntemi ile 15 dakika süre ile tripsin ve
Triton X-100 ile muamele edilen kıyma 5 mm por çaplı ön filitreden sonra 0,2 mm
por çaplı siyah polikarbonat filitreden geçirilmekte ve son filitre doğrudan
fluorescein ile işaretlenmiş anti-O157 poliklonal antikor ile boyanıp
yıkanmakta ve epifloresan mikroskopta incelenmekte, böylece 1 saatten daha az
bir süre içinde analiz tamamlanmaktadır (159).
SLT 1 ve SLT 2 antikorları için ELISA yöntemleri
kullanımı HeLa hücre sitotoksisitesi nötralizasyon analizleri ile benzer
sonuçlar vermiştir. Gerek ELISA uygulamaları gerek nötralizasyon testleri enfekte
olmuş hastaların belirlenmesinde duyarlı değillerdir. Bununla beraber E. coli O157 lipopolisakkarit
antikorları için ELISA tekniklerinin her ikisi de duyarlı ve spesifik olarak
bulunmuş ve E. coli O157:H7 ile
enfekte olmuş kişilerin belirlenmesinde antitoksik antikorlardan muhtemelen
daha yararlı olarak yorumlanmıştır (13).
Selektif zenginleştirme kültürünün
"sandwich" ELISA E. coli
O157 antijeni için spesifik bir poliklonal antikor ile uygulanmasıdır. Yüksek
düzeydeki spesifikliği, duyarlığı ve hızlı olmasının yanında bu işlem rutin
mikrobiyolojik kontroller yapan laboratuvarlar için kullanımı kolay ve uygun
bir yöntem olarak tanımlanmıştır (126). Et ve tavuk ürünlerinden E. coli O157:H7 izolasyonu için ticari
olarak bulunan ve E. coli O157
antijeni için "reactive disc blot" ELISA sisteminin kullanıldığı bir
tarama yöntemi de tasarlanmıştır (122).
İmmunolipozomlar kullanılarak geliştirilen ve bir
kolorimetrik immuno analiz yöntemi olan
"immunoliposome sandwich assay" ile E. coli O157:H7 'nin yıkama ve inkübasyon aşamalarına gerek
duyulmadan 8 dakika gibi kısa bir süre içinde belirlenebileceği, ve
mmunopolizomların sadece E. coli
O157:H7 ile bağlanabileceği ve hiç bir çapraz reaksiyon alınmadığı transmisyon
elektron mikroskobik analizler ile gösterilmiştir (130).
Dışkı örneklerinde E. coli O157:H7 'nin belirlenebilmesi için geliştirilmiş ve 1
saatten daha az sürede sonuç veren hızlı bir ELISA yönteminde diğer enterik
patojenler ile çapraz reaksiyon alınmamıştır. Bu yöntem dışkılarda E. coli O157 'nin aranması için doğru ve
kolay uygulanabilir olarak değerlendirilmiştir (128). E. coli O157:H7 varlığı ticari kit olan HEC O157 ELISA ile test
edildiği bir çalışmada ise E. coli
izolatlarının hiç birisinin O157:H7 serotipi olmadığı saptandığı için ticari
HEC O157 ELISA kiti düşük duyarlıklı olarak kabul edilmiştir (147).
E. coli O157 'nin hızlı ve basit olarak belirlendiği bir
diğer enzim immunoassay sistemi polymacron 'dur. Bu sistemin esası test
örneğinin sodyum cholate ile 100 oC 'da 10 dakika ısıtılması ile
ekstrakte edilen E. coli O157
antijeninin immuno enzimatik yöntemle belirlenmesidir. Immunoadsorbent yüksek
bir yüzey alanına sahiptir. Sistem, E.
coli 'nin 29 O157:H7 serotipi, 1 O157:H12 serotipi ve 1 O157:NM (non motile
; H-) serotipi ve S. urbana
(N grup) ile pozitif sonuç vermiş ancak çok sayıda Gram negatif ve pozitif
bakteri ile reaksiyon vermemiştir. Bu yöntem ile çiğ kıymaya inoküle edilen 0,4
kob/g düzeyindeki E. coli O157:H7
belirlenebilmektedir (19).
Yine ticari bir kit olan EZ Coli ise standart
mikropipette bulunan E. coli O157
için spesifik olan hızlı immunoassay yöntemi olup E. coli O157 ve laktozu fermente eden diğer koliform bakteriler
için selektif olan tek aşamalı zenginleştirme besiyeri ve E. coli O157 aranmasında 6 aylık raf ömrüne sahip mikropipet ucu
formunda bir mikrofilament ELISA testi olan EZ coli detektör uç olmak üzere iki
unsurdan oluşmaktadır. EZ coli kitinin başarılı bir kit olarak tanımlanmasına
karşın (7, 68, 80), bir başka çalışmada EZ coli kiti ile pozitif sonuç alınan
örneklerde standart kültürel yöntemlerle E.
coli O157 izole edilememiş, dolayısı ile bu kitin kullanımı doğrulama
açısından endişe ile karşılanmıştır (119). EZ Coli ticari kiti dışında benzer
şekilde geliştirilmiş olan başka ticari kitler de vardır. Bunlardan BioMerieux
'un Mini Vidas sistemi ve Organon Teknika 'nın EHEC-TEK sistemi en çok
kullanılanlar arasındadır. Her ne kadar Mini Vidas için 7 basamaklı, EHEC-TEK
için 11 basamaklı bir işlem uygulanırken EZ coli için 14 basamak
bulunmakta ise de analiz
sürelerinin Mini Vidas 'da 45 dakika, EHEC-TEK 'de 90 dakika iken EZ Coli 'de
sadece 9-10 dakika olması EZ Coli için büyük bir üstünlük sağlamaktadır (85,
138).
İmmunomanyetik ayırım yöntemi ile çalışan
sistemler üzerinde son yıllarda yoğun bir ilgi vardır (22). İmmunomanyetik
ayırım yönteminde O157 spesifik antikorların paramanyetik parçacıklara
tutturulması şeklindeki bir selektif zenginleştirme ile dışkıda 107
kob/g koliform bakteri bulunurken 102 kob/g düzeyindeki E. coli O157:H7 belirlenebilmiştir (96).
Bu yöntem pek çok araştırıcı olarak güvenilir ve duyarlı olarak bulunmuş ve
doğrulama için doğrudan izolasyon sağlaması nedeni ile diğer gelişmiş analiz
yöntemlerine göre avantajlı olarak tanımlanmıştır (15, 38, 87). Electrochemi
luminescence (ECL) ile kombine edilmiş immunomanyetik ayırım (immunomagnetic
seperation = IMS) sistemi olan bir ticari sensör ile gıdalarda E. coli O157 1 saatten daha az sürede
belirlenebilmektedir (172).
Nükleik asit esaslı analizler ağırlıklı olarak
DNA Stxs geni ya da eae genine
spesifik DNA probu kullanan yöntemler ve PCR analizleri olarak 2 gruba ayrılır.
Bunlardan Stxs genine özel nükleik asit esaslı testler sadece Stxs üreten
patojenlere spesifik olmakla beraber, 60 kadar farklı E. coli serotipi ile hatta Citr.
freundii ‘nin de Stx II varyantlarını üretebilmesi nedeni ile bu testler
doğrudan O157:H7 belirlenmesinde kullanılamamaktadır. Aynı şekilde eae genine
spesifik yöntemlerde de sadece E. coli
O157:H7 değil, diğer EPEC serotipleri de pozitif sonuç verebilmektedir. Oysa b-glucuronidase (uidA) geni ile ilgili analizlerde böyle bir kısıtlama yoktur. Son
olarak sadece E. coli O157:H7
serotipinin uidA geninin belirli bir
bölgesine duyarlı olan 18 bp ‘lik oligonükleotid DNA probu PF-27 ‘nin oldukça
başarılı bir şekilde kullanılabildiği belirtilmektedir. Multiplex PCR
analizleri duyarlı, spesifik ve O157:H7 serotipinin fenotipik varyantlarını
belirleyebilecek düzeyde iken, bu sistemin çok kompleks ve gıdalar ile klinik
örneklerin rutin analizlerinde kullanılamayacak kadar pahalı olduğu
belirtilmektedir (129).
Enterohemorajik E. coli dışındaki pek çok VTEC suşunun insanları hastalandırmadaki
önemi ve bu suşların hemorajik kolit ve
HUS ile ilişkisinin
bilinmemesi nedenleri ise
gıdalardaki verotoksijenik E.
coli 'lerin belirlenmesi daha yararlı olabileceği görüşü de vardır. VT-1 ve
VT-2 'yi kodlayan DNA 'nın kullanıldığı gen probe analizlerinde sadece
enterohemorajik E. coli serotipleri
olan O157:H7 ve 026-H11 değil tüm VT-1 ve VT-2 üreten E. coli 'ler belirlenebilmektedir. E. coli O157:H7 'nin 3,4 kilobazlık bir segmentinden hazırlanan DNA
probu E. coli O157:H7 ile %99, E. coli O26:H11 ile %77, hemorajik kolit
veya HUS hastalarından izole edilen diğer VT pozitif E. coli serotipleri ile %81 düzeyinde hibridize olduğunun
belirlenmesi bu yöntemin duyarlığını göstermektedir (57). DNA esaslı testler
üzerinde başarılı sonuçların alındığı çeşitli çalışmalar ile de gösterilmiştir
(17, 74, 169).
Son zamanlarda toksin oluşturan çeşitli E. coli suşlarının belirlenmesinde
multipleks PCR tekniği kullanılmaktadır. Bu yöntem ile bifteklerde E. coli O157:H7 ve toksinlerinin
araştırıldığı bir çalışmada PCR 'ı inhibe eden gıda parçacıkları 2 aşamalı basit
bir filitrasyon ile giderilmiştir.
Bu yöntem ile genel bir besiyerinde 37 oC 'da 6 saat inkübasyon ile
103 kob/g, bir gece inkübasyon ile 1 kob/g düzeyinde duyarlık
sağlanmaktadır (162). Benzer şekilde yürütülen bir araştırmada da multipleks
PCR tekniği kullanılarak başarılı sonuçlar alınmıştır (132).
"Restriction-site specific-PCR ; RSS-PCR" yöntemi ile çevresel
örneklerden izole edilmiş çok sayıdaki E.
coli izolatının E. coli O157:H7
olup olmadığının belirlenmesinde başarılı bir şekilde kullanılabileceği (98),
bunların dışında lazer taramalı konfokal mikroskobik araştırmalar ile de etlerde
E. coli O157:H7 'nin
belirlenebileceği gösterilmiştir (136).
Yararlanılan Kaynaklar
|
|
|
1) |
Abdullah, N.S., Davies, R. (1999). Growth and Toxin Production of Enterotoxigenic E. coli (ETEC) in the Presence of
Sodium chloride. Suppl to J Appl Micr 87(1) P15. |
|
|
|
|
2) |
Abdul-Raouf, U.M., Beuchat,
L.R., Ammar, M.S. (1993). Survival and Growth of Escherichia coli
O157:H7 in Ground,
Roasted Beef as
Affected by pH,
Acidulants and Temperature. Appl Envr Micr 59(8)2364-2368. |
|
|
|
|
3) |
Acheson, D.W. (2000). How does Escherichia
coli O157:H7 Testing in Meat Compare with what We are Seeing Clinically?
J Food Prot 63(6)819-821. |
|
|
|
|
4) |
Akkuş, F. (1996). Hazır
Sığır Kıymalarında verotoksin
Oluşturan Escherichia coli O157:H7
İzolasyonu. Ank. Üniv. Sağlık Bilimleri Enstitüsü Doktora Tezi, basılmamış 68
s. |
|
|
|
|
5) |
Anonymous (1984). Bergey's
Manual of Determinative Bacteriology 9th Edition. Eds. J.G. Holt,
N.R. Kreig, P.H.A. Sneath, J.T. Staley, S.T. Williams. Williams&Wilkins,
Baltimore, 787 p. |
|
|
|
|
6) |
Anonymous (1991). Report of
WHO Consultation on "Shiga Like Toxin" Producing Escherichia coli, With special
Emphasis on Zoonotic Aspects. WHO/ CDS/ VHP/ 92. 103 WHO Report, Giessen,
Germany, 26 p. |
|
|
|
|
7) |
Anonymous (1996). EZ Coli
Rapid Food borne Pathogen. Detection System. Difco Laboratories. Detroit, Michigan, 4 s. |
|
|
|
|
8) |
Anonymous (2000). Escherichia coli O157:H7. Http://
vm.cfsan.fda.gov/mow. chap 15.html |
|
|
|
|
9) |
Anonymous (--) Singlepath E. coli O157:H7. Merck KGaA w 120 133
081 198. |
|
|
|
|
10) |
Ansay, S.E., Kaspar, C.W.
(1997). Survey of Retail Cheeses. Dairy Processing Environments and Raw Milk
For Escherichia coli O157:H7.
Letter In Appl Micr 25:131-134. |
|
|
|
|
11) |
Arocha, M.M., Mcvey, M.,
Loders, S.D., Rupnow, J.H. (1992). Behaviour of Hemorrhagic Escherichia coli O157:H7 During the
Manufacture of Cottage Cheese. J Food Prot 55:379-381. |
|
|
|
|
12) |
Attenborough, M. (1999). Food
Safety through the Meat Supply Chain. Suppl. to J Appl Micr 87(1) S21. |
|
|
|
|
13) |
Barrett, T.J., Green, J.H.,
Griffin, P.M., Pavia, A.T. (1991). Enzyme Linked Immunosorbent Assay for
Detection Antibodies to shiga-Like Toxin 1, shiga-Like Toxin 2 and
Escherichia coli O157:H7 Lipopoly-saccharide In Human serum. Current Micr 23:189-195. |
|
|
|
|
14) |
Bauer, M.E., Welch, R.A. (1996). Characterisation of A RTX Toxin From
Enterohemorrhagic Escherichia coli
O157:H7. Infection and Immunity 64(1)167-175. |
|
|
|
|
15) |
Bennett, A.R., MacPhee, S.,
Betts, R.P. (1995). Evaluations of Methods for the Isolation and Detection of
Escherichia coli O157 in Minced
Beef. Letters in Appl Micr 20:375-379. |
|
|
|
|
16) |
Berry, E.D., Cutter, C.N.
(2000). Effect of Acid Adaptation of Escherichia
coli O157:H7 on Efficacy of Acetic Acid Spray Washes to Decontaminate
Beef Carcass Tissue. Appl Envr Micr
66(4)1493-1498. |
|
|
|
|
17) |
Bettelheim, K.A., Brown, J.E.,
Lolekha, S., Echeverria, P. (1990). Serotypes
of Escherichia coli That Hybridized
with DNA Probes for Genes Encoding Shiga Like Toxin I, Shiga Like Toxin II
and Serogroup O157 Enterohemorrhagic E.
coli Fimbriae Isolated from
Adults with Diarrhea in Thailand. J Clin
Micr 28(2)293-295. |
|
|
|
|
18) |
Blackburn, C.W., McCarthy,
J.D. (2000). Modifications to Methods for the Enumeration and detection of
Injured Escherichia coli O157:H7 in
Foods. Int J Food Micr 55(1-3)285-290. |
|
|
|
|
19) |
Blais, B.W., Booth, R.A.,
Phillippe, L., Pandian, S. (1995). Polymacron Enzyme Immunoassay System for
Detection of Escherichia coli
O157:H7 Inoculated into Foods. J Food Prot 60(2)98-101. |
|
20) |
Blais, B.W., Booth, R.A.,
Phillippe, L.M., Yamazaki, H. (1997). Effect of Temperature and Agitation on
Enrichment of Escherichia coli O157:H7
in Ground Beef Using Modified EC
Broth with Novobiocin. Int J Food Micr 36(2-3)221-225. |
|
|
|
|
21) |
Boer, E.D. (1999). Methods for Shiga toxin-producing Escherichia coli. Suppl to J Appl Micr 87(1) S19. |
|
|
|
|
22) |
Boer, E.D., Heuvelink, A.E.
(2000). Methods for the Detection and Isolation of Shiga Toxin-Producing Escherichia coli. Symp Ser Appl Micr
29:133S-143S. |
|
|
|
|
23) |
Bopp, C.A., Greene, K.D.,
Downes, F.P., Sowers, E.G., Wells, J.G. (1987). Unusual verotoxin-Producing Escherichia coli Associated with
Hemorrhagic colitis. J Clin Micr
25(8)1486-1489. |
|
|
|
|
24) |
Brackett, R.E., Hao, Y.Y.,
Doyle, M.P. (1994). Ineffectiveness of Hot Acid sprays to Decontaminate Escherichia coli O157:H7 on Beef. J
Food Prot 57(3)198-203. |
|
|
|
|
25) |
Buchanan, R.L., Edelson, S.G.
(1996). Culturing
Enterohemorrhagic Escherichia coli in the Presence and Absence of Glucose as
a Simple Means of Evaluating the Acid Tolerance of stationary Phase Cells. Appl Envr Micr 62(11)4009-4013. |
|
|
|
|
26) |
Buchanan, R.L., Edelson, S.G.,
Snipes, K., Boyd, G. (1998). Inactivation
of Escherichia coli O157:H7 in
Apple Juice by Irradiation. Appl
Envr Micr 64(11)4533-4535. |
|
|
|
|
27) |
Buchanan, R.L., Edelson, S.G.
(1999). pH Dependent Stationary-Phase Acid Resistance Response of
Enterohemorrhagic Escherichia coli
in the Presence of Various Acidulants. J Food Prot 62(3)211-218. |
|
|
|
|
28) |
Buchanan, R.L., Edelson, S.G.,
Boyd, G. (1999). Effects of pH and Acid Resistance on the Radiation
Resistance of Enterohemorrhagic Escherichia
coli. J Food Prot 762(3)219-228. |
|
|
|
|
29) |
Byun, M.W., Kwon, O.J., Yook,
H.S., Kim. K.S. (1998). Gamma Irradiation and Ozone Treatment for
Inactivation of Escherichia coli
O157:H7 in Culture Media. J Food Prot 61(6)728-730. |
|
|
|
|
30) |
Cabedo, L., Sofos, J.N.,
Schmidt, G.R., Smith, G.C. (1997). Attachment of Escherichia coli O157:H7 and other Bacterial Cells Grown in two
Media to Beef Adipose and Muscle Tissues. J Food Prot 60(2)102-106. |
|
|
|
|
31) |
Casey, P., Condon, s. (2000).
Synergistic Lethal Combination of Nitrite and Acid pH on a Verotoxin-negative
Strain of Escherichia coli O157.
Int J Food Micr 55(1-3)255-258. |
|
|
|
|
32) |
Chalmers, R.M., Aird, H.,
Bolton, F.J. (1999). Waterborne E. coli
O157. Suppl to J Appl Micr 87(1) S17. |
|
|
|
|
33) |
Chalmers, R.M., Aird, H.,
Bolton, F.J. (2000). Waterborne Escherichia
coli O157. Sym Ser Soc Appl Micr 29:124S-132S. |
|
|
|
|
34) |
Chapman, P.A., Siddons, C.A.,
Zadik, P.M., Jewes, L. (1991). An Improved Selective Medium for the Isolation
of Escherichia coli O157. J Med
Micr 35(7)110. |
|
|
|
|
35) |
Chapman, P.A., Siddons, C.A.,
Wright, D.J., Norman, P. (1993). Cattle as a
Possible source of verocytotoxin Producing Escherichia coli O157 Infections In Man. Epidemiol Infect
11:439-447. |
|
|
|
|
36) |
Chapman, P.A. (1999). Sources
of Escherichia coli O157 and
Experiences Over the Past Fifteen Years in Sheffield, UK. Suppl to J Appl
Micr 87(1) S8. |
|
|
|
|
37) |
Chapman, P.A. (2000). Sources
of Escherichia coli O157: and
Experiences over the Past 15 Years in Sheffield, UK. Symp Ser Soc Appl Micr
29:51S-60S. |
|
|
|
|
38) |
Chapman, P.A., Siddons, C.A.,
Cerdan Malo, AA.T., Harkin, M.A. (2000). A one Year Study of Escherichia coli O157:H7 in Raw Beef
and Lamb Products. Epidem Infect 124(2)207-213. |
|
|
|
|
39) |
Chart, S. (1999). VTEC
Enteropathogenicity. Suppl to J Appl
Micr 87(1) S4. |
|
|
|
|
40) |
Clavero, M.R.S., Monk, J.D.,
Beuchat, L.R., Doyle, M.P. (1994). Inactivation of E. coli O157:H7, Salmonellae,
and C.
jejuni in Raw Ground Beef by Gamma Irradiation. Appl Envr Micr 60(6)2069-2075. |
|
41) |
Clavero, M.R.S., Beuchat, L.R.
(1995). Suitability of
Selective Plating Media for Recovering Heat or Freeze Stressed Escherichia coli O157:H7 from Tryptic
Soy Broth and Ground Beef. Appl
Envr Micr 61:3268-3273. |
|
|
|
|
42) |
Clavero, M.R.S., Beuchat, L.R.
(1996). Survival of Escherichia coli O157:H7 in Broth and
Processed Salami as Influenced by pH, Water Activity, and Temperature and
Suitability of Media for its Recovery. Appl
Envr Micr 62(8)2735-2740. |
|
|
|
|
43) |
Conner, D.E. (1992). Temperature and NaCl Affect Growth and
Survival of Escherichia coli O157:H7
in Poultry Based and Laboratory Media. J Food Sci 47(2)532-533. |
|
|
|
|
44) |
Conner, D.E., Hall, G.S.
(1994). Efficacy of Selected Media for Recovery of E. coli O157:H7 from Frozen Chicken Meat Containing Sodium
Chloride, Sodium Lactate or Polyphosphate. Food Micr 11:337-344. |
|
|
|
|
45) |
Conner, D.E., Kortrola, J,S.
(1995). Growth and Survival of Escherichia
coli O157:H7 under Acidic Conditions. Appl Envr Micr 61:382-385. |
|
|
|
|
46) |
Cosansu, S., Ayhan, K. (2000). Survival of Eenterohaemorrhagic Escherichia coli O157:H7 Strains in
Turkish Soudjouck During Fermentation, Drying and Storage Periods. Meat Sci
54:407-411. |
|
|
|
|
47) |
Cutter, C.N., Siragusa, G.R.
(1994). Efficacy of Organic Acids Against E.
coli O157:H7 Attached to Beef Carcass Tissue Using a Pilot Scale Model
Carcass Washer. J Food Prot
57(2)97-103. |
|
|
|
|
48) |
Cutter, C.N. (2000).
Antimicrobial Effect of Herb Extracts Against Escherichia coli O157:H7, Listeria
monocytogenes and Salmonella
typhimurium associated with Beef. J Food Prot 63(5)601-607. |
|
|
|
|
49) |
Çakır, I. (2000). Escherichia coli
O157:H7. Alınmıştır, "Gıda Mikrobiyolojisi ve Uygulamaları. Ank.
Üniv. Ziraat Fakültesi Gıda
Mühendisliği Bölümü Yayınları, Sim Matbaacılık Ltd. 522 s. Ankara" pp
403-411. |
|
|
|
|
50) |
D'aust, J.Y., Park, L.E., Szabo, R.A., Todd, E.C.D. (1988). Thermal Inactivation of Campylobacter species, Yersinia
enterocolitica and Hemorrhagic E.
coli O157:H7 in Fluid Milk. J Dairy Sci 71:3230-3236. |
|
|
|
|
51) |
Deng, Y., Ryu, J.H., Beuchat,
L.R. (1999). Tolerance of Acid-Adapted and non-Adapted Escherichia coli O157:H7 Cells to Reduced pH as Affected by Type
of Acidulant. J Appl Micr 86(2)203-210. |
|
|
|
|
52) |
Dev, V.J., Main, M., Gould, I.
(1991). Waterborne Outbreak of E. coli
O157. Lancet 337 (June 8) 1412. |
|
|
|
|
53) |
Dion, P., Charbonneau, R.,
Thibault, C. (1994). Effect
of Ionising Dose Rate on the Radioresistance on some Food Pathogenic
Bacteria. Can J Micr 40(5)369-374. |
|
|
|
|
54) |
Doyle, M.P. (1984). Hemorrhagic Escherichia coli. Food Prot 47:824-825. |
|
|
|
|
55) |
Doyle, M.P., Schoeni. J.L.
(1984). Survival and Growth Characteristics of Escherichia coli Associated with Hemorrhagic Colitis. Appl Envr Micr 48(4)855-856. |
|
|
|
|
56) |
Doyle, M.P., Schoeni, J.L.
(1987). Isolation of Escherichia coli O157:H7 from Retail
Fresh Meats and Poultry. Appl
Envr Micr 53(10)2394-2396. |
|
|
|
|
57) |
Doyle. P. (1991). Escherichia coli O157:H7 and its
Significance in Foods. Int J Food Micr 12: 289-302. |
|
|
|
|
58) |
Doyle, M.P., Zhao, T., Meng,
J., Zhao, S. (1997). Escherichia coli
O157:H7. In "Food Microbiology Fundamentals and Frontiers. Eds M.P.
Doyle, L.R. Beuchat, T.J. Montville. ASM Press Washington D.C. 768 p".
pp 171-191. |
|
|
|
|
59) |
Duffy, G., Whiting, R.C., Sheridan,
J.J. (1999). The Effect of Competitive Microflora, pH and Temperature on the
Growth Kinetics of Escherichia coli
O157:H7. Food Micr 16:299-307. |
|
|
|
|
60) |
Dundos, S., Todd, W.A. (1999).
Clinical View of VTEC. Suppl to J Appl Micr 87(1) S5. |
|
|
|
|
61) |
Eley, A.R. (1992). Infective Bacterial Food
Poisoning. In "Microbial Food Poisoning. Ed A.R. Eley. Chapman & Hall London, 191 P". pp
15-35. |
|
|
|
|
62) |
Entani, E., Asai, M.,
Tsujihata, S., Tsukamoto, Y., Ohta, M. (1998). Antibacterial Action of
Vinegar Against Food-borne Pathogenic Bacteria Including Escherichia coli O157:H7. J Food Prot 61(8)953-959. |
|
|
|
|
63) |
Farkas, J. (1998). Irradiation
as a Method for Decontamination Food. A Review. Int J Food Micr 44(3)189-204. |
|
|
|
|
64) |
Farmer III, J.J., Davis, B.R.
(1985). H7 Antiserum-Sorbitol Fermentation Medium: A Single Tube
Screening Medium for Detecting Escherichia coli O157:H7 Associated
with Hemorrhagic colitis. J Clin
Micr 22(4)620-625. |
|
|
|
|
65) |
Feng, P.C.S., Lum, R., Chang,
G. (1991). Identification of uidA Gene Sequence in
Beta-D-glucuronidase negative Escherichia
coli. Appl Envr Micr 57:320-323. |
|
|
|
|
66) |
Fenlon, D.R, Ogden, I.D., Vinten,
A., Svoboda, I. (1999). The
Fate of Escherichia coli O157 in
Cattle Slurry after Application to land. Suppl to J Appl Micr 87(1) S23. |
|
|
|
|
67) |
Fenlon, D.R., Wilson, J.
(2000). Growth of Escherichia coli
O157 in Poorly Fermented Laboratory Silage : A Possible Environmental
Dimension in the Epidemiology of E.
coli O157. Lett Appl Micr
30(2)118-121. |
|
|
|
|
68) |
Firstenberg-Eden,R., Sullivan,N.M.
(1997). EZ Coli Rapid Detection
System. A Rapid Method for the Detection of Escherichia coli O157 in Meat and Other Foods. J Food Prot 60(3)219-25. |
|
|
|
|
69) |
Fisher, T.L., Golden, D.A.
(1998). Survival of Escherichia coli
O157:H7 in Apple Cider as Affected by Dimethyl Dicarbonate, Sodium Bisulfite
and Sodium Benzoate. J Food Sci 63(5)904-906. |
|
|
|
|
70) |
Fujikawa, H., Ushioda, H.,
Kudo, Y. (1192). Kinetics of Escherichia
coli Destruction by Microwave Irradiation. Appl Envr Micr 58(3)920-924. |
|
|
|
|
71) |
Fujisawa, T., Sata, s.,
Aikawa, K., Takahashi, T., Yamai, S., Shimada, T. (2000) Modification of
Sorbitol MacConkey Medium Containing Cefixime and Tellurite for the Isolation
of Escherichia coli O157:H7 from
Radish Sprouts. Appl Envr Micr
66(7)3117-3118. |
|
|
|
|
72) |
Fukushima, H., Hoshina, K.,
Gomyoda, M. (1999). Long-Term Survival of Shiga Toxin-Producing Escherichia coli O26, O111 and O157 in
Bovine Feces. Appl Envr Micr
65(11)5177-5181. |
|
|
|
|
73) |
Glass, K.A., Loeffelholz,
J.P., Ford, M., Doyle, P.M. (1992). Fate of Escherichia coli O157:H7 as Affected by pH or sodium chloride and
in Fermented, Dry Sausage. Appl
Envr Micr 58(8)2513-2516. |
|
|
|
|
74) |
Grant, S.B., Pendroy, C.P.,
Mayer, C.L., Bellin, J.K. (1996). Prevalence of Enterohemorrhagic Escherichia coli in Raw and Treated
Municipal Sewage. Appl Envr Micr 62(9)3466
-3469. |
|
|
|
|
75) |
Guraya, R., Frank, J.F.,
Hassan, A.N. (1998). Effectiveness of Salt, pH and Diacetyl as Inhibitors for
E. coli O157:H7 in Dairy foods
Stored at Refrigeration Temperatures. J Food Prot 61(9)1098-1102. |
|
|
|
|
76) |
Gürgün, V., Ayhan, K. (1996). Gıdalar ve Mikrobiyolojik Riskler I.
Gıda 21(1)23-29. |
|
|
|
|
77) |
Haldane, D.J.M., Damm, M.A.S.,
Anderson, J.D. (1986). Improved
Biochemical Screening Procedure for Small Clinical Laboratories for Vero
(Shiga-Like) Toxin Producing Strains of Escherichia
coli O157:H7. J Clin Micr 24(4) 652-653. |
|
|
|
|
78) |
Halkman, A.K., Yılmaz, I., Noveir, M.R., Erdal, N. (1996). Koli
Basili O157:H7. TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi 29(10)96-99. |
|
|
|
|
79) |
Halkman, A.K., Doğan, H.B. (1997). Enterobacteriaceae Familyası Üyelerinin İdentifikasyonu Üzerine
Bir Araştırma. XIII. Ulusal Biyoloji Kongresi Cilt II Biyoteknoloji,
Mikrobiyoloji, Moleküler Biyoloji Genetik Seksiyonu s. 187-96. Final Copy
Center, İstanbul 562 s. |
|
|
|
|
80) |
Halkman, A.K., Noveir, M.R., Doğan,
H.B. (1998). Çeşitli Hayvansal Gıda Ürünlerinde E. coli O157:H7
Aranması. TÜBİTAK-VHAG-1192 Nolu Proje. Ankara Basılmamış 75 s. |
|
|
|
|
81) |
Halkman, A.K., Doğan, H.B., Kuleaşan, H. Çoksöyler, N., Keven, F.,
Yazıcı, N. , Çakır, İ. (-). Hayvansal Gıdalarda E. coli O157:H7 Aranmasında Minimal İnhibisyon Konsantrasyonu.
TÜBİTAK-VHAG-1466 nolu proje, devam ediyor. |
|
|
|
|
82) |
Hara-Kudo, Y., Ikedo, M., Kodaha, H., Nakagawa, H., Goto, K., Masuda,
T., Konuma, H., Kojima, T., Kumagai, S. (2000). Selective Enrichment with a Resuscitation Step for
Isolation of freeze-Injured Escherichia
coli O157:H7 from Foods. Appl
Envr Micr 66(7)2866-2877. |
|
|
|
|
83) |
Harewood, P., Rippey, S.,
Montesalvo, M. (1994). Effect of Gamma Irradiation on shelf Life and
Bacterial and Viral Loads in Hard-Shelled Clams (Mercenaria mercenaria). Appl
Envr Micr 60(7)2666-2670. |
|
|
|
|
84) |
Harris, A.A., Kaplan, R.L.,
Goodman, L.J., Doyle, M. (1985). Results of a Screening Method Used in a 12
Month Stood Survey for Escherichia coli
O157:H7. J Infect Dise 52(4)775-777. |
|
|
|
|
85) |
Hawkins, E.W., Orme, L.E. (1995). Rapid Testing
Methodology for Escherichia
coli O157:H7 Using Commercially Available Products. Proceedings, Western
Section, Am Soc Anim Sci Vol 46. |
|
|
|
|
86) |
He, Y., Keen, J.E, Westerman,
R.B., Littledike, E.T. (1996). Monoclonal Antibodies for Detection of the H7
Antigen of Escherichia coli. Appl Envr Micr 62(9)3325-3332. |
|
|
|
|
87) |
Heuvelink, A.E.,
Zwartkruis-Nahuis, T.M., Boer, E.D. (1997). Evaluation of Media and Test Kits for the Detection
and Isolation of Escherichia coli
O157 from Minced Beef. J Food Prot 60(7) 817-824. |
|
|
|
|
88) |
Hill, W.E., Datta, A.R., Feng,
P., Lampel, K.A., Payne, W.L. (1998). Identification of Foodborne Bacterial
Pathogens by Gene Probes. In, Bacteriological Analytical Manual (BAM) 6th Ed. US Food and Drug
Administration. Published and
Distributed by AOAC, Virginia. 31 Bölüm + 3 Ek, |
|
|
|
|
89) |
Hitchins, A.D., Feng, P.,
Watkins, W.D., Rippey, S.R., Chandler, L.A. (1998). Escherichia coli and
the Coliform Bacteria. In, Bacteriological
Analytical Manual (BAM) 6th Ed. US Food and Drug
Administration. Published and
Distributed by AOAC, Virginia.
31 Bölüm + 3 Ek, bölüm 4. |
|
|
|
|
90) |
Hudson, J.A., Nicol, C.,
Capill, J., Bennett, J. (2000). Isolation of Shiga toxin-producing Escherichia coli (STEC) from Foods
Using EHEC Agar. Lett Appl Micr 30(2)109-113. |
|
|
|
|
91) |
Issa, M.S., Ryser, E.T.
(2000). Fate of Listeria monocytogenes, Salmonella typhimurium DT 104 and E. coli O157:H7 in Labneh as a Pre- and post-fermentation
Contaminant. J Food Prot 63(5)608-612. |
|
|
|
|
92) |
Johnson, R.P., Clarke, R.P.,
Wilson, J.B., Read, S.C. (1996). Growing Concerns and Recent Outbreaks
Involving Non-O157:H7 Serotypes of Verotoxigenic Escherichia coli. J Food Prot 59(10)1112-1122. |
|
|
|
|
93) |
Johnson, W.M., Lior,H.,
Bezanson, G.S. (1983). Cytotoxic Escherichia
coli O157:H7 Associated with
Hemorrhagic Colitis in Canada. Lancet Jan 1/8: 76 |
|
|
|
|
94) |
Juneja, V.K., Snyder, O.P.Jr,
Marmer, B.S. (1997). Thermal Destruction of Escherichia coli O157:H7 in Beef and Chicken: Determination of D-
and Z- Values. Int J Food Micr 35(3)231-237. |
|
|
|
|
95) |
Karapınar, M., Gönül Ş.A. (1998). Gıda Kaynaklı Mikrobiyal
Hastalıklar. "Gıda Mikrobiyolojisi, Eds A. Ünlütürk ve F. Turantaş.
Mengi Tan Basım Evi İzmir 605 s". pp 109-164. |
|
|
|
|
96) |
Karch, H., Mittmann, C.J., Aleksic, S., Datz, M. (1996). Isolation of Enterohemorrhagic Escherichia coli O157 Strains from
Patients with Hemolytic Uremic Syndrome by Using Immunomagnetic Separation,
DNA Based Methods, and Direct Culture. J
Clin Micr 34(4)516-519. |
|
|
|
|
97) |
Kaya, M. (1999). Sucuk Üretim Prosesinde Escherichia coli O157:H7 'nin Gelişme Durumu. Biyoteknoloji
(KÜKEM) Dergisi 23(2)41-46. |
|
|
|
|
98) |
Kimura, R., Mandrell, R.E.,
Galland, J.C., Hyatt, D. Riley, L.W. (2000). Restriction-site-Specific PCR as
a Rapid Test to Detect Enterohemorrhagic Escherichia
coli O157:H7 Strains in Environmental Samples. Appl Envr Micr 66(6)2513-2519. |
|
|
|
|
99) |
Kittell, F.B., Padhye, V.V.,
Doyle, M.P. (1991). Characterisation
and Inactivation of Verotoxin 1
Produced by Escherichia coli
O157:H7. J Agric Food Chem 39(1)141-145. |
|
|
|
|
100) |
Kleanthous, H., Fry, N.K.,
Smith, H.R., Gross, R.J. (1988). The Use of Sorbitol MacConkey Agar in
Conjunction with a Specific Antiserum for the Detection of
Cytotoxin Producing Strains of
Escherichia coli O157.
Epidem Infect 101:327-335. |
|
|
|
|
101) |
Kudva, I.T., Jelacic, S.,
Tarr, P.I., Yoderian, P., Hovde, C.J. (1999). Biocontrol of Escherichia coli O157 with
O157-Specific Bacteriophages. Appl
Envr Micr 65(9)3767-3773. |
|
|
|
|
102) |
Leyer, G.J., Wang, L.L., Johnson,
E.A. (1995). Acid Adaptation of Escherichia coli O157:H7 Increases
Survival in Acidic Foods. Appl
Envr Micr 61(10)3752-3755. |
|
|
|
|
103) |
Lin, J., Smith, M.P., Chapin,
K.C., Baik, H.Y., Bennett, G.N. (1996). Mechanisms of Acid Resistance in
Enterohemorrhagic Escherichia coli. Appl Envr Micr 62(9)3094-3100. |
|
|
|
|
104) |
Lin, C.M., Preston, J.F. 3 rd,
Wei, C.I.. (2000). Antibacterial
Mechanism of Allyl Isothiocyanate. J Food Prot 63(6)727-734. |
|
|
|
|
105) |
Linton, M., McClements, J.M.,
Patterson, M.F. (1999). Inactivation of Escherichia
coli O157:H7 in Orange Juice Using a Combination of High Pressure and
Mild Heat. J Food Prot 62(3)277-279. |
|
|
|
|
106) |
Lior, H., Borczyk, A.A.
(1987). False Positive Identification of E.
coli O157:H7. Lancet Febr 7:333. |
|
|
|
|
107) |
Magnuson, B.A., Davis, M.,
Hubele, S., Austin, P.R., Kudva, I.T., Wiiliams, C.J., Hunt, C.W., Hovde,
C.J. (2000). Ruminant Gastrointestinal Cell Proliferation and Clearance of Escherichia coli O157:H7. Infect Immun
68(7)3808-3814. |
|
|
|
|
108) |
March, S.B., Ratnam, S.
(1986). Sorbitol MacConkey Medium for Detection of E. coli O157: H7 Associated with Hemorrhagic Colitis. J Clin Micr 23(5) 869-872. |
|
|
|
|
109) |
March, S.B., Ratnam, S.
(1989). Latex Agglutination Test for Detection of Escherichia coli Serotype O157. J Clin Micr 27(7)1675-1677. |
|
|
|
|
110) |
Martin, M.L., Shipman, L.D.,
Wells, J.G. Potter, M.E. (1986). Isolation of Escherichia coli O157:H7 from Dairy Cattle Associated with Two
Cases of Haemolytic Uremic Syndrome. Lancet
Nov 1:1043. |
|
|
|
|
111) |
Maule, A. (1999). Survival of Verocytotoxigenic Escherichia coli O157 in Soil, Water
and on Surfaces. Suppl to J Appl Micr 87(1) s10. |
|
|
|
|
112) |
McIngvale, S.C., Chen, X.O.,
McKillip, J.L., Drake, M.A.(2000). Survival of Escherichia coli O157:H7 in Buttermilk as Affected by
Contamination point and Storage Temperature. J Food Prot 63(4)441-444. |
|
|
|
|
113) |
Miller, L.G., Kaspar, C.W.
(1994). Escherichia coli O157:H7 Acid Tolerance and Survival in Apple Cider.
J Food Prot 57(6)460-464. |
|
|
|
|
114) |
Morgan, D., Newman, C.P.,
Hutchinson, D.N., Walker, A.M., Rowe, B., Majid, F. (1993). Verotoxin Producing
Escherichia coli O157:H7 Infections
Associated with the Consumption of Yoghurt. Epidemiol Infect 111.181-187. |
|
|
|
|
115) |
Murinda, S.E., Roberts, R.F.,
Wilson, R.A. (1996). Evaluation of colicins For Inhibitory Activity Against
Diarrheagenic Escherichia coli
Strains, Including Serotype O157:H7. Appl
Envr Micr 62(9)3196-3202. |
|
|
|
|
116) |
Noveir, M.R. (1993). Serolojik Yöntemlerle E. coli 'nin Tanımlanması. Ankara Üniv Fen Bilimleri Enstitüsü
semineri. Basılmamış 23 s. |
|
|
|
|
117) |
Noveir, M.R. (1995). Enterik Enfeksiyon Yapan E. coli 'nin Tanımlanması. Ank Üniv Fen Bilimleri Enstitüsü
semineri. Basılmamış 20 s. |
|
|
|
|
118) |
Noveir, M.R. (1996). Enzimatik ve Immunogenetik Yöntemlerle Hemorajik
E. coli ve Ürettiği Toksinlerin
İzolasyon ve İdentifikasyonu Ank Üniv Fen Bilimleri Enstitüsü semineri.
Basılmamış 27 s. |
|
|
|
|
119) |
Noveir, M., Doğan, H.B., Halkman, A.K. (---) Kıymalarda E. coli O157:H7 Aranmasında EZ coli
Kiti Kullanımı Üzerine Araştırma.
Gıda Dergisinde basımda. |
|
|
|
|
120) |
Noveir, M.R., Halkman, A.K.
(2000-) A Study on Selective Broths and Agar Media for
the Isolation of E. coli O157:H7
serotype. TÜBITAK Türk Veterinerlik ve Hayvancılık Dergisi
24(5)459-464. |
|
|
|
|
121) |
Okrend, A.J.G., Rose, B.E.,
Bennett, B. (1990). A
Screening Method for the Isolation of Escherichia
coli O157:H7 from Ground Beef. J Food Prot 53(3)249-252. |
|
|
|
|
122) |
Okrend, A.J.G., Rose, B.E.,
Lattuda, C.P. (1990). Use of 5-Bromo-4 Chloro-3-Indoxy-ß-D-Glucuronide in
Sorbitol MacConkey Sorbitol Agar to Aid in the Isolation of Escherichia coli O157:H7 from Ground
Beef. J Food Prot 53(11)941-943. |
|
|
|
|
123) |
Olsvic, O., Wasteson, Y.,
Lund, A., Hornes, E. (1991). Pathogenic Escherichia
coli Found in Food. Int J Food Micr 12:103-114. |
|
|
|
|
124) |
Onoue, Y., Konuma, H.,
Nakagawa, H., Hara-Kudo, Y., Fujita, T., Kamagai, S. (1999). Collaborative
Evelaution of Detection Methods for Escherichia
coli O157:H7 from Radish Sprout and Ground Beef. Int J Food Micr
46:27-36. |
|
|
|
|
125) |
Özbaş, Y., Aytaç, A. (1995). Escherichia
coli O157:H7. Epidemiyolojisi, Gıdalarla İlişkisi, Patojenitesi ve
İzolasyon Yöntemleri. Türk Hjyen ve Deneysel Biyoloji Dergisi 52(1)47-53. |
|
|
|
|
126) |
Padhye, N.V., Doyle, M.P. (1991).
Rapid Procedure For Detecting
Enterohemorrhagic Escherichia coli
O157:H7 In Food. Appl Envr Micr 57(9)
2693-2698. |
|
|
|
|
127) |
Palumbo, S.A., Pickard, A.,
Call, J.E. (1997). Population Changes and Verotoxin Production of
Enterohemarrhagic Escherichia coli
strains Inoculated in Milk and Ground Beef Held at Low Temperatures. J Food
Prot 60(7)47-50. |
|
|
|
|
128) |
Park, C.H., Vandel, N.M., Hixon,
D.L. (1996). Rapid Immunoassay for Detection of Escherichia coli O157 Directly from Stool Specimens. J Clin Micr 34(4)988-990. |
|
|
|
|
129) |
Park, S., Worobo, R., Durst,
R. (1999). Escherichia coli O157:H7
As an Emerging Foodborne Pathogen : A Literature Review. Critical Reviews in
Food Sci and Nutrition 39(6)481-502. |
|
|
|
|
130) |
Park, S., Durst, R.A. (2000).
Immunoliposome Sandwich Assay for the Detection of Escherichia coli O157:H7. Anal Biochem 280(1)151-158. |
|
|
|
|
131) |
Parry, S.M., Palmer, S.M.
(1999). The Public Health Significance of VTEC O157. Supplement to J Appl
Microbiology 87(1) S2. |
|
|
|
|
132) |
Paton, A.W.., Paton, J.C.
(1999). Direct Detection of Shiga Toxigenic Escherichia coli Strains Belonging to Serogroups O111, O157 and O113 by Multiplex PCR. J Clin Micr 37(10)3362-3365. |
|
|
|
|
133) |
Peck, M.W., Stringer, S.C.,
George, S.M. (1999). Thermal Inactivation of Escherichia coli O157:92)H7.
Suppl to J Appl Micr 87(1) S11. |
|
|
|
|
134) |
Perry, M.B., Bundle, D.R.,
Gidney, M.A., Lior, H. (1998). Identification of Escherichia coli serotype O157 Strains by Using a Monoclonal
Antibody. J Clin Micr
26(11)2391-2394. |
|
|
|
|
135) |
Phillips, C.A., Roscoe, N.
(1996). Survival of Escherichia coli
O157:H7 in Ground Beef During Normal Cooking Procedures. Nutrition & Food
Sci (2)23-26. |
|
|
|
|
136) |
Prachaiyo, P., McLandsborough,
L.A. (2000). A Microscopic Method to Visualise Escherichia coli Interaction with Beef Muscle. J Food Prot
63(4)427-433. |
|
|
|
|
137) |
Raghubeer, E.V., Matches, J.R.
(1990). Temperature Range for Growth of Escherichia
coli serotype O157:H7 and Selected Coliforms in E. coli Medium. J Clin
Micr 28:803-805. |
|
|
|
|
138) |
Raguel , P.J. (1999). Rapid food Analysis and Hygiene Monitoring. Springer-Verlag Berlin, 921 p |
|
|
|
|
139) |
Reinders, R.D., Bijker, P.G.,
Huis In't Veld, J.H., Van Knapen, f. (2000). Use of 8-hydroxyquinoline-beta-D-glucuronide for
Presumptive Identification of Shiga Toxin-Producing Escherichia coli O157. Lett Appl Micr 30(5)411-414. |
|
|
|
|
140) |
Remis, R.S., Macdonald, K.L.,
Riley, L.W., Puhr, N.D. (1984). Sporadic Cases of Hemorrhagic Colitis
Associated with Escherichia coli
O157:H7. Annals Int Med 101:624-626. |
|
|
|
|
141) |
Rice, E.W., Sowers, E.G.,
Johnson, C.H., Dunnigan, M.E. (1992). Serological Cross-Reactions Between Escherichia coli O157 and other
Species of the Genus Escherichia. J Clin Micr 30
(5) 1315-1316. |
|
|
|
|
142) |
Riordan, D.C., Duffy, G.,
Sheridan, J.J., Whiting, R.C., Blair, I.S., McDowell, D.A. (2000). Effect of Acid Adaptation, Product pH and
Heating on Survival of Escherichia coli
O157:H7 in Pepperoni. Appl Envr Micr
66(4)1726-1729. |
|
|
|
|
143) |
Ritchie, M., Partington, S.,
Jessop, J., Kelly, M.T. (1992). Comparison of a Direct Fecal Shiga Like Toxin
Assay and Sorbitol MacConkey Agar Culture for Laboratory Diagnosis of
Enterohemorrhagic Escherichia coli
Infection. J Clin Micr 30(2)461-464. |
|
|
|
|
144) |
Ronner, A.B., Cliver, D.O.
(1990). Isolation and
Characterisation of a Coliphage Specific for Escherichia coli O157:H7. J Food Prot 53(11)944-947. |
|
|
|
|
145) |
Sarımehmetoğlu, B., Küplülü, Ö. ve Kaymaz, Ş. (1998). Hamburger ve
İnegöl Köftelerinden Escherichia coli
O157:H7 İzolasyonu. Ankara Üniv. Veteriner Fakültesi Dergisi 45:221-227. |
|
|
|
|
146) |
Sasaki, J., Kita, T.,
Uchisawa, H., Matsue, H. (1999). Antibacterial Activity of Garlic Powder
Against Escherichia coli O-157. J Nutr
Sci Vitaminol (Tokyo) 45(6)785-790. |
|
|
|
|
147) |
Sernowski, L.P., Ingham, S.C.
(1992). Low Specificity of the HEC O157 ELISA in Screening Ground Beef for Escherichia coli O157:H7. J Food Prot
55(7)545-547. |
|
|
|
|
148) |
Skandamis, P.N., Nychas, G.J.
(2000). Development and
Evaluation of a Model Predicting the Survival of Escherichia coli O157:H7 NCTC 12900 in Home-made Eggplant Salad
at Various Temperatures, pHs and Oregano Essential Oil Concentrations. Appl Envr Micr 66(4)1646-1653. |
|
|
|
|
149) |
Smith, H.R., Scotland, S.M.
(1988). Verocytotoxin Producing strains of E. coli. J Med Micr 26:77-85. |
|
|
|
|
150) |
Stringer, S.C., George, S.M.,
Peck, M.W. (2000). Thermal Inactivation of Escherichia coli O157:H7. Symp Ser Soc Appl Micr 29:79S-89S. |
|
|
|
|
151 |
Szabo, R.A., Todd, E.C.D.,
Jean, A. (1986). Method to Isolate Escherichia
coli O157:H7 from Food. J Food Prot 49(10)768-772. |
|
|
|
|
152) |
Szabo, R.A., Todd, E.C.D.,
MacKenzie, J., Parrington, L. (1990). Increased Sensitivity of the Rapid
Hydrophobic Grid Membrane Filter Enzym-Labeled Antibody Procedure for Escherichia coli O157 Detection in
Food and Bovine Faeces. Appl
Envr Micr 56(11)3546-3549. |
|
|
|
|
153) |
Takeuchi, K., Frank, J.F.
(2000). Penetration of Escherichia coli
O157:H7 into Lettuce Tissues as Affected by Inoculum Size and Temperature and
the Effect of Chlorine Treatment on Cell Viability. J Food Prot. 63(4)434-440. |
|
|
|
|
154) |
Temiz, A. (1998).Gıdalarda İndikatör Mikroorganizmalar. Alınmıştır,
"Gıda Mikrobiyolojisi, Eds A. Ünlütürk ve F. Turantaş. Mengi Tan Basım
Evi İzmir 605 s". pp 87-107. |
|
|
|
|
155) |
Thayer, D.W., Boyd, G. (1993).
Elimination of Escherichia coli
O157:H7 in Meats by Gamma Irradiation. Appl
Envr Micr 59(4)1030-1034. |
|
|
|
|
156) |
Thompson, J.S., Hodge, D.S.,
Borczyk, A.A. (1990). Rapid Biochemical Test to Identify Verocytotoxin -
Positive strains of Escherichia coli Serotype O157. J Clin Micr 28(10)2165-2168. |
|
|
|
|
157) |
Tison, D.L. (1990). Culture Confirmation of Escherichia coli Serotype O157:H7 by Direct Immunofluorescense. J Clin Micr 28(3)612-613. |
|
158) |
Todd, E.C.D., Szabo, R.A.,
Peterkin, P., Sharp, A.N. (1988). Rapid Hydrophobic Grid Membrane
Filter-Enzyme-Labeled Antibady Procedure for Identification and Enumeration
of Escherichia coli O157 in Foods. Appl Envr Micr 54(10)2536-2540. |
|
|
|
|
159) |
Tortorello, M.L., Stewart,
D.S. (1994). Antibody-Direct Epifluorescent Filter Technique for Rapid,
Direct Enumeration of Escherichia coli
O157:H7 in Beef. Appl Envr Micr
60(10)3553-3559. |
|
|
|
|
160) |
Tunail, N. (2000). Mikrobiyel İnfeksiyonlar ve İntoksikasyonlar.
Alınmıştır, "Gıda Mikrobiyolojisi ve Uygulamaları. Ank. Üniv. Ziraat
Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Yayınları, Sim Matbaacılık Ltd. Ankara,
522 s". pp 81-184. |
|
|
|
|
161) |
Ünlütürk, A. (1998). Süt ve Süt Ürünlerinde Mikrobiyolojik
Bozulmalar, Patojen Mikroorganizmalar ve Muhafaza Yöntemleri. "Gıda
Mikrobiyolojisi, Eds A. Ünlütürk ve F. Turantaş. Mengi Tan Basım Evi İzmir
605 s". pp 289-307. |
|
|
|
|
162) |
Venkateswaran, K., Kamijoh, J., Ohashi, E., Nakanishi, H. (1997). A Simple Filtration Technique to Detect
Enterohemorrhagic Escherichia coli
O157:H7 and its Toxins in Beef by Multiplex PCR. Appl Envr Micr 63(10)4127-4131. |
|
|
|
|
163) |
Vold, L., Holck, A., Wasteson,
Y., Nissen, H. (2000). High
Levels of Background Flora Inhibits Growth of Escherichia coli O157:H7 in Ground Beef. Int J Food Micr
56(2-3)219-225. |
|
|
|
|
164) |
Wang, G., Zhao, T., Doyle, M.P.
(1997). Survival and Growth of Escherichia coli O157:H7 in
Unpasteurized and Pasteurised Milk. J Food Prot 60(6)610-613. |
|
|
|
|
165) |
Watanable, H. (1999). Japanese
Outbreaks of Escherichia coli O157.
Suppl to J Appl Micr 87(1) S13. |
|
|
|
|
166) |
Weagent, S.D., Bryant, J.L.,
Jinneman, K.G. (1995). An Improved Rapid Technique for Isolation of Escherichia coli O157:H7 from Foods. J
Food Prot 58:7-12. |
|
|
|
|
167) |
Weagent, S.D., Byant, J.L.,
Bark, D.H. (1994). Survival of Escherichia
coli O157:H7 in Mayonnaise and Mayonnaise Based Sauces at Room and
Refrigerated Temperatures. J Food Prot 57:629-631. |
|
|
|
|
168) |
Wells, J.G., Shipman, L.D.,
Greene, K.D., Sowers, E.G. (1991). Isolation of Escherichia coli Serotype O157:H7 and other Shiga Like Toxin
Producing E. coli From Dairy
Cattle. J Clin Micr 29(5)985-989. |
|
|
|
|
169) |
Wilshaw, G.A., Smith, H.R.,
Roberts, P., Thirlwell, J. (1993). Examination of Raw Beef Product for the
Presence of Verocytoxin Producing Escherichia
coli Particularly those of Serogroup O157:H7. J Appl Bact 75:420-429. |
|
|
|
|
170) |
Wong, C.S., Jelacic, S.,
Habeeb, R.L., Watkins, S.L., Tarr, P.I. (2000). The Risk of the
Hemolytic-Uremic Syndrome after Antibiotic Treatment of E. coli O157:H7 Infections. N Engl J Med 342(26)1930-1936. |
|
|
|
|
171) |
Wright, J.R., Sumner, S.S.,
Hackney, C.R., Pierson, M.D., Zoecklein B.W. (2000). Efficacy of Ultraviolet
Light for Reducing Escherichia coli
O157:H7 in Unpasteurized Apple Cider. J Food Prot 63(5)563-567. |
|
|
|
|
172) |
Yu, H., Bruno, J.G. (1996). Immunomagnetic - Electrochemiluminescent
Detection of E. coli O157 and Salmonella typhimurium in Foods and
Environmental Water Samples. Appl
Envr Micr 62(2)587-592. |
|
|
|
|
173) |
Zadik, P.M., Chapman, P.A.,
Siddons, C.A. (1993). Use of Tellurite for the Selection of Verocytotoxigenic
Escherichia coli O157. J Med Micr
39:155-158. |
|
|
|
|
174) |
Zhao, T., Doyle, M.P., Besser,
R.E. (1993). Fate of Enterohemorrhagic Escherichia
coli O157:H7 in Apple Cider with and without Preservatives. Appl Envr Micr 59(8)2526-2530. |
|